PETROLÜN YERİNİ JEOTERMAL Mİ ALACAK?

PETROLÜN YERİNİ JEOTERMAL Mİ ALACAK

    Dünyamızın doğal ısı kaynağı olarak da adlandırılan jeotermal enerji, 7/24 ulaşımı sağlanan jeotermal kaynaklar sayesinde sürdürülebilir, güvenilir ve doğrudan kullanımı söz konusu olduğunda çevresel etkiler açısından en düşük değerlerden birine sahip olmakla birlikte, sera gazı emisyonları çoğunlukla geleneksel temel yük termal enerji üretiminden daha düşüktür.

Jeotermal enerji, yenilenebilir bir enerji kategorisindedir ve dünya üzerine homojen olarak dağılmamıştır. Amerika kıtası, Orta Amerika ülkeleri, Anadolu’da Ege Bölgesi ve Avrupa’da İtalya jeotermal enerji santrallerinin en fazla bulunduğu coğrafyalardır. Ülkelere göre jeotermal enerji santrali kurulu güçlerine bakıldığında ABD açık ara farkla liderliğini korurken ABD’yi, Filipinler, Endonezya ve son dönemlerde birçok yeni JES’in devreye girdiği Türkiye takip etmektedir.

ÜLKELERE GÖRE DÜNYADA JEOTERMAL ENERJİ KURULU GÜCÜ LİSTESİ
S. Ülke Güncelleme Kurulu Güç (MW)
1 Amerika Birleşik Devletleri Aralık 2018 3.639
2 Endonezya Aralık 2018 1.948
3 Filipinler Aralık 2018 1.868
4 Türkiye Ocak 2019 1.303
5 Yeni Zellanda Aralık 2018 1.005

 Jeotermal enerjide 1 GW kurulu güç barajını aşan ülkelerdir.

Kişi başı 16 watt kurulu güce sahip olan ülkemizin gerisinde kalan Amerika Birleşik Devletleri’nde kişi başına düşen kurulu güç miktarı 11 watt olmasıyla birlikte ABD Enerji Bakanlığının açıkladığı rapora göre ABD elektriğinin yüzde 8,5’unu üretmek için 2050 yılına kadar 26 kat büyüyebileceğini vurguladı.

Petrol fiyatlarının düşmesiyle birlikte ABD petrol endüstrisi de zarar alıyor. İlan edilen yüzde 20-30’luk kesintiler zaten zarar almış olan, petrol sağlayıcılarının bulundukları durumun daha da kötüye gitmesine neden oluyor. Bu durum ABD’yi alternatif enerjiler bulmaya sevk ediyor. Bir çok yenilenebilir enerji çeşidinin kullanıldığı ülkede yeni enerji gözdesinin jeotermal enerji olması bekleniyor. Jeotermal varlık geliştiricisi ve işletmecisi Fervo Energy’nin kurucu ortağı Tim Latimer’ın yaptığı açıklamaya göre, ABD petrol ve gaz sondajındaki teknolojisini yerkabuğundaki sondaj teknolojisine entegre edebilirse, jeotermal enerjide önemli gelişmeler yaşanabilir. Bu söylediklerini iki sondaj çalışmasının da benzerliğiyle destekleyen Latimer, jeotermal maliyetinin % 50’si sondajdan gelmesinin petrol fiyatlarındaki düşüş maliyetlerini önemli ölçüde düşürebileceğini de sözlerine ekledi. Çevresel Etki Denetlemesi ÇED’in verilerine göre ABD jeotermal enerji bakımından oldukça şanslıdır. Jeotermal enerjinin 2019 yılı toplam elektrik kullanımının yalnızca yüzde 0,4’ünü oluşturduğu bilinen ülkede bu değer toplam elektrik üretiminin ihmal edilebilir bir parçasından fazla değildir.

Fakat Enerji Enformasyon İdaresi DOE’ye göre enerjiden sağlayabilir ve şartlar olumlu devam ederse kurulu gücü kapasitesinin yüzde 3,7’sini bu kaynaktan oluşturabilir.

Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratuvarı jeotermal program müdürü Kate Young, geçtiğimiz haftalarda verdiği demeçte, petrol ve gaz, jeotermal teknolojisini ve dağıtımını hızlı bir şekilde ilerletmek için gerekli kabiliyet fon ve teknik bilgiye sahiptir diyerek Latimer’in düşüncelerine ortak payda da yer alan   ifadeler kullanmıştır. Bunlara ek olarak Latimer, jeotermal enerjiden yaralanmanın çıkış yolu olacağını da ifade ederken Jeotermal Enerji Yöneticisi, %100 temiz enerji kullanımının petrolü tekrar işe yarar kılacağını belirtti.

 

ABD’NİN JEOTERMAL ENERJİDEKİ GELİŞİMİ TÜRKİYE’Yİ NASIL ETKİLEYECEK

 

Zengin jeotermal kaynaklara sahip olan Türkiye’nin, sahip olunan kaynaklar bakımından dünya genelinde 7. sırada olmasıyla birlikte muhtemel jeotermal ısı potansiyeli 31500 MWt olarak tahmin edilmektedir.

Dünyada jeotermal zenginliği ile yedinci sırada yer alan Türkiye, jeotermal potansiyeli ile toplam elektrik enerjisi ihtiyacının %5’ine kadar, ısıtmada ısı enerjisi ihtiyacının %30’una kadar karşılayabilecektir.

Nevada Üniversitesi’nden Prof. Dr. Yunus Çengel, çevre konusunda dünyanın en hassas ve bilinçli yeri olan ABD’nin Kaliforniya eyaleti dahil, dünyanın hiçbir yerinde jeotermal enerjiye karşı çıkılmıyor diyerek jeotermal enerjinin doğal güzellik olarak karşılandığını vurguluyor.

Türkiye’nin kendi enerjisini üretiyor olması, petrol dolaylı dışa bağımlılığını azaltarak ekonomik, siyasi, idari ve politik anlamda güç kazanmasına yol açacaktır. Ayrıca bu durum Türkiye’yi dış devletlere karşı da bir kaç adım öne taşıyarak dış siyasette de etkisini gösterecektir.

Geçtiğimiz aylarda gerçekleşen Türkiye Jeotermal Kongresi’nde açıklama yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, jeotermalde kurulu gücün 2000’li yılların başında sadece 15 megavat olduğunu ve geçen yıl sonu itibarıyla bunun 1525 megavata yükseldiğini bildirdi.

Türkiye’nin jeotermalde kurulu güçte Avrupa’da birinci, dünyada dördüncü sıraya yükseldiğini anlatan Dönmez, “Şimdi hedefimiz daha yüksek. Jeotermal kaynaklı kurulu güçte dünyada birinci olacak ve Avrupa ile de farkı giderek açacağız. Halen ön lisans aşamasında olan projelerimiz var. Bunları da dikkate aldığımızda jeotermalde kurulu gücümüzü yakın bir zamanda 2 bin megavatlara seviyesine yükselteceğimize inanıyorum.” ifadelerini kullanarak Türkiye’nin jeotermal enerji kullanımında ilerleyeceğini ifade etmiştir.

Her iki ülkenin içinde önümüzdeki yıllarda jeotermal enerjideki gelişimler umut verici olup, iki ülke arasında olumsuz bir bağ oluşturmayarak iki ülkeyi ortak payda da buluşturan bir konu haline gelecektir.

 

HAZIRLAYAN    

Zeynep Zehra Çiçek

 

 

 

 

 

Yazar