ÜMMÜ İREM YILDIZ
DİPLOMASİ VE SİYASET KOORDİNATÖRLÜĞÜ
Giriş
Kuzey Avrasya’da yer alan, kuzeybatıda Norveç, Finlandiya; batıda Polonya, Estonya, Litvanya, Letonya, Beyaz Rusya; güneybatıda Ukrayna, güneyde Gürcistan, Azerbaycan, Kazakistan, Çin, Moğolistan ve Kuzey Kore[1] arasında sınırları çizilmiş olan Rusya Federasyonu, bulunduğu toprakların fosil yakıtlar olarak zenginliğini uzun yıllardır avantaj olarak elinde bulundurmaktadır. Fakat bunun yanında, dünyanın enerji devi olmayı hedefleyen Rusya, enerji üretim şekillerini çeşitlendirmeyi de hedeflemektedir. Bu sebeple nükleer enerji alanındaki çalışmalarını zaman içerisinde arttırmış ve yoğunlaştırmıştır. Rusya’nın nükleer enerji konusundaki gelişmeleri ve izlediği yollar ise şu şekilde gelişmektedir:
Rusya’nın tek nükleer enerji firması Rosenergoatom’dur. Rosenergoatom, Rosatom’dan ayrılmış bir enerji şirketidir. Rusya elektrik enerjisinin %18’ini nükleer enerjiden karşılamaktadır. Rusya’nın ilk nükleer enerji santrali 1954 yılında kurulan Obsink Reaktörü’dür. Ayrıca bu Reaktör, elektrik üretebilen dünyadaki ilk nükleer reaktör olmuştur. Rusya’nın ilk ticari ölçekli nükleer santrali ise 1963-1964 yıllarında faaliyete geçmiştir. 1971-1973 yılları arasında ise bugün de kullanılan reaktörler kullanılmaya başlanmıştır. 1980’lerin ortalarına gelindiğindeyse Rusya’da 25 aktif reaktör vardır, fakat yine aynı döneme tekâmül eden Çernobil kazasıyla sektör olumsuz anlamda etkilenmeye başlamıştır.
1986 Çernobil kazasıyla 1990’ların ortası arasındaki zamanda, dört ünitesi Balkova’da ve üç ünitesi de Smolesk’e eklenmiş yalnızca bir nükleer santral işlevdeydi. Ekonomik reformlardan sonra bu reformları finanse etmekte zorlanan Sovyet Rusya, nükleer gelişmeleri de bir süre durdurmak zorunda kaldı.ancak 1990’ların sonunda İran, Çin ve Hindistan’a reaktör ihracatı görüşülmüş ve Rusya^nın durmuş “yerel inşaat” programı, kaynakların izin verdiği ölçüde devam etmiştir.
2000’lerin başında, nükleer yapı canlandırıldı ve Volgodonsk 1 olarak da bilinen Rostov 1, gecikmiş olan ünitelerden ilki, 2001’de start almıştır ve halihazırda şebekede bulunan 21 GWe’ye katılmıştır. Bu olay Rus nükleer endüstrisinde moral artışı yaşatmış ve 2004’te Kalinin 3, 2010’da Rostov 2 ve 2011’de Kalinin 4 ile nükleer enerji üretimi devam etmiştir. 2006 yılına kadar hükümet nükleer enerji geliştirme konusunda kesin kararlar almaya başladı ve adımlarını hızlandırdı. Rusya’da 2030’a kadar yılda 2-3 GWe ekleme ve aynı zamanda o zaman diliminde yaklaşık 300 GWe’lik yeni nükleer kapasiteye yönelik dünya talebini karşılamak için fabrikaları ihraç etme projeksiyonları oluşturdular.
2017 yılına gelindiğinde ise Rusya Federasyonu, Rosatom’un devlet desteğini keseceğini dile getirdi. Artık uluslararası alanda kendi kazancını finanse etmesi gerektiğini söyledi.
Rosatom’un bundan sonraki stratejisi ise; 2050’ye kadar özellikle Proryv (Atılım) projesi kapsamında, kapalı yakıt çevrimli hızlı reaktörler kullanan, doğası gereği güvenli nükleer santrallere geçmeyi içermektedir. O dönemde elektriğin %45-50’sini sağlayan nükleerin, yüzyılın sonuna kadar payının %70-80’e yükselmesini öngörmektedir. Kapalı yakıt çevriminin nihai amacı, enerji üretiminden kaynaklanan radyoaktif atık üretimini ortadan kaldırmaktır.
Tesis eklemenin yanı sıra, mevcut tesislerin kullanımı 2000 yılından bu yana belirgin bir şekilde gelişmiştir. 1990’larda kapasite faktörleri ortalama %60 civarında idi, ancak 2010, 2011 ve 2014’ten bu yana istikrarlı bir şekilde gelişti ve %81’in üzerinde seviyeler gördü. Ayrıca Balakovo ise %92,5 ile 2011 yılında, 2014 yılında ise %85,1 ile en iyi fabrika olmuştur.
- Reaktörlerin Ömürlerini Uzatma, Yükseltmeler ve İnşaatı Tamamlama
Reaktörlerin kurulması kadar, uzun ömürlü olması da nükleer enerjinin devamlılığını sağlamada önemlidir. Çoğu reaktör, ömür boyu uzatma için lisanslanmaktadır. 2015 yılında Rusya’nın nükleer üretiminin yarısı, uzun vadeli operasyon için yükseltilmiş ve ilk tasarım ömürlerinin ötesinde (yaklaşık 30 yıl) çalışan, çoğunlukla başlangıçta 15 yıllık uzatmalarla çalışan ünitelerden gelmiştir. 2015 yılında faaliyette olan 34 reaktörden 24’ü, 3 GWe üretim kapasitesi eklenerek kullanım ömrü uzatılarak yükseltildi. Diğer on reaktörden beşi yükseltiliyordu ve diğer beşi ise zaten nispeten yeniydi.
Genel olarak, Rus reaktörleri başlangıçta ilk güçten itibaren 30 yıl süreyle lisanslanmıştır. 2000 yılının sonlarında, 12 birinci nesil reaktörün* toplam 5,7 GWe’lik kullanım ömrünün uzatılması için planlar açıklandı ve bu, bunların yenilenmesi için büyük yatırım yapılmasını gerektirdi. Ancak, bunun maliyeti genellikle bina yenileme kapasitesinin yalnızca beşte biridir. 2014 yılında, standartları uluslararası standartlarla uyumlu hale getiren yeni bir lisans uzatma programı onaylandı.
- Nükleer Enerjide Artış Talebi ve İklim Değişikliğiyle Bağı
Dünya genelinde nükleer enerji talebinde ciddi bir talep artışı yaşanmaktadır. Nükleer enerjinin belirli tehlikeleri göz önünde bulundurulduğunda akıllara “devletler neden nükleer enerjiye verdikleri önemi arttırmaktadır?” sorusu gelmektedir. Bu sorunun cevabı ise özetle şu şekilde verilebilir: Nükleer santraller tahmin edilebilen tüm afetler hesaplanarak ve dayanıklılıkları sağlanarak inşa edilmektedir. Fakat henüz bilinmeyen afetlerle karşılaşıldığında sonuçlarının neler olabileceği konusunda kimse bir şey söyleyememektedir. Yetkililerin belirttiklerine göre Akkuyu’da yapılan nükleer santralin yangına, 9 şiddetindeki bir depreme ve 400 tonluk bir cismin düşmesine dayanıklı bir şekilde üretilmektedir.[2] Buradan da anlaşıldığı üzere, nükleer santraller birçok unsur göz önünde bulundurularak devletlerin enerji politikalarında kendilerine yer bulmaktadırlar.
Dayanıklılığı konusundaki sorun çözüme ulaştırılmış şekilde göründüğünden dolayı, devletler nükleer enerjiyi daha etkin bir şekilde kullanmaya başladılar. Bu da dolaylı olarak yeşil enerji kullanım oranını arttırmıştır. Nükleer enerji, hidroelektrikten sonra en düşük karbonlu elektrik üretimi kaynağıdır.[3] Bu sebepten ötürü sera gazı etkisini azaltmakta ve çevreye daha az zarar verdiği düşünülmektedir.
Nükleer enerjinin olası felaketlere karşı neler yaşanacağı konusunda belirli önlemler alınmış olsa da nükleer konusunda birkaç soru işareti daha bulunmaktadır. Bunlardan biri ise nükleer atıkların ne yapılacağı sorusudur. Uzun süre nükleer enerji gündeminde kalan bu sorun, henüz net bir şekilde cevaplanmış değil.
Fakat devletler nükleer atıkların depolanması konusunda o kadar ümitsiz değil. Finlandiya, nükleer atıkların yerin 450 metre altına gömülmesi için bir tesis inşa etmekte. 2023 yılında açılacak olan bu tesis, radyoaktif sızıntıların yeryüzüne ulaşmaması için tasarlanmış. Eğer başarılı olursa, çevrecilerin ve politikacıların nükleer enerjiye olan bakış açısını olumlu yönde etkileyebilir.
KAYNAKÇA
Aslan, Rengin. “Akkuyu: Nükleer Enerji Güvenli Mi?”, BBC News Türkçe, 15 Şubat 2015, Erişim Tarihi: 29.11.2021, Erişim Adresi: https://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/02/150212_akkuyu_nukleer_santral
“Rusya”, İstanbul Okan Üniversitesi Avrasya Uygulama ve Araştırma Merkezi, Erişim Tarihi: 25.10.2021, Erişim Adresi: https://www.okan.edu.tr/avrasyamerkezi/sayfa/962/rusya/
World Nuclear Association , “Nuclear Power in Russia”, Erişim Tarihi: 28.10.2021, Erişim Adresi: https://world-nuclear.org/information-library/country-profiles/countries-o-s/russia-nuclear-power.aspx
World Nuclear, “World Energy Needs and Nuclear Power”, 2021, Erişim Traihi: 29.11.2021 Erişim Adresi: https://world-nuclear.org/information-library/current-and-future-generation/world-energy-needs-and-nuclear-power.aspx
[1]“Rusya”, İstanbul Okan Üniversitesi Avrasya Uygulama ve Araştırma Merkezi, Erişim Tarihi: 25.10.2021, Erişim Adresi: https://www.okan.edu.tr/avrasyamerkezi/sayfa/962/rusya/
[2] Rengin Aslan, “Akkuyu: Nükleer Enerji Güvenli Mi?”, BBC News Türkçe, 15 Şubat 2015, Erişim Tarihi: 29.11.2021, Erişim Adresi: https://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/02/150212_akkuyu_nukleer_santral
[3] World Nuclear, “World Energy Needs and Nuclear Power”, 2021, Erişim Traihi: 29.11.2021 Erişim Adresi: https://world-nuclear.org/information-library/current-and-future-generation/world-energy-needs-and-nuclear-power.aspx