Brüksel’de Kasım sonunda Balkan ülkeleri için Rus gazının dağıtım merkezinin neresi olacağı hakkında, AB Enerji Komisyonunun öncülüğünde Bulgar ve Rus taraflarının da katılacağı bir görüşme gerçekleştirilmesi beklenilmektedir. Böyle bir organizasyonun AB Enerji Komisyonu tarafından planlanıyor oluşunun yanı sıra Bulgar yetkililer tarafından ortaya koyulan söylemler Türk enerji politikaları konseptince dikkatle incelenmelidir.
Tahmin edileceği üzere, bahsi geçen görüşme kapsamında Bulgaristan; Türkiye ile düzelen ilişkiler akabinde yeniden gündeme alınan Türk Akımı Projesi neticesinde kaybettiği bir gaz iletim merkezi olma ihtimalini geri kazanmayı hedeflemektedir.
AB yetkilileri ise 3. Enerji Paketi nedeni ile hayata geçme imkanı olmayan Güney Akımı Gaz Boru Hattı Projesi yerine, Türk Akımı Projesi’nin seçilerek, Türk sınırlarında bir gaz dağıtım merkezi kurulması yerine, AB üyesi olan ve Türkiye ile son dönemde gerilen ilişkiler dikkate alındığında kendileri için daha az riskli ve kolaylıkla yönetilebilir olan Bulgaristan’da böyle bir merkezin kurulması hususunu tercih ediyor gözükmektedir.
Bu tarihi kuyruk acıları nedeni ile Türkiye’ye güvenmeyen AB ve sadece siyasi olarak kendisine karşı birçok eylem yapan kanlı terör örgütlerine destek vermesi sebebi ile AB’ye güvenemeyecek olan Türkiye gerçeği dikkate alınırsa, doğal bir beklentidir.
Peki böyle bir görüşmede neler konuşulabilir? Rusya’nın mevcut hedefleri ve Türk Akımı Projesi nasıl etkilenebilir?
Bu senaryoda kuvvetle muhtemeldir ki; AB Türkiye’nin batı sınırına konumlanacak bir bir gaz dağıtım merkezine, Rusya’ya olduğu gibi bir de Türkiye’ye bağımlılığı arttıracağı sebebi ile sıcak bakmayacaktır. Zaten bazı AB yetkilileri Türk Akımı Projesi’ne karşı olduklarını açıklamıştır. Buna ek olarak, Güney Akımı Projesi’nin de tekrar hayata geçmesi mevcut mevzuatlar dikkate alındığında mümkün görülmemektedir.
Ukrayna’nın bypass edildiği senaryoyu istemeyerek de olsa AB’nin mecburen onaylamak zorunda kalacağı varsayılır ise, Karadeniz üzerinden yine Bulgaristan’a gelecek (Varna’ya) ve oradan yeni inşaa edilecek boru hatları ile Balkanlara dağıtılacak bir opsiyon siyasi olarak desteklenebilecektir.
Bu seçenekte Rusya gaz dağıtım merkezini Türkiye’nin batı sınırına kurmak yerine Varna’ya kurmuş olacaktır.
Peki böyle bir seçenek tercih edilirse; ilişkiler ve kazanımlar özetle nasıl etkilenecektir?
- AB açısından:
- Balkan coğrafyasının gaz ihtiyacı bu güzergahtan Türkiye’ye bağımlı olmaksızın karşılanabilecektir.
- Balkan ülkeleri arasında dağılımı sağlayacak yeni boru hatları inşaa edilmesi gerekecektir.
- Yeni boru hatları ile birlikte yeni anlaşmalar ve mevzuatlara ihtiyaç duyulacaktır.
- Bulgaristan açısından:
- İptal edilen Güney Akımı Boru Hattı ile kaybedilen stratejik konum geri kazanılacaktır.
- Türkiye açısından:
- Türk Akımı Projesi ile kazanılan stratejik konum kaybedilecektir.
- Rusya açısından:
- AB’nin muhtemel destekleyeceği böyle bir senaryo politik olarak daha uygulanabilir olacaktır.
- Her ne kadar ihtiyacı olsa ve ciddi pazarlıklar neticesinde kabul etmek zorunda kalacağı tahmin edilse de; AB’nin Türk Akımı’na karşı olup, bu hususta diretmesi durumunda Türk Akımı’nın hayata geçmesi de zorlaşacaktır.
- AB piyasalarına daha kısa bir yoldan daha ucuza ulaşmış olunacaktır.
- Market açısından değerlendirildiğinde;
- Türk Akımı seçeneğinde Türkiye gibi büyük bir pazara ulaşım sağlanmış olacakken ve bu durum AB satış ayağında bir sıkıntı olması durumunda Türkiye’nin her zaman büyük bir müşteri olarak zararın bir kısmını telafi edebileceği gerçeği aşikarken, daha küçük kapasitelere haiz Balkan piyasaları ile sınırlı kalınacaktır.
- Ayrıca Türkiye sınırından İtalya gibi diğer büyük marketlere ulaşabilme imkanı söz konusu iken, hatta bu ulaşımın genişletimiş TAP seçenekleri ile daha da ekonomik olabilmesi söz konusu iken bu seçenek de zayıflamış olacaktır.
- Yine de başka projeler ile hem Türkiye hem de İtalya piyasalarına ulaşılabileceği düşünülse de, bu süreci daha da zorlaştıracaktır.
- Bu durum Türkiye ile düzelen ilişkilerin yeniden bozulması anlamına gelebilecek ve Rusya’ya güvenin azalmasına sebep olacaktır.
- Bölgede söz sahibi olan ABD açısından:
- Orta vadede LNG ihracatı kapsamında kıyı Avrupa piyasalarından pay elde etmek isteyen ABD, Rusya’nın Türkiye ve İtalya gibi piyasalara orta vadede ulaşamaması sayesinde istediği imkana ekonomik olarak daha rahat kavuşacaktır. Çünkü ABD’nin bu hedefinde karşısındaki rekabet edemeyeceği en önemli rakip; daha ucuz maliyetli Rus gazıdır.
Sonuç olarak, Rusya için Türk Akımından yeniden vazgeçilmesi durumunda böyle bir seçeneği tercih etmenin bazı avantajları olacaktır. Lakin bu avantajların geleceği etkileyen büyük faturaları ve kayıpları da olabilecektir.
Bu noktada Rusya da, uzun vadeli hedeflerini tekrar gözden geçirip hareket etmelidir.
Ayrıca daha önce yapılan çalışmalar kanıtlamıştır ki; Rus gazı seçeneği her ne kadar en ekonomik tercih de olsa, doğru adımların atılması durumunda, Türkiye Rus gazı olmadan da enerji arz güvenliğini sağlayabilecektir.
Türkiye’nin bu opsiyonun gerçekleşmese de, bir müzakere argümanı olarak kullanılabileceğini de göz önünde bulundurmalıdır.
Oğuzhan AKYENER, 22.09.2016