Yeni Türkiye İçin Enerji Güvenliğini Yeniden Tanımlamak

Oğuzhan AKYENER

TESPAM Başkanı

Bir ülkenin enerji güvenliği düşünüldüğünde, genel olarak ilk akla gelen; ülke ihracatçı konumunda ise sürdürülebilir arzın sağlanması, ithalatçı konumunda ise sürdürülebilir talebin karşılanmasıdır. Bu tanım genel anlamda doğrudur. Özellikle ihracat ya da ithalatın devamlılığının sağlanması kapsamında, kaynak-tesis-nakliye-pazar gibi kriterler incelendiğinde yapılan kurgu daha net bir tablo ortaya koyabilmektedir.

Peki hali hazırda Türkiye gibi enerjide dışa bağımlı bir ülke için enerji güvenliği konsepti, yukarıda ifade edildiği gibi, sürdürülebilir ihracatın sağlanması anlamına mı gelecektir?

Şayet Türkiye kendi içine kapanık, küresel güçlerin yönlendirmesi ile hareket eden, medeniyet coğrafyasında yapılan zulme sessiz kalan bir devlet olarak olarak yoluna devam etmek istiyorsa, soruya “evet” cevabı verilebilecektir.

Fakat Türkiye artık yeniden kabuğunu kırıp, ellerine vurulan zincirleri parçalayıp, medeniyet coğrafyasındaki mazlumları kucaklayıp, geçmişinden miras kalan emanetlere sahip çıkarak, bütün ademoğluna yeniden barışı ve huzuru getiren öncü olmak istiyorsa, sorunun cevabı “hayır” olacaktır.

Bu durumda, cihanşümul hedeflere niyetlenen, dirilişin ilk kıpırtılarını bünyesinde hissettiren, mazlumlarım umut dolu bakışlarını ve dualarını üzerine celbeden Yeni Türkiye’nin cevabı ve seçimi aşikardır.

O zaman nedir Yeni Türkiye için enerji güvenliği?

Ve basit bir tanım gibi görülen bu kavram neden bu kadar önemlidir?

***

Yeni Türkiye için enerji güvenliği; enerji alanında:

  • Öncelikle ulusal sınırları içinde sahip olduğu tüm kaynakları tespit edebilmek, tanımlayabilmek, geliştirebilmek için stratejileri belirleyebilmektir.
  • Bu süreçleri yürütebilecek hukuki ve mevzuatsal altyapıya, yetkin ve donanımlı kurumlara, yetişmiş insan kaynağına, teknolojik ve finansal imkanlara sahip olmaktır.
  • Ulusal sınırların dışında, öncelikle tüm medeniyet coğrafyasında sonra da bütün dünyada:
    • Yaşanan bütün gelişmeleri takip edip, yorumlayarak, uygun müdahalelerde bulunabilmek,
    • Her gelişme ve konu ile ilgili milli çıkarlarını önde tutarken, bilimsel tutarlılığı da sağlayan kararlar, projeler ve fikirler ortaya koyarak, gelişmeleri yönlendirebilmek,
    • Bütün kaynaklar, tesisler, piyasalar, marketler ile ilgili bilgilere ve verilere ulaşabilerek, arşivleyebilmek,
    • Bütün projeleri takip edip, desteklediği kurum ve kuruluşların yer almasını sağlayabilmek,
    • Bütün (yerli) özel veya kamu kurum ve kuruluşlarını hedefleri doğrultusunda koordine edebilmek,
    • Ulusal sınırları içerisinde ve küresel arenada ne yapmak istediğine hızlıca karar verip, uygulayabilmek,
    • Bütün kurumları arasında hedefleri doğrultusunda koordinasyonu sağlayabilmek,
    • Uluslararası arenada en büyükler arasında olan, rekabet kabiliyeti yüksek, donanımı ve insan kaynakları yeterli, finansal altyapısı güçlü kurumlara sahip olmak,
    • Kurduğu sistemler ile bütün yerli – yabancı insan kaynaklarını/uzmanları kendisi ile çalışmaya teşvik etmek, meylettirmek,
    • Farklı alanlardaki teknolojileri sürekli geliştirerek, sahip olduğu imkanları kullanarak, medeniyet coğrafyası ve tüm dünyayı kendisine bağlı kılmak,
    • İstediği projeye dahil olabilecek altyapı, donanım ve finansal güce sahip olmaktır.

Yani daha güncel ve somut örnekler vermek gerekirse, Yeni Türkiye’nin enerji güvenliği için;

  • Sadece Türk Akımı ve Tanap değil, Nord Stream 2 ve TAPI projeleri,
  • Türkmenistan’ın İran’a ihraç ettiği gazı kesmesi,
  • Güney Çin Denizindeki enerji potansiyeli,
  • ABD’deki kaya gazı teknolojileri,
  • Her hangi bir şirketin yaptığı keşif, inşa ettiği boru hattı, açılım yaptığı market ya da arttırdığı depolama kapasitesi,
  • Öncü olarak Irak, Afganistan, Libya, Suriye gibi riskli ülkelere askeri operasyonlardan önce girerek çalışmalar yapan petrol servis şirketlerinin hazırladığı raporların içeriği,
  • Dünyaya yön veren kurum ve kuruluşların hazırladığı uzun dönemli projeksiyonlarda kurguları nasıl yaptığı, nasıl finanse ettiği, verileri nasıl topladığı ve ne kadar başarılı olduğu,
  • Herhangi bir enstitüte, her hangi bir akademisyenin üzerine çalıştığı çok bilinmese de stratejik bir çalışmanın içeriği,
  • İstihbarat örgütlerinin hangi şirketleri hangi projeler için desteklediği gibi konular hep bu kapsamda önemlidir.

Bu sayede; Yeni Türkiye öncelikle medeniyet coğrafyasının kapısını enerji kilidi ile açacak ve kaybettiği enerji kaynakları neticesinde kaptırdığı dünya hakimiyetini zalimlerin elinden geri alacaktır.

Demek ki, artık gerçekten samimi bir niyetin, geçmişimize yaraşır hedefler belirlemenin ve yoğun gayret ile muvaffak olmanın zamanı gelmiştir.

Yazar