Suriye’de Bir Anda Artan Hararet

Soçi ve Astana mutabakat teorilerini sahada herkesin kabul edeceği bir pratiğe dönüştüremeyen Türkiye-Rusya ve İran, ilk defa bu kadar riskli bir şekilde karşı karşıya.
Astana mutabakatında 15-30 km’nin, ağır silahlardan ve terörist kabul edilen unsurlardan arındırılması, M-4 ve M-5 karayollarının güvenliğinin sağlanarak ulaşıma açılamaması üzerine, geçen sene başından beri süren Rejim’in aralıklarla sürdürdüğü İdlib saldırıları, en sonunda Türkiye’nin sinir uçlarına değdi.

Yaklaşık 700 bin sığınmacının hareketlenmesi ve saldırıların dolaylı etkisinin İdlib kovanında doğrusal bir etkiye ve ÇOK BİLEŞENLİ BİR TEHDİDE DÖNÜŞME EĞİLİMİYLE, diplomatik gerginlik arttı. Bu, Erdoğan’ın konuşmalarında kendini gösterdi. MSB’nin İdlib yığınağında ciddi artış görüldü.
Geçen hafta içindeki Erdoğan ile Putin arasındaki diplomasi her iki tarafın kabul edeceği ve benimseyeceği bir çözümü de üretemedi. Putin ile Erdoğan arasında dün yapılması beklenen telefon görüşmesi ise gerçekleşmedi.

Bütün bunların üzerine Türkiye’nin Suriye Milli Ordusu üzerindeki engelleyici duruşu, gelişen bu durumla birlikte sessizliğe dönüşünce, birkaç haftadır ciddi kıpırdanış üreten SMO hareketlendi.
Hareketlenen SMO, Halep’in doğusu, El Bab’ın güney ve batısı ve İdlib bölgesinde karşı ataklar gerçekleştirmeye başladı. Bazı bölgelerde Rus ve Rejim kontrol noktalarını ele geçirdi. Suriye Milli Ordusu, Halep doğusunda başlattıkları operasyonun adını “Alevlenen Azim” olarak açıkladı.
Suriye Milli Ordusu, Rejim ve YPG/PKK hedeflerine yönelik bu karşı saldırılarında Kuveyres hava üssünü gradlarla vurduğu, Şale Radar Üssü, Tel Rahhal, Karabişe gibi birkaç köy ve bölgeyi ele geçirdiği ifade ediliyor.
Rus jetlerinin havada olduğu, taarruzi pozisyonlar ürettikleri ifade ediliyor. Ancak şu ana kadar SMO üzerine aktif akın yok.
Gelişen bu sürpriz durum ise “Astana’nın fişini çekme zamanı geldi” diyen ABD’ye yeni bazı fırsatlar sunabileceği görülüyor.

Yazar: Abdullah Ağar
Düzenleyen: Yazel Sümeyye Gürer

Yazar