Küllerinden uyanan yeni Türkiye’nin birçok alanda olduğu gibi enerji alanında da yepyeni hamleler yapmasının zamanı gelmiştir.
Diğer bir ifade ile odaklandığı medeniyet coğrafyasında (Türk – İslam Dünyasında) yüzlerce (hatta binlerce) yıldır dillendirilen fakat bir türlü hayata geçirilemeyen İslam Birliği ve Türk Birliğini kurabilmek için etkin adımların vakti gelmiştir.
Bunun için en somut anahtar da; medeniyet coğrafyasının Batılı sömürgecilerce kan gölüne çevrilmesine sebep olan “enerji”dir.
Çünkü Türkiye’nin bütün medeniyet coğrafyasında en somut ve dikkat çeken kaynak “enerji”dir.
Bu sebeple Türkiye’nin artık enerji alanında bazı dönüşüm ve tasarımlarla, “İslam Enerji Birliğini” kurma noktasında fikirler, çalışmalar, stratejiler üreterek, bunları hayata geçirmesi gerekmektedir.
Bu her ne kadar birçok düşünür tarafında ütopik bir öneri olarak görülse de, doğru planlamayla, sürekli koşullara göre güncellenebilecek stratejik yaklaşımlarla, sağlam bir niyet ve yoğun bir gayretle bu ülkü de bundan belki bir on yıl sonrasında hayata geçmiş ve birçok dengeyi altüst etmiş durumda olabilecektir.
Bu sebeple bu kitapta, hem Türk (Aslında Türk ülkelerinin zaten neredeyse hepsi Müslüman’dır.), hem de İslam dünyasını enerji alanında işbirliği maksatlı bir araya getirecek, bunun akabinde de birlikte kalkınmayı sağlayacak, küresel dengelerde etkin olacak bir yapının ön tasarımı yapılmaya çalışılmıştır.
Bu tasarım dahilinde, öncelikle küresel dengelerdeki değişimlerden, Türkiye’nin yükselen etkinliği ve rolünden bahsedilmiş, sonrasında da İslam dünyasında bir enerji birliğinin ne anlama geleceği Abdülhamit Han, İran – Irak savaşı, Kral faysal suikastı gibi örnek tarihi süreçler irdelenerek ifade edilmeye çalışılmıştır.
Sonraki bölümlerde ise Batılı kaynaklardan derlenen istatistik ve grafiklerle niçin İslam’ın geleceğin sahibi ve parlayan yıldızı olacağı gösterildikten sonra, Türk – İslam Coğrafyasında; diğer bir ifade ile İslam dünyasında bir enerji birliğinin nasıl, hangi adımlar neticesinde kurulabileceği anlatılmıştır.