TESPAM olarak yakından takip ettiğimiz konulardan birisi Türkiye’nin enerji arz güvenliği ve bu konuda attığı adımlar. Her seferinde bu konuda ivedi ve önemli adımlar atılması gerektiğinden bahsediyoruz. Rusya ile yaşanan uçak krizi sonrası yöneticilerimizin bu konu üzerine daha dikkatli eğildiği kamuoyuna yansıyan haberlerden anlaşılabiliyor.
Her ne kadar kamuoyuna fazla yansımasa ya da dikkat çekmese de Türkiye’nin son zamanlarda K. Irak’a enerji üzerinden bakış açısı önemli ölçüde değişti. Merkezi hükümeti karşısına alma pahasına bölgesel yönetimle petrol ticareti yapılması ve bölgeden hatırı sayılır sayıda arama/üretim lisansı alınması bunun en belirgin işaretleri. Ancak bu ticaret ve yatırımların ticari sır sınırlarını da aşacak şekilde kamuoyuna kapalı yapılması doğru politikaların gerçekleştirilmesine engel teşkil ediyor.
Bir kamu yatırımı olarak Turkish Energy Company (TEC) adıyla kurulan şirketin K. Irak’ta petrol/doğal gaz arama lisansları aldığı 2013 yılı gazete ve internet kaynaklarında yazıldı. TEC’in kendi operatörlüğünde 6 ve ExxonMobil’le ortak 6 lisansta yer alacağı haberlerde belirtilmesine rağmen TEC’ten herhangi resmi bir açıklama yapılmadığı için bu durum resmiyet kazanamadı. 2016 yılında ise uluslararası haber ajansı Reuters TEC’in Genel Enegy’nin bölgede bulunan Bina Bawi ve Miran sahalarına yatırım yapma konusuyla ilgilendiğini yazdı. Maalesef bu konuda da herhangi bir resmi açıklama gelmedi.
Yapılan yatırımlar konusunda resmi açıklama olmadığı için açık kaynaklardan gelişmeleri takip etmek zorunluluğu doğuyor. Bölgesel Enerji Bakanı Ashti Hawrami’nin geçtiğimiz Aralık ayında “2017 yılında 20 yeni lisansı ihaleye açacaklarını” belirtmesi bölgedeki lisans dağılımında değişiklikler olduğunu ortaya koydu. Yapılan araştırmalar sonrası TEC’in elindeki bazı lisansları bıraktığı anlaşılıyor. Bu durumda TEC’in bölgedeki ortağı ExxonMobil’in bazı lisanslarını terk etmesinin etkili olabileceği gibi bırakılan lisansların ekonomik potansiyeli olmadığı da değerlendirilmiş olabilir.
Bir diğer önemli konu olan Bina Bawi ve Miran sahalarına yatırım yapılması konusunun da gizlilikle yürütüldüğü görülmekte. Borsaya açık olan Genel Energy’nin bu konuda açıklama yapmaması ya görüşmelerin çok gizli yürütüldüğünü ya da başarısızlıkla sonuçlandığını gösteriyor. Görüşmelerin devam ediyor olması durumunda TEC’in (bir başka deyişle Türkiye’nin) çok dikkat etmesi gereken konular var.
Öncelikle bu sahalar keşif yapılmış ve bölgesel yönetimle belli koşullarda anlaşma sağlanmış olsa da rezerv tahminlerinin çok dikkatli yapılarak yatırım yapılması gerekiyor. Genel Energy’nin ortak olduğu Tawke ve Taq Taq sahalarında rezerv güncellemesi yaparak rezerv tahminlerini düşürdüğü şirketin yaptığı açıklamalardan biliniyor. Bu durum özellikle de Genel Energy’nin bölgesel yönetimle bu ay içerisinde imzaladığı ve orta vadeli üretim taahhüdünde bulunduğu göz önüne alındığında önem arz ediyor. TEC’in bu sahalara ortak olması ekonomik sıkıntıda olduğu konuşulan Genel Energy’yi rahatlatacak ama TEC’i de bahsi geçen taahhütlere ortak edecektir.
Son dönemde Türkiye’nin bölgesel enerji fırsatlarını değerlendirmeye başlaması olumlu bir gelişme. Türkiye’nin bölgede ortaya çıkan fırsatları kollaması ve enerji güvenliğini, ekonomisini zora sokmadan garanti altına alması elzem bir durum. Bunun için gerekli ortaklıklara girmeli ve gerekirse yalnız başına yatırımlar yapmalı. Yapılan ya da yapılacak yatırımların (özellikle de devlet eliyle olanların) kamuoyuyla daha fazla paylaşılması gerekmekte.
Türkiye’nin enerji güvenliğini rasyonel politikalar aracılığıyla sağlayabilmesi dileğiyle…