Orta Asya ve Hazar Havzası’ndaki Kaynakların Ulaşım Yollarındaki Alternatifler ve Türkiye

Orta Asya ve Hazar Havzası’ndaki Kaynakların
Ulaşım Yollarındaki Alternatifler ve Türkiye

Çağdaş Duman-Doktora Öğrencisi
Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler

Dünya üzerindeki hızlı nüfus artışı ve gelişen teknolojiye paralel olarak enerji kavramı
dünya siyasetinde önemli bir yer elde etmiştir. Mevcut enerji kaynaklarının sınırlı olması
küresel güçleri endişeye sevk etmiştir. Dünya üzerindeki enerji kaynakları genellikle az
gelişmiş ülkelerde olduğundan mevcut enerji potansiyelinin sevkiyatı konusunda çeşitli güç
odakları yarışa girmiştir. Nitekim bu enerji kaynaklarında var olan enerjinin sevkiyatı
yapılamadığı takdirde dünya üzerindeki çok küçük bir azınlığın ihtiyaçlarına cevap vermekten
öteye gitmeyecektir. İşte bu yüzdendir ki mevcut enerji potansiyeli kadar, enerji sevkiyatı da
bir hayli önem teşkil etmektedir.
Orta Asya ve Hazar Havzası enerji kaynakları bakımından Ortadoğu’dan sonra ikinci
sırada gelmektedir. Fakat bu coğrafyanın açık denizlere kıyısı olmamasından dolayı enerjinin
Batı’ya sevkiyatı sırasında çeşitli sıkıntılar oluşmaktadır. Bu sıkıntıların başında Hazar Havzası
ve Orta Asya’dan Karadeniz’e ulaştırılan enerjinin Akdeniz’e geçişi gelmektedir. Çünkü çeşitli
hatlarla Karadeniz’e çıkarılan enerji kaynaklarının Akdeniz’e taşınması sırasında tankerlerin
boğazlardan geçişi sırasında birtakım sorunlarla karşılaşılmaktadır. En iyimser tahminlere göre
2009 yılında boğazlardan 190-200 milyon ton petrol geçmesi beklenmektedir. Yetkililer bu
rakama ulaşıldığında İstanbul Boğazı’ndan tankerden başka gemi geçemeyeceğini belirtiyor.
İşte bu nedenden dolayı bölge ülkeleri ve küresel güçler boğazlara alternatif boru hatlarına
yönelmek zorunda kalmıştır. Enerji sevkiyatını karşılamak için öne sürülen boru hatlarından
başlıcaları şunlardır:
 Burgaz(Bulgaristan)-Dedeağaç(Yunanistan) hat
 Samsun-Ceyhan hat
 Köstence(Romanya)-Omisalj(Hırvatistan) hat
 Burgaz(Bulgaristan)-Vlore(Arnavutluk) hat
 Kıyıköy-İbrikbaba(Trans-Trakya) hat
Rusya, bu hatlar içerisinden Türkiye’den geçen Trans-Trakya ve Samsun-Ceyhan
hatlarına pek sıcak bakmamaktadır. Rusya bu hatlardan ziyade Bulgaristan, Makedonya ve
Arnavutluk üzerinden Adriyatik’e uzanan Trans-Balkan projesini desteklemiştir. Fakat
Kosova’nın bağımsızlığıyla bölgede ABD’nin etkinliğinin artması ve bölgedeki etnik karışıklık
Rusya’nın gözünü korkutmaktadır. Bu sebeplerden dolayı Türkiye’den geçecek Samsun-
Ceyhan ve Trans-Trakya hattı ile Yunanistan ve Bulgaristan’dan geçen Burgaz-Dedeağaç hat
ön plana çıkmıştır.
Yunanistan-Bulgaristan ve Rusya arasında yaklaşık 14 yıldır müzakere edilen Burgaz-
Dedeağaç petrol boru hattının inşası için imzalanan anlaşmayla yılda 30-35 milyon ton Rus
petrolünün Bulgaristan’ın Burgaz kentinden Yunanistan’ın Kuzey Ege kıyısındaki Dedeağaç
kentine taşıyacak 285 km uzunluğundaki hattın yapımı için yasal çerçeve hazırlandı.
Konsorsiyum hisselerinin %51’ine Rusya’nın, geri kalanına ise eşit miktarda Bulgaristan ve
Yunanistan’ın sahip olduğu ve yaklaşık 800 milyon avroya mal olacağı belirtilen boru hattının
yapımının 2009 yılında bitmesi bekleniyor.
193 km’lik Trans-Trakya petrol boru hattının ise Kıyıköy-İbrikbaba arasında inşa
edilmesi planlanıyor. Proje maliyetinin 913 milyon dolar olması ve 60 milyon ton yıllık taşıma
kapasitesi olması bekleniyor. Ancak Kıyıköy’e gelecek ve gidecek tankerler kaçınılmaz olarak
doğu-batı rotasını kullanacaktır. Bu rota hem İstanbul Boğazı’nın hem de Çanakkale
Boğazı’nın yoğun trafiği ile çakışmasına neden olması göz ardı edilmemelidir.
Kamuoyunun Samsun-Ceyhan Petrol Boru Hattı olarak bildiği Trans Anadolu Boru
Hattı(Trans Anatolian Pipelie Project) başta Azerbaycan olmak üzere Hazar Havzası’ndaki
petrolü Gürcistan üzerinden Akdeniz’e taşımayı hedeflemektedir. Bu hattın en önemli
avantajlarından biri tek ülke üzerinde bulunuyor olmasıdır. Söz konusu boru hattı sayesinde
Ege Adaları arasında manevra yapmadan Akdeniz’e çıkışı sağlayacaktır. Ayrıca Samsun limanı
Rusya ve Kazakistan’da üretilen petrolün büyük kısmının tankerlere yüklendiği Novorossisk
Limanı’na en yakın limanlardan birisi olması bu proje için büyük avantaj teşkil etmektedir.
Yukarıda bahsedilen hatların ekonomik boyutunun yanı sıra bir de diplomatik boyutu
mevcuttur. Bu hatlardan transfer edilen petrolün önemli kısmı AB ülkelerine gitmektedir. İşte
tam bu noktada AB üyesi Yunanistan ve Bulgaristan, Burgaz-Dedeağaç petrol boru hattı
kullanarak AB içerisinde enerji alanında stratejik bir konuma gelmeyi amaçlamaktadır. Türkiye
ise bu hatta alternatif olarak Trans-Trakya hattını öne sürmüştür. Bununla beraber Karadeniz
ve Hazar için en kestirme hat olan Samsun-Ceyhan hattının daha fazla aktifleştirmesi
Balkanlardaki karışıklığa karşı iyi bir hamle olacaktır. Fakat Rusya, Mavi Akım Projesi
çerçevesinde bu hattın İsrail’e uzanmasından endişe etmektedir.
Türkiye’nin uzun süre boru hatlarına ilişkin olarak net bir politika benimseyememesi
birtakım sıkıntılar doğurmuştur. Bu durum öncelikle ulusal kapsamda bir rekabete neden olmuş
ve bu rekabet uluslararası arenada Türkiye’nin elini zayıflatmıştır. Başlangıçta Trans-Trakya
hattını öne süren Türküye daha sonra Samsun-Ceyhan hattını desteklemiştir. Ancak uzun süre
net bir politika benimsenememesi Türkiye’ye zaman kaybettirmiştir. Bu durum ne yazık ki
Yunanistan merkezli bir Balkan güzergâhını ön plana çıkarmıştır.

Yazar