Mısır’daki Gelişmeler, Zohr Sahası & Kıbrıs
Özellikle 2000 ile 2007 yılları arasında büyük bir ivme ile artış gösteren enerji tüketimi, mevcut sahalarda da üretimin düşmesi nedeni ile, bir enerji ihracatçısı olan Mısır’ı 2013 yılı ile birlikte enerji ithalatçısı olan ülke konumuna getirmiştir.
Bununla birlikte, yaklaşık 2,2 trilyon m3 gaz rezervine sahip olan Mısır, son yıllarda yapılan yeni keşifler ile, öncelikle kendi artan talebini karşılamayı ve elinde kalan fazla gazı da yeniden LNG olarak uluslararası piyasalara ihraç etmeyi planlamaktadır.
Mısır’da son dönemlerde;
- 140 milyar m3 civarında gaz rezervi ile Batı Nil Delta Sahası,
- 63 milyar m3 civarında gaz rezervi ile Selamet Sahası,
- 42 milyar m3 civarında gaz rezervi ile Atoll Sahası,
- 628 milyar m3 civarında gaz rezervi ile en önemli keşif olan ve Kıbrıs ile ilgili konuları da etkileyen Zohr sahası keşfedilmiştir.
Bu sahaların hemen hepsi 2019 yada sonrasında geliştirilerek üretime alınacak gibi görülmektedir.
Bu sahalardan yapılacak üretimler, Mısır’ın artan gaz ihtiyacını karşılayacağı gibi, Mısır’ı yeniden bir gaz ihracatçısı olan ülke konumuna da getirecektir.
Bu konumun analizi için, Mısır’ın ihraç potansiyelinin ve gaz denklemlerinin çıkartılması ve saha bazlı teknik detaylı çalışmalar yapılması gerekmektedir.
Özellikle Kıbrıs gaz politikalarının ilgilendiren ve son yıllardaki en önemli keşif olan Zohr sahasının durumu incelendiğinde:
- 2015 yılının Ağustos ayında keşfi kamu oyu ile paylaşılmıştır.
- Sahaya (aynı zamanda operatör olarak keşfi yapan) İtalyan ENI %60, Rus Rosneft %30 ve İngiliz BP %10’luk oranlarda ortaktır.
- Saha derin deniz olarak nitelendirilen 1450 metre civarında bir su derinliğine sahiptir.
- İlk tahminlere göre 850 milyar m3 civarında bir rezerv öngörüsünde bulunulsa da, son veriler ışığında; sahanın rezervinin 630 milyar m3’ler seviyesinde olduğu tahmin edilmektedir.
- Sahaya yapılacak toplam yatırımın, 15 milyar $ civarında olacağı tahmin edilmektedir.
Bu genel bilgilerin yanı sıra, Zohr sahasının teknik özellikleri civardaki sahalar ile kıyasanarak ve geliştirme için gerekli imkanlar değerlendirilerek bir üretim projeksiyonu tahmini yapılmıştır. Bu tahminlere aşağıdaki grafikte yer verilmiştir.
Grafik1: Mısır’daki Zohr Sahasının Üretim Projeksiyonu
Yukarıdaki grafikten anlaşılacağı üzere,
- İlk üretime 2019 sonlarında başlanabileceği tahmin edilmektedir.
- Maksimum seviyeye 2023’te ulaşılabileceği beklenmektedir.
- Bu seviyeyi gerekli yatırımlar ile 16 yıl muhafaza edebileceği varsayılmaktadır.
Sonuç olarak, Zohr sahasının, Mısır’ın ihtiyacını karşılama noktasında önemli katkısı olacağı beklentisinin yanı sıra, üretimin bir kısmının ihraç edilebilmesi de söz konusu olacaktır. Fakat şu an için ihracat opsiyonları gündemde tutulmamaktadır.
Artan iç talebi sebebi ile, Mısır’ın öncelikli stratejisi; bütün kaynakları öncelikle kendi iç kullanımında değerlendirmek ve gazın genel enerji tüketiminde ağırlığını arttırmaktır. Yani ileriki yıllarda Mısır’ın gaz talebi daha da artacaktır.
Zohr Sahası’nın Mısır için neden bu kadar önemli olduğu aşikardır. Peki, bu saha Türkiye için nasıl bir anlam ifade etmektedir?
Buradan genel olarak aşağıdaki yaklaşımlar yapılabilecektir.
- Zohr sahasının keşfi sonrası, Güney Kıbrıs Rum Kesimi (GKRK)’nin sözde kıta sahanlığına giren bölgelerden Zohr sahasına yakın olan kısımları bazı yabancı şirketlere petrol ve gaz aramacılığı için vermiştir. Bu bölgeler aşağıdaki haritada sarı renkle gösterilmiştir. İlgili sarı alanın bir kısmı yeşil rengin altında kalmıştır. Bu yeşil rengin altında kalan alan ise PİGEM tarafından TPAO’ya verilen arama ruhsat alanının gasp edilmiş kısmıdır.
- Yani Zohr sahası aynı zamanda Türkiye’nin de hakkı olan kıta sahanlığı alanına yakındır. Uygun imkanların sağlanması ile Türkiye’de bu alanlarda aramacılık faaliyetleri yürütebilecektir.
- Kıbrıs sorununun BM’in isteği doğrultusunda çözümü; Türkiye’nin hakkı olan ilgili alanın çoğundan vazgeçmesi anlamına gelecektir.
- Kıbrıs sorununun olası bir çözümü sonrasında, Zohr sahasında üretilecek gazın da Kıbrıs üzerinden Türkiye’ye, oradan da AB’ye nakledilmesi tarzındaki söylemler doğru değildir. Çünkü zaten Mısır’ın ciddi talebi bulunmaktadır ve Zohr sahasındaki gazın zaten Mısır’a nakil edileceği ve öncelikle iç piyasaya süreleceği konusunda kararlar alınmıştır.
- Zohr sahası bölge için yeni umutların yeşermesi anlamına gelmektedir. Fakat bu umutların somutlaşması için bölgede sulhun sağlanması ve anlaşmazlıkların giderilmesi gerekmektedir.
- Buna rağmen Zohr sahası gibi yapıların umutlanılan alanlarda kesin keşfolunacağına dair bir kanıt bulunmamaktadır. (Bu konu ile ilgili olarak önümüzdeki günlerde TESPAM uzmanları tarafından hazırlanmaya devam eden teknik çalışmalar kamu oyu ile paylaşılacaktır.)
- Türkiye enerji alanında, Mısır ile ilişkilerinde Zohr sahasına sonradan (iyi koşullarla) ortak olarak kabul edilen Rus Rosneft şirketini dikkate alarak, Rusların desteği ile bazı girişimlere niyetlenebilir. Örneğin Zohr sahasından aynı şartlar ile Rosneft’e söz verilmiş ilave %5’lik pay talep edebilir.
Harita1: Zohr Sahası ve Bölgedeki Ruhsat Mücadeleleri
Sonuç olarak, medeniyet coğrafyasında etkin olmak isteyen Türkiye, ilgi alanına giren bütün bölgelerdeki gelişmeleri dikkatle takip etmek, lehine olabilecek bütün fırsatları gözden geçirerek, değerlendirmek zorundadır.
Mısır ve Mısır’daki son yıllardaki en büyük keşiflerden olan Zohr sahası da bu alanda değerlendirilmelidir.
Bu sahanın keşfi ile daha fazla önem kazanan Kıbrıs sorunu kapsamında da, çok daha dikkatli hareket edip, karar vermek gerekmektedir.