Aslında petrol ve doğalgaz sektörüyle ilgili bu tür haberlere çok sık rastlıyoruz. Bazen rezerv rakamları ile yerinde petrol ve gaz miktarı karıştırılıyor, bazen m3 ile ft3 arasındaki farka dikkat edilmediğinden çok abartılı yorumlar yapılabiliyor, bazen bir keşif yapılmış olsa dahi ekonomik olarak üretimi ve bir pazara arzı mümkün olmayan sahalar ile ilgili uçuk öngörülerde bulunulabiliyor ve hatta bu öngörülerin bölge siyasetini dahi değiştirebileceği iddia edilebiliyor. Yâda bazen bunların hiçbiri olmadan, borsaya kota olan bazı şirketlerinin finansal politikaları sebebiyle ortada hiç olmayan yorumlar yapılabiliyor ve sözde keşifler kamuoyu ile paylaşılabiliyor.
Dediğimiz gibi, sektörün çok değişkenli, bilinmeyenli ve uzman yorumlarının dahi eksik bilgi yada yeni veri paketleriyle sürekli güncellenmesini gerektiren bir yapıda olmasına, kamuoyunun bütün kesimleri tarafından ilgiyle takip edildiği gerçeği de eklenirse bu tür durumların da niçin sıradanlaştığı anlaşılabilecektir.
Son günlerde ulusal basında (ve kısmen benzer ifadelerle uluslararası basında) yer alan: “AKDENİZ’DE DENGELERİ DEĞİŞTİRECEK DOĞALGAZ KEŞFİ” başlıklarıyla ifade edilmeye çalışılan yorumlar da bu minvalde örnek olarak değerlendirilebilecektir.
İlgili ifadelerde yer aldığı üzere;
- Eni’nin operatörlüğündeki Mısır’ın Noor sahasında, yaklaşık 2,5 trilyon milyar m3 doğalgaz keşfi gerçekleştirildiği,
- Bu sahanın bugüne kadar Akdeniz’de keşfedilen tüm doğalgaz sahalarının toplamından daha fazla rezerve sahip olduğu,
- Noor sahasının, Eni şirketinin 2015te 850 milyar metreküp ile Akdeniz’deki en büyük doğalgaz keşfini yaptığı Zohr sahası ile aynı blokta bulunduğu,
- Noor sahasında da üretime başlandığı,
- Bu keşif sonrasında Tel Aviv borsasında İsrail açıklarında doğalgaz arama çalışmaları yürüten şirketlerin hisselerinin düşüşe geçtiği,
- Bunun sebebinin de Mısır’ın bu keşif ile İsrail’den doğalgaz ithalatından vazgeçeceği,
- Hatta böyle bir rezervi paylaşamayan İsrail’in, keşif sonrası bu sahada kendilerinin de hakkı olduğunu iddia etmesi sebebiyle Sisi ile Netanyahu arasında siyasi gerginlik yaşandığı
tarzında yorumlar kamuoyu ile paylaşıldı.
Şimdi bu yorumları genel hatlarıyla teknik bir perspektiften değerlendirirsek;
- Öncelikle fark edilmektedir ki, bazı yorumlayıcılar Noor sahası ile Nooros sahasını karıştırmaktadır. Çünkü üretime alındığı ifade edilen saha aslında Nooros’tur. Nooros sahası ise Abu Madi West ismi ile anılan, yine Eni’nin operatör olduğu, Temmuz 2015 yılında keşfedilen bir kara sahasıdır. Zohr’un olduğu blok ile bir ilişkisi bulunmamaktadır. Rezervi ve ortakları da farklıdır. Bu saha sadece Noor ile benzer şekilde ENI’nin operatörlüğünde işletilmektedir.
- Zohr sahası gibi North Sinai Shorouk alanında yer alan ve 2,5 trilyon m3’lük rezervi olduğu iddia edilen (asıl kastedilen) Noor yapısı ise yeni tamamlanan 3 boyutlu sismik çalışmalarında elde edilen verilerin analizi ve olasılıkların hemen yakında yer alan Zohr sahası ile ilişkilendirilerek yorumlanması neticesinde sondaj aşamasına gelmiş bir yapıdır.
- Yani Noor sahasında sismik verilere dayalı yorumlar ve beklentiler Zohr’dan çok daha büyük bir yapıyı işaret etmekte ve yakınlardaki test edilmiş Zohr sahasının verileri de olasılıkları güçlendirmektedir. Lakin henüz bir keşif açıklaması için çok erkendir.
- Çünkü Noor yapısı sondaj yapılarak test edilmemiştir. Ve sondaj ile test edilmeyen hiç bir yapı ile ilgili olarak keşif açıklaması yapmak mümkün değildir.
- Sondajın dahi Ağustos sonunda başlayacağı ve testleriyle birlikte Aralık sonunda bir neticeye ulaşılabileceği düşünülürse, Mısır’lı yetkililerce yapılan açıklamanın hali hazırda çok erken yapılmış siyasi bir ifade olduğu görülecektir.
- Tabii bu açıklama neticesinde ilgili sondaj ve yatırım süreçlerine girişecek olan Eni ve ortaklarının da hisse değerleri artmıştır.
- Diğer taraftan Mısır ile gaz ticareti hususunda girişimde bulunan İsrailli üreticilerin ise Tel Aviv borsasındaki hisselerinde yüzde 5 oranında bir düşüş yaşanmıştır.
- Bu düşüşe de; Mısır’ın yeni keşifler ile artık İsrail’den gaz almak istemeyeceği algısı sebep olmuştur.
- Aslında bu keşif beklentileri gerçekleşmese dahi Mısır mevcut sahalarını geliştirebildiğinde bir gaz ihracatçısı konumuna gelecek ve boş LNG ihraç kapasiteni hemen hemen tek başına değerlendirebilecektir. Yani sadece belli bir zaman dilimi ve küçük bir hacim için (ortalama 3-4 milyar m3/yıl) İsrail ihraç fazlası miktarını Mısır’daki boş LNG kapasitesinden faydalanarak uluslar arası piyasalara arz edebilecektir.
- Demek ki Eastmed boru hattının gerçeklemeyeceğinin zaten farkında olan İsrailli satıcıların yeniden Türkiye’nin kapısını çalma ve Türkiye’nin şartlarını dinleme vakti gelmiştir.
- İsrail’e ek olarak Güney Kıbrıs için de aynı durum geçerlidir.
- Tabii tüm bunların yanı sıra siyasi olarak, Suudi Arabistan’ın finanse ettiği, Mısır LNG ihraç kapasitesini arttırma ve İsrail ve Güney Kıbrıs arzını Mısır iç piyasasına arz ederken, Mısır iç üretimini ihraç etme gibi bir senaryo da söz konusu olabilecektir. Lakin böyle bir senaryo da ekonomik olmak yerine siyasi bir girişim olarak addedilebilecektir. Böyle bir yaklaşımın maliyetini de bölgedeki ABD merkezli ittifak birlikte sırtlanmak zorunda kalacaktır.
- Noor keşfi haberi sonrası İsrail’in de ilgili alanda hak iddia ettiği haberleri ise tamamen uydurmadır. İlgili alan kapsamında bir sınır anlaşmazlığı söz konusu değildir.
Bu değerlendirmeden de anlaşılabileceği üzere, beklentiler keşif olarak lanse edilmiş, tutarsız yorumlar siyasi neticeler ve krizler doğurmuş gibi yorumlanmış ve süreç bilimsellikten uzak yaklaşımlarla çarpıtılmıştır.
Noor sahası ilgili olarak da kesin bir yorum için yıl sonunu beklemek (tabii sondaj başarılı bir şekilde tamamlanabilirse) gerekmektedir.
Leviathan ve Zohr’da olduğu gibi rezerv tahminleri sürekli yeni veriler ile değişecektir.