Irak’ın son ölümü, Saddam’ın doğumuyla başladı diyebilirim. Manası diriliş demek olan Baas, partisinde 20 yaşındayken (1958) devlet başkanına suikast düzenleyen Saddam’ın partisi, 10 yıl sonra iktidarı ele geçirince Saddam da 11 yıl sonra tüm Irak’ın tek hâkimi oldu ve bugüne kadar Irak cehennemine giden yolun taşlarını zalimliği ve cahilliğiyle tek tek döşediği görülmektedir. Çünkü rehberi Mişel Eflak’tı. Burada Çöl kraliçesinin babası küresel derin devlet (Baas, Kesnizanı tarikatı,FETO’nun Irak versiyonu) bu cehenneme ciddi şekilde odun taşımıştır.
Bugün Kürt bölgesi hariç (IKBY) hiçbir sokağına girilemeyen Irak’taki olaylar, Eylül ayında ABD-Irak arasında tercümanlık yapan önemli bir mütercimin, İran tarafından(?) öldürülmesiyle başladı. Buna karşılık, Irak’taki 8 İranlı general öldürüldü ve Kasım Süleymani’ye de öldürme planı yapılmaya başlandı. Ancak kanaatimce asıl önemli olay, şu an geçici Başbakan olan Abdulmehdi’nin 18 ilin valisi, bakanlar ve tüm üst düzeylerle Çin ziyareti ve onlarca anlaşmayla geri dönmesi şeklinde oldu. Çünkü ABD ve İran’ı saf dışı etmeyi Çin üzerinden yapmaya çalıştı.(Çince bölümleri hem Erbil hem de Bağdat’ta açıldı.)
Aylardır süren tüm protestocular, Arap Şiileri olup, bunları ABD, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) destekliyor. Siyaset ve silah ABD’den, para ise Suudi ve BAE’den gelmektedir. İlginç olan protestocuların şu üç talepleridir:
ABD gitsin,
İran gitsin ve İranizm ölsün,
Abdulmehdi gitsin.
Irak, bugün ABD’nin öldürdüğü ve İran’ın da sırtlanlar gibi fırsattan istifade ettiği bir leş konumunda bulunmaktadır. Bu sırtlanların lideri ise Kasım Süleymani idi. Süleymani, Irak’ın polis, istihbarat ve askeri gücünü tamamen ortadan kaldıran, İran benzeri paralel ordu-devlet yapılanması olan Heşti Şabi’yi (Halk Gücü) kurmuştur. Ve şu an bile İran, Irak’tan çaldığı parayla geçiniyor. Aynı şekilde Irak, Türkiye’den 1 TL’ye aldığı elektriğin on katını İran’a ödüyor. Buradan İran, yıllık tahmini 50 milyar dolar alıyor. Kendi petrolünü de Irak’a sürüp oradan dünya pazarına sürüyor. İşin özüne bakılırsa burada, ABD ve İran ortaktır. ABD sert, İran ise Irak’ın yumuşak gücünü oluşturmaktadır.
Şu ana kadar Irak’ın tüm petrol gelirleri bile Kasım Süleymani’nin kontrolü altındaydı. Ve İran, Irak petrolünü satarak oradan (ç)alınan paralarla geçiniyor. Çünkü kendi petrol geliri ambargodan dolayı neredeyse yüzde 90 oranında düşmüştür. Bunu hem Irak petrolüyle hem de Irak üzerinden dünya pazarına gönderdiği petrolle ikame ediyor.
Sayısı net olarak bilinemeyen ve yaklaşık 150.000 kişilik, tamamen Şiilerden oluşan Heşti Şabi (HŞ) Kasım Süleymani’nin talebi ve şii dini lideri Ali Sistani’nin emri üzerine kurulmuştur. Feyaz, Muhendis, Ali ve Adil Amiri, lider kadrosunu oluşturmakta olup, bunları Sistani’ye bağlıdır. Heşti Şabi’yi Türkiye kamuoyunda ilk kez dile getirdiğimde bana çok az insan inanmıştı.
Devlet içinde devlet olan Heşti Şabi’nin, parası ve elbisesi Irak halkından ama ideolojisi İran’dan gelmektedir. İran’a bağlı Heşti Şabi, kanuni iken bizzat Irak Sünnilerinin kurduğu Aşair-il Vataniye yasadışıdır. Çünkü 329 kişilik Irak Parlamentosu’nda güç Şiilerdedir. (40 Sünni, 5 Mesihi, 1 Ezidi, 1 Ermeni, 76 Kürt kalanı da 206 Şiilerden oluşmaktadır.) Bu durum nüfus yapısına aykırıdır. Çünkü Irak nüfusu yüzde 60 civarında Şiilerden, yüzde 20 Sünnilerden ve yüzde 17 Kürtlerden oluşmaktadır. Şu anda Sünnilerin siyasi hiçbir etkisi yoktur. Kürt Bölgesindeki güç dağılımı Barzani ve Talabani üzerinde toplanırken, merkezi Bağdat hükümeti tamamen Şiilerin dolayısıyla İran’ın ve Kasım Süleymani’nin elinde bulunmaktadır. Çünkü Kasım Süleymani’nin kafası ölmüşse de kuyrukları (HŞ) hala sağlamdır. Ancak şu da bir gerçektir. Kasım Süleymani’nin ölmesiyle İran’ın psikolojik etkisi kırılmıştır.
Sonuç
“ABD bugün gitsin yarın Irak ölür”. Bu söz koltuğundan kalkıp vekillerin arasına oturan, bizzat Irak meclis başkanı Albussi’ye aittir. Tepeden tırnağa RPG ve Havanlarla silahlanmış aşiretler, Sünni-Sünni, Sünni-Şii ve Şiilerin kendi aralarındaki grupları çatışmaya her an hazırdırlar. 10 gün önce çatışan iki aşiret karşılıklı olarak havanlarla onlarca kişiyi öldürdüler. Çünkü Irak memurlarının maaşı bile IMF tarafından ödenmektedir.
Son süreçte hem boş alana düşen kof füzeler, düşürülen sivil uçak hem de Kasım Süleymani’nin ve Mühendis gibi diğer liderlerin öldürülmesiyle İran rezil ,Türkiye aziz oldu. İran, açlıktan gezen sırtlanın, aslan avına çıkması gibi oldu. Bir devletin çökmesinin ne demek olduğunu burada, sinirlerinizin ve kaslarınızın çözülmesi ile görürsünüz. Çünkü bugün DAİŞ bile boşaltılmış köy ve dağlarda ciddi sayıda bulunmaktadır ve Irak terör yuvasına dönmüş durumdadır.
Kısaca, Kasım Süleymani ve Irak, küresel güçlerin, şehirlere bölünmüş Küçük Ortadoğu, Büyük İsrail, enerji ve Babil’den 2600 yıllık intikam sebebiyle öldürüldüğü görülmektedir.?
(Habur Sınır kapısının Irak tarafından Türkiye’ye bakış-Ocak 2020)
Huzur sadece yukardadır. Son beş günde yaptığım kısa bir Irak gezisinde bunu gördüm, ibret olsun diye yazdım.
Doç. Dr. Hüseyin ŞEYHANLIOĞLU
Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi
Düzenleyen: Yazel Sümeyye Gürer