DÜNYA LNG DENGELERİ 2
Oğuzhan AKYENER
Mevcut sistemde uzun dönemli LNG anlaşmaları; boru hattı anlaşmalarında olduğu gibi, al ya da öde tarzında, belli bir dönemi kapsayan, belli bir fiyatın formülize edildiği (piyasa fiyatı ya da petrol fiyatları endeksli) kontratlardır. Bu kontratlarda talebi ne olursa olsun, tüketici söz verdiği hacmi satın almak zorundadır. İlgili dönemdeki talebin düşük olması ve depolama imkanı da bulunmaması durumunda, anlaştığı hacmi almasa da, parasını ödemek zorundadır. Ayrıca anlaşma gereği bu fazla kısmı da başka bir pazara satabilme hakkı bulunmamaktadır.
Bu durum haliyle LNG ithalatçılarının ellerini bağlamaktadır. Bu sebeple LNG piyasalarında;
- ortalama kontrat periyodunun azaltılması,
- kontrata bağlanan hacimlerin minimum talep seviyelerde tutularak, bu seviyenin üstündeki taleplerin üreticilerden değilde, spot piyasalarda faaliyet gösteren aracılardan sağlanma yoluna gidilmesi,
- petrol fiyatı endeksli değil de, piyasa fiyatı endeksli anlaşmaların tercih edilmesi,
- oluşturulan piyasalarda şeffaflığın sağlanması ile piyasalar arası etkileşimden faydalanılması gibi konularda eğilimler başlamıştır.
Shell tarafından hazırlanan 2017 LNG Outlook isimli raporda yer alan aşağıdaki grafik de bu eğilimlerin daha net anlaşılmasını sağlayacaktır.
Grafik1: (Soldaki) Dünya Ortalama LNG Kontrat Periyodu, (Sağdaki) Dünya Ortalama Kontrat Hacimleri (Kaynak: Shell 2017 LNG Outlook)
Tüm bunların yanı sıra, küresel LNG piyasalarını büyük ölçüde ellerinde bulunduracağı düşünülen Batı Bloğu’nun durumu da, en büyük LNG tüketicisi olmasının yanı sıra, en güçlü ekonomi de olacak olan Çin’i rahatsız etmektedir.
Yani Çin hem piyasa fiyatları hem de olası yeni kontratlar ile ABD ve ona bağlı sayılabilecek Kanada gibi üreticiler tarafından köşeye sıkıştırılabilecektir.
Bu durum karşısında etkinliğini ve müdehale kabiliyetini arttırmak için, Çin öncülüğünde LNG İthalatçıları Birliği kurma çalışmaları başlatılmıştır.
Bu kapsamda Mart ayı ortasında, Çin, Japonya ve Güney Kore’li şirketler arasında bir iyi niyet anlaşması imzalanmıştır.
Bu birlikteliğe Tayvan ve Hindistan’ın da en kısa zamanda katılacağı düşünülmektedir.
OPEC benzeri bir yapılanma olması hedeflenen bu birlik, büyük LNG ithalatçılarını bir araya getirerek, piyasa koşullarının (fiyat ve anlaşmaların), (OPEC’in aksine) tüketicilerde olmasını sağlamak için faaliyet gösterecektir.
Aksi halde ilgili büyük tüketicilerin, üretim kısılması durumunda taleplerini karşılamak için rekabete girmesi LNG fiyatlarını çok farklı seviyelere taşıyabilecek ve ilgili ülke ekonomileri için yeni riskler teşkil edilmesi anlamına gelecektir.
Bu birliktelik sayesinde ise hem tüketici lehine fiyatlarda kontrol mekanizması oluşturulabileceği, hem de oluşturulabilecek baskılar sayesinde daha esnek bir kontrat sistemine geçilebileceği düşünülmektedir.
Oluşturulmaya çalışılan bu birliktelik, hem bir LNG ihracatçısı olması hasebiyle, hem de Şanghay İşbirliği Örgütü Enerji Kulübü Dönem Başkanı olması sebebi ile Türkiye’yi de ilgilendirmektedir.
Yani, bu değişimlerin de dikkatle analiz edilerek, içerisinde yer almak lehimize olabilecektir.