Burak KAYAEL
Son dönemlerde, özellikle de IKBY’nin bağımsızlık referandumu sonrası, İran’ın Irak’a olan yanaşma ve Irak’ı kendi yanına çekme politikası giderek hız kazanmakta. Bunu özellikle petrol sektörüne yönelik olarak gözlemliyoruz. İran Petrol Bakanlığı yetkilileri sık sık Kerkük’te üretilen petrolün kendi ülkelerindeki rafinerilere getirilmesi ve hatta Kerkük petrolünün yeni boru hatları inşa edilerek İran üzerinden uluslararası piyasaya sunulmasını istediklerini dile getiriyorlar. Son dönemde Irak tarafından yapılan açıklamalar incelendiğinde onların da bu ilgiye alakasız kalmadıklarını açıkça gösteriyor.
Daha önceden Kerkük’ü Herkes İstiyor isimli yazımızda da belirttiğimiz gibi ( https://www.tespam.org/tr/herkes-kerkuku-istiyor/ ) Kerkük sahalarında üretilen petrolün bir kısmının tankerlerle İran’a sevk edilmesinin planlandığını açıklamıştık. Bu yazımızdan sonra Irak Petrol Bakanı Luaibi yeni bir açıklama yaparak taşınması planlanan petrolün günlük 30 – 60 bin varil olarak planlandığını, petrolün sınır kapısına kadar Irak tarafından taşındıktan sonra İranlı yetkililere teslim edileceğini açıkladı. Bakan açıklamasında Türkiye, Ürdün, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Suriye gibi diğer komşularıyla da yeni petrol projeleri için iş birliğine açık olduklarını belirtti.
Her ne kadar bir önceki yazımızdan bu yana İran’a sevk edilmesi planlanan ham petrolün miktarı artırılmış olsa da halen Kerkük sahalarında üretilen petrolün %10 ila %20 oranına denk gelmekte. Bu durum da halen Irak’ın Kerkük’te üretilen petrolün ihracatı için Türkiye güzergahını tercih ettiğini göstermekte. Hele ki Kerkük’teki üretimi orta vadede günlük 1 milyon varil seviyesine çıkarmayı planladıkları göz önüne alındığında.
İran’ın Irak’a olan ekonomik ilgisi bununla da sınırlı değil. İranlı hacıların Kerbela bölgesine rahat ulaşımı için planlanan ancak Basra bölgesine İran ürünlerinin rahatlıkla erişmesini sağlayacak olan demir yolu projesi ile İran milli sondaj şirketi NIDC’nin yetkililerinin Irak’ta faaliyet göstermek için bu ülkeyi ziyaret etmeleri bu ilginin başka göstergeleri.
Irak İngiltere İş Konseyi’nin 12 Kasım tarihinde Dubai’de düzenlediği toplantıda ülkenin altyapı ve üst yapısının tekrar inşa edilmesi için onlarca yeni proje tanıtımı yapıldı. Bunların arasında su ıslah tesisleri, atık su yapıları, yeni rafineri ve elektrik santralleri ile yeni liman ve demir yolu projeleri de yer almakta. Türkiye tüm bu tesis ve sistemlerin kurulmasında hem tecrübeye hem de coğrafi konumundan dolayı vazgeçilmez bir avantaja sahip. Yalnız ülkemizin bu tür faaliyetleri bölgede yakından takip ettiğine dair somut doneler göremiyoruz. Özellikle petrol ve gaz üretimi, işlenmesi, taşınması ve satışıyla alakalı Türkiye ve Türk firmaların Irak’ta yapabileceği çok iş var. Sadece kuzey bölgelerde yoğunlaşan inşaat faaliyetleri yerine tüm ülkeye yayılmış ve birçok sektöre dağılımı sağlanmış yatırımlar Türkiye’nin bölgede olan ekonomik yerleşimini sağlamlaştırır ve Irak’ı kendisine daha çok bağlar. Bu da ülkemizin gelecekteki ekonomik büyümesini garanti altına almayı ve vatandaşlarımızın refahının sürdürülebilirliğinin uzun vadeli yapmayı sağlar.
Irak 2018 yılı içerisinde günlük petrol üretimini 5 milyon varil seviyesinin üzerine çıkartmayı planlamakta. Bu planın gerekçesi olarak IŞİD’in Irak’ta kısa sürede gerçekleştirdiği devasa boyuttaki yıkımı onarmak olduğunu açıklayan yetkililer yakın zamanda ülkenin farklı bölgelerinde yeni arama ihaleleri düzenleyeceklerini belirtti. Bu ihaleler sonucunda yeni keşfedilecek sahalardan kazanılacak gelir az önce belirttiğimiz gibi alt ve üst yapı çalışmaları için harcanacaktır. Irak 1. Körfez Savaşı’ndan bu yana içinde bulunduğu güvenlik ve ekonomik kaynaklı çıkmazdan kurtulmaya çabalıyor. Türkiye, Irak nezdinde ülkenin toprak bütünlüğünü savunması, karşılıklı olumlu ekonomik ilişkiler ve Türkiye’nin Irak’ta yürüttüğü insani faaliyetler dolayısıyla pozitif bir algıya sahip. Bu durumu karşılıklı çıkarlar için kullanmak asla yadırganacak ya da yanlış anlaşılacak bir faaliyet olamaz. Türkiye elinde olan tüm kozlarla Irak’ın geleceğinde yer almak için çabalamalı ve Irak’ta oluşan ya da oluşacak fırsatlardan yararlanmalı.