Selçuk ÖZGEN
Araştırma Merkezleri Direktörü
Dünya iklim değişikliği ile mücadele ederken, yüksek sera gazı emisyonlarından dolayı kömürün uygulanabilir bir enerji kaynağı olmaya devam edip etmeyeceği tartışmaları giderek artmaktadır. Ancak kömür sanayi devriminde hayati bir rol oynamıştır ve hala en büyük ekonomiye sahip ülkelerden bazıları kömürü yakıt olarak kullanmayı artırarak devam etmektedir. Bunun için kömürün geçmişine, günümüzdeki durumuna ve geleceğine bakmak gerekir.
İnsan refahını ve verimlilikleri artırmak için endüstriyel, tarımsal ve evsel yakıt olarak kullanımlarda güvenilir ve temiz enerjiye ihtiyaç vardır. Ancak dünyanın dörtbir yanında birçok kişi yoksulluk içinde yaşamaktadır. Enerji yoksulları, pişirme, aydınlatma, ısıtma ve diğer günlük ihtiyaçlar için temiz enerji ve elektrik enerjisi kullanmayan insanlardır. Dünya bankası verilerine göre 1,1 milyar insanın hala elektriğe erişim imkânı yok ve dünyadaki ülkelerin üçte biri ciddi bir enerji krizi içerisindedir. Gelişmekte olan ülkelerde, özellikle Afrika’da nüfusun büyük bir bölümü biyokütle kaynaklarını kullanmakta olup, bu durum o bölgenin ağaçsızlanmasına ve karbon kirliliğinin kritik seviyelere çıkmasına neden olmaktadır. Bunun dışında bu ülkelerin büyük kısmında günde 20 saati aşan elektrik kesintileri meydana gelmektedir. Yoksullukla mücadele eden kısımlar için ekonomik ve sürdürülebilir bir enerji kaynağına şüphesiz ihtiyaç vardır.
Geçmişte Kömür
Kömür, nispeten diğer enerji kaynaklarına göre daha ucuz, yaygın olarak bulunabilen, bütün kesimler için erişimi kolay bir enerji kaynağıdır. Ancak karbon kirliliğinin de baş aktörüdür. Bu yüzdendir ki kömürün önümüzdeki yıllarda enerji yoksulluğunu bitirip bitiremeyeceği hakkındaki tartışmaları devam etmektedir.
Geçmiş yıllarda kömür, gelişmekte olan ülkelerin enerji ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli bir paya sahipti, ancak çıkardığı karbon dioksit, kükürt dioksit ve azot oksit gibi emisyonları nedeniyle kullanımının kısıtlanması yönünde saldırılara maruz kalmaktadır. Hal böyle olunca, dünyanın en büyük kömür üreticileri ve tüketicileri elektrik üretimi için verimli ve temiz teknolojilerin kullanılması çağrısında bulunmaya başlamış, karbon emisyonlarıyla mücadele etmek için çeşitli roller üstlenmişlerdir. Çin hükümetinin, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırmak, yüksek küllü kömür kullanımı azaltmak ve kömür ithalat rejimini yeniden düzenlemek için yaptığı girişimler küresel çapta enerji dağılımını yeniden şekillendirmeye başlamıştır. Aynı şekilde, Hindistan’da dahil olmak üzere diğer gelişmekte olan ülkeler kömüre olan bağımlılıklarını azaltarak yenilenebilir enerjiye olan yatırımlarını artırmaktadırlar. Gelecekte elektrik üretiminin %50’sinden fazlasını yenilenebilir enerjiden karşılamayı planlayan Hindistan’da halen büyüyen talepleri karşılamak için kömür tabanlı üretimlere ihtiyaç duyulmaktadır.
Bunun üzerine küresel bazda enerji yoksulluğunun çözümlerinden biri kömür olmasına rağmen Dünya Bankaları bazı istisnalar dışında yeni kömür tabanlı enerji üretimi yatırımları için fon sağlamayı durdurmuştur. Bununla birlikte Çin’in kömür politikalarındaki değişimleri de Dünya kömür talebini önemli ölçüde düşürmüştür. Bu durum ihracatçı firmaların gelirlerinin düşmesine neden olmuş, bazı maden şirketleri maliyetleri karşılayamadığı için kapanmak zorunda kalmıştır.
Sonuç olarak, enerji bakımından yoksul olan gelişmekte olan ülkeler alternatif yenilenebilir enerji kaynaklarına tamamen geçişi sağlayamadıkça ucuz ve kullanışlı olan kömürü kullanmaya devam edeceklerdir.
Kömürde Mevcut ve Gelecekteki Eğilimler
Birçok gelişmekte olan ülke elektrik üretim kapasitesini artırmasına rağmen hala büyük bir enerji açığı ile karşı karşıyadır. Dünya nüfusu arttıkça bu durum şiddetlenerek artmaya devam edecektir. 2030 yılı sonunda gelişmekte olan ülkelerin enerji ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için yaklaşık 950 TWh’e ihtiyaç olacaktır.
Örneğin Dünyadaki 2. En büyük nüfusa sahip Hindistan’ı düşünelim. Hindistan küresel enerji tüketiminin %6’sına sahip bir ülke konumundadır. Buna rağmen elektriğe ulaşımı olmayan 240 milyon kişiyi barındırmaktadır. Gelecekte kentsel alanlara taşınacağı tahmin edilen 315 milyon kişinin ülkenin enerji talebinde büyük dalgalanmalara neden olacağı aşikârdır. Komşusu Pakistan’a bakacak olursak ciddi bir enerji krizi içerisinde bulunmaktadır. Ülkedeki birçok insan günde 12 saat elektriksiz kalmaktadır. Ülkedeki 24.829 MW kurulu gücün %25’i yerli kömür kaynaklarından sağlanmaktadır.
Ülkemizde de durum farklı değildir. 2016 yılı sonu itibariyle yaklaşık 78.500 MW olan kurulu gücümüzün 17.322 MW’ı yani %22,1’i kömür tabanlı yakıtlar kullanarak elektrik enerjisi üretmektedir. Yerli kömüre dayalı kurulu gücümüz ise 9.437 MW’dır (%12,1).
Dünya istatistiklerine göre 2014 yılında Dünya enerji üretiminin %39’u kömürden sağlanmıştır. Bu durum yaklaşık 1 milyar insanın kömürden üretilen elektriği kullandığı anlamına gelmekte olup 7 milyon kişi de bu endüstride iş imkanı bulmuştur.
Çin ve Hindistan’da dahil olmak üzere gelişmekte olan ülkelerde kömür temelli enerji üretimleri milyonlarca kişiyi yakından ilgilendirmektedir. Son 20 yılda Çin, kömür ile ürettiği elektriği 700 milyon haneye ulaştırmıştır. Hindistan ise enerji talebinin büyük kısmını kömürden ürettiği enerjiyle karşılamakta olup, 2015 yılında dünyanın en büyük 3 kömür ithalatçısından biri olmuştur.
Kömürden Beklentiler Nedir?
Enerji yoksulluğu, hem insani hem de çevresel bir krizdir. Enerji yoksulluğunu azaltmak ve enerji güvenliğini sağlamak için yüksek güvenlikli, düşük çevresel riskli ve sürdürülebilir enerji üretim yöntemlerini dengeli karışımlar halinde kullanmak gerekmektedir. Ancak, enerji yoksulluğunu azaltmada alternatif enerji kaynakları karşısında kömürün rolü daha çok ilgi çekici hale gelmiştir.
Yenilenebilir enerji kaynakları daha yolun başlarında olduğu ve teknolojik/ekonomik belirsizliklerin sürdüğü dönemde gelişmekte olan ülkelerin fosil tabanlı enerji yakıtlarını tamamen terk etmeleri için önlerinde uzun bir sürecin olduğu gözükmektedir. Gerçekten de bu ülkelerde enerji yoksulluğunu tamamen ortadan kaldırmak ve karbon emisyonlarını azaltmak için yenilenebilir enerjiye ihtiyaç duyulmakla beraber ciddi ölçüde risklerini tolere edecek yatırım sermayelerine ve önemli seviyede yapısal reformlara ihtiyaç vardır.
Tüm bu anlattıklarımız kömür endüstrisinin dünya enerji üretiminin önemli bir parçası olduğunu ve parçası olarak kalacağını göstermektedir. 2005 yıllarında ülkemizdeki bilinen kömür rezervinin 8,3 milyar ton olduğu düşünülmekteyken, yapılan yeni arama faaliyetleriyle 2008 yılında bu rakam 12 milyar tona, 2012 yılında ise 14 milyar tona çıkarılmıştır. Kömürün gelişmekte olan ülkeler için vazgeçilmez bir enerji yakıtı olarak kullanılmaya devam edeceğini de göz önüne alarak arama faaliyetlerimizin hızla devam ettirilmesi ve yeni rezervler bulunarak toplam kömür rezervimizin artırılması ve kömüre dayalı enerji santrali yatırımlarımızın hız kazanması ülkemiz için çok yerinde bir hareket olacaktır.