Tespam Başkani Oğuzhan Akyener’i̇n Strong Bosses Dergi̇si̇’ne Verdi̇ği̇ Röportaj

Küresel olarak yaşanan bugünkü enerji krizi, nasıl bir yeni ekonomik model oluşturacaktır sizce? Ekonomik şekillenmenin yanında ne gibi politik iş birliklerine evrilecek sizce süreç?

 

-Aslında küresel olarak içinden geçtiğimiz enerji krizi, küresel ölçekte genellikle Batılı ülkeler tarafından tasarlanan enerji dönüşüm politikalarındaki yanlışlar ve eksiklikler sebebiyle yaşanmaktadır. Tabii bu eksikliklere, pandemi sürecinde ve akabinde oluşan büyüme hedeflerine bağlı olarak, yetersiz kalan yatırımlar sebebiyle arzın talebi karşılayamaması gibi faktörlerin de eklenmesi gereklidir. Özellikle Çin merkezli başlayan kömür krizi, Eylül 2021 ile birlikte Asya ve Avrupa’da doğalgaz piyasalarını negatif etkilemiş ve mevcut yeşil dönüşüm hedefleri oluşan risklerin yönetilmesini zorlaştırmıştır.

 

-Dolayısıyla enerji krizi aslında yeşil ekonomik dönüşümün hiç de öyle kolay bir şekilde gerçekleşemeyeceğini ortaya koyan önemli bir faktör olarak dengeleri altüst etmiştir.

 

-Öte yandan Rusya – Ukrayna savaşı ile birlikte, zaten pandemi ile birlikte dönüşen küreselleşme politikaları, daha fazla ulusalcı, kutuplaşan ve stratejik ürünler konusunda milli önceliklerin merkeze alındığı bir modele doğru evrilmiştir.

 

-Enerji krizi ise bu modelin pekişmesine ve yeşil ekonomi söylemlerinin kısmi ötelemelerle, daha makul bir düzlemde yeniden şekillenmesi gereğine doğru meyletmiştir.

 

-İşbirliği ve avantaj noktasından bakarsak, mevcut durumda küresel ölçekteki en büyük petrol ve doğalgaz üreticisi konumunda olan ABD, bu süreçte en büyük rakibi Rusya’yı çok ciddi anlamda yalnızlaştırmış ve zayıflatmış, AB’yi kendine daha çok bağlamış ve Çin’in yükseliş trendini kısmen de olsa dizginlemiştir.

 

-Bölgesel anlamda da, reel anlamda anlaşma sağlanmasa da, krizle birlikte daha etkin konuma gelen İran’ın bölgesel nüfuzu artmıştır.

 

-İran kartı ile de Orta Doğu’da kontrol mekanizması farklı bir düzleme evrilmiştir.

 

-Enerji (özellikle doğalgaz) anlamında ise, AB kısa vadede olmasa da, uzun vadede Rus gazına alternatif olabilecek güzergahlara yönlenebilecektir. Bu da haliyle Rusya’nın petrolde olduğu gibi doğalgazda da Çin ile daha yakın bir politika izlemesine yol açacaktır. Öte taraftan AB’nin bu meyli Türkiye ve Türk dünyası için de yeni fırsatlar ihtiva edebilecektir. Fakat süreç uzun vadeli olacağından, yeni olası politik gelişmelerin her daim dengeleri sil baştan değiştirme ihtimali de söz konusu olacaktır.

 

Türkiye, bu krizde sizce nasıl bir konumlanma yaşayacak, Türkiye adına dengeler nasıl değişecektir? Türkiye’nin alması gereken önlemler neler?

 

-Öncelikle enerji krizi ile ilgili olarak şunu ifade etmek gerekir ki, Türkiye’nin bir arz problemi yoktur. Türkiye mevcut kontratları ve geliştirdiği altyapısı ile arz problemini çözmüştür. Kaldı ki, Rusya ile tedarik süreçlerinde hiçbir aksama yoktur. Fakat yine de artan doğalgaz, kömür, petrol ve akaryakıt fiyatları bütün sektörlerdeki enerji fiyatlarını negatif etkilemiştir. Buna kur artışı gibi faktörler de eklendiğinde, enerji fiyatlarındaki kriz ülkemizi de haliyle negatif etkilemiştir.

 

-Tabii AB’nin dönüşen ve daha da keskinleşen, Rusya’dan arındırılmış yeni enerji politikaları süreci, Türkiye’ye birçok alanda yeni fırsatlar sunmaktadır.

 

-Irak’tan Doğu Akdeniz’e, Libya’dan Türk dünyasına kadar geniş bir coğrafyada enerji kartı doğru kullanılabilirse, süreç Türkiye’nin ilgili coğrafyalardaki politikalarını destekleyecek bir zemine kaydırılabilecektir.

 

-Bunun için Türkiye’nin AB ve ABD ile ilişkilerinin merkezine enerji eksenli bir politika koyması ve her adımda bunu vurgulayarak, ekonomik ve teknik anlamda yeni kurumlarla ilgili coğrafyalarda daha fazla sahada yer alarak süreci desteklemesi gerekmektedir.

 

 

Yazar