Libya'daki Gelişmeler & Enerji

 

Günümüz Afrika ve Ortadoğu konjonktürünü, petrol sorununu ve özellikle bu coğrafyadaki gelişmelerin nedenlerini açıklayabilmek için Libya’daki gelişmelere yakından bakılması gerekmektedir.  Aralık 2010’da Tunus’ta başlayan ve 2011 yılında nüvelerini Mısır ve daha sonrasında Libya’da da gördüğümüz, Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesiyle sonuçlanan devrim 17 Şubat 2017’de 6. yılını doldurmuştur.

Libya’daki devrimden günümüze altı yıl gelmiş olmasına rağmen devrime neden olan aksaklıklar giderilememiş ve devrimin amaçları gerçekleşmemiştir. Devlet inşası ve toplum güvenliğinin sağlanması için bu devrime neden olan ve devrimden etkilenen tüm tarafların uzlaşması gerekmektedir.

Libya’daki devrimin ortaya çıkışına kısaca bakacak olursak; Libya’da devrim öncesi ilk karışıklıklar Ocak 2011’de çıkmıştır. Bu karışıklıkların nedeni ise ilk aşamada siyasi değil ekonomik kaygılar olmuştur. Daha sonra şubat ayında Bingazi’de polis karakolu önünde yüzlerce Libyalının toplanmasıyla gösteriler siyasallaşmıştır. Kaddafi ve güvenlik güçleri bu gösterilere çok sert tepki vermiş böylelikle gösteriler rejim karşıtı eylemlere dönüşmüştür. Bu durum da Kaddafi’nin eylemleri bastırabilmek için daha sert güç kullanmasına ve beraberinde de kanlı bir iç savaşa dönüşmesine neden olmuştur.

Libya’nın bu coğrafyadaki gelişmelerin şekillenmesinde bu kadar etkili olmasının en önemli nedenlerinden biri Muammer Kaddafi’yi iktidara getiren ve onun iktidarını sonlandıran Libya’nın toplumsal yapısıdır. Libya’da toplumsal yapının temel bileşenlerini aşiretler oluşturmaktadır ve nüfusun büyük bölümü aşiretlere üyedir. Muammer Kaddafi rejimi siyasi ittifaklardan çok aşiretlerle yapılan ittifaklar üzerine inşa edilmiştir. Bu durum hem Kaddafi rejimi döneminde hem de devrim sonrasının siyasetinde kilometre taşı olmuştur. Bu doğrultuda 2011 devriminden sonra Libya’da zengin petrol yataklarına sahip bölgeleri bazı aşiret liderleri ve milis güçleri tarafından özerklik isteminde bulunulmaya başlanmıştır.

Diğer önemli bir neden ise Libya’nın, Afrika’nın en büyük petrol rezervine sahip ülkesi olmasıdır. Petrol, Libya ekonomisinin can damarını oluşturmakta ve ülke gelirinin %80’i petrol ihracatından sağlanmaktadır. 2011 devriminden önce Libya, günde yaklaşık 1,6 milyon varil petrol üretmekteydi. Devrimle birlikte ortaya çıkan çatışma ortamı ülke ihracatının neredeyse tamamını durdurmuştur. Ülke ekonomisi petrol ihracatına bağlı olduğu için devrimle beraber ekonomik bozulma; ülke içi ödemeler dengesini bozmuş ve istihdam açığı ortaya çıkarmıştır.

Libya aynı zamanda Afrika’nın 4. en büyük doğalgaz rezervine sahip ülkesidir. 54 trilyon metreküplük doğalgaz rezervi ve yıllık 590 milyar metreküpe yakın üretimi ile dünya gaz tüketiminin %0,8’ni karşılamaktadır. Greenstream boru hattının kurulmasından sonra Libya’daki doğalgazın önemi Avrupalı devletler için daha fazla önem kazanmıştır. Fransız Total, İngiliz BP, Lasmo, Exxon Mobil, İtalyan ENI grubu, Amerikan Occidental, Rus Rosneft, İspanyol Repsol, Avusturyalı OMV ve İsveçli Lundin petrol şirketleri Libya’da önemli ihaleler kazanmışlardır.

Son zamanlarda Libya siyasetinde 3 temel aktör başı çekmektedir. Bunlar; Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanlık Konseyi, Tobruk’a bağlı Temsilciler Meclisi (TM) ve Trablus merkezli Milli Genel Kongre (MGK)’sidir. Bu 3 oluşum arasında meşruiyet krizi yaşanmaktadır. Ülkede 6 yıl gibi uzun bir zaman geçmesine rağmen güven ve istikrar ortamının sağlanamamasının en büyük nedeni şüphesiz bölgedeki çatışan grupların ülke dışı etkenler tarafından desteklenmeleridir. Ülke dışı etkenler bölgede söz sahibi olmak için bölgede nüfuzu olan büyük aşiretleri desteklemektedirler. Bölgede 140 civarında aşiret vardır ancak bunların bazılarının ülkenin ekonomik ve siyasi yapısı üzerinde etkileri vardır.  Bölgedeki etkili aşiretlere kısaca bakacak olursak;

Kadafa Aşireti: Muammer Kaddafi’nin de mensubu olduğu Kadafa aşireti Sirte bölgesinde etkindir. Bu aşiret Muammer Kaddafi iktidarı öncesinde güçsüz iken Kaddafi döneminde etkili bir konuma gelmiştir.  Küçük ve geçmişte güçlü olmayan Kadafa aşireti, Kaddafi döneminde etkili olmaya başlamıştır. Aynı zamanda Libya’nın en büyük aşiretlerinden olan Varfalla ve Magarha aşiretleri ile işbirliği kurarak ülkede daha etkin konuma gelmiştir.

Varfalla Aşireti: Yaklaşık 1 milyon üyesiyle Libya’nın en büyük aşiretidir. Doğu Trablus, Bingazi, Misrata ve Beni Velid bölgesinde yaşamaktadır. Muammer Kaddafi’nin Libya’da uzun süre iktidarda kalması sağlayan aşirettir. Ancak Varfalla aşireti de diğer aşiretlerde olduğu gibi isyancılara destek vermişlerdir.

Tuareg Aşireti: Sahra Çölü’nde yaşayan Berberi kökenli bu aşiretin üyeleri Mali, Nijer ve Cezayir gibi Afrika ülkelerine yayılmıştır. Libya’daki Tuaregler, ülkenin güneyindeki Ghat kentinde yaşamaktadırlar. Libya’daki sosyal hakları kısıtlı olan Tuaregler, zor şartlarda yaşamaktadırlar. Bu kısıtlamalar 2011 devrimi sonrasında bu aşiretin bölgedeki ayrılıkları desteklemesine neden olmuştur.

Zintan Aşireti: Fas, Tunus, Libya, Cezayir ve Moritanya’ya yayılan Berberilerin bazıları bu aşirete mensuptur. Aşiret üyeleri, Libya’da Batı Dağları(Nafusa dağları)  bölgesindeki Zintan kentine toplanmıştır. Muammer Kaddafi’nin düşmesinden sonra uzun süre Trablus’tan çekilmediler ve havaalanını ellerinde bulundurdular. Zintan milisleri havaalanına ellerinde bulundurdukları için dışardan silah yardımı almaları kolay olmuştur. Bölgede bulunan Misratan silahlı grubuyla sürekli çatışma yaşamışlardır. Grubun destek aldığı Başbakan Ali Zaydan’ın 2013 yılında iktidardan düşmesinden sonra güçlerini kaybetmişlerdir. Temmuz 2014’e geldiğimizde ise grup şehrin ve havaalanının yönetimini İslam yanlısı ittifak olan ‘Libya Dawn’a bırakmışlardır. Grup daha sonra Libya Ulusal Ordusunu yöneten General Haftar’in yanında yer almak için girişimlerde bulunmuşlardır.

Magarha Aşireti: Devrimden önce Libya’nın en ağır silahlı aşiretlerinden biri olmuştur. Üyeleri ülkenin batısındaki Kıyı Vadisi’nde yaşamaktadır. Muammer Kaddafi’nin sağ kolu Abdullah Senusi ve Lockerbie Saldırısı’ndan hüküm giyen Abdulbasit Migrahi de Magarha aşiretine mensupturlar.

Bu aşiretler Libya güncel tarihinin şekillenmesinde oldukça etkili olmuşlardır. Gerek Libya’daki devrim öncesi gerekse sonrası güçlü olan aşiretler Libya siyasetinde etkili olmuş ve bu durum da Libya’yı dış güçlerin bölücü faaliyetlerine karşı güçsüz duruma sokmuştur.

Mayıs 2014’te emekli General Haftar, Libya’daki ‘İslami referanslı’ gruba karşı Kerame (Haysiyet) adında bir operasyon başlatmıştır. İslami grup ise Haftar’ın bu saldırılarına karşı birleşerek Fecr-i Libya (Libya’nın şafağı) adında karşıt bir operasyon başlatmış ve Libya’da iki karşıt silahlı grup arasında çatışmalar başlamıştır. Çatışmalar sürerken Batılı güçler, Libya’daki süreci daha aktif bir şekilde etkileme ve şekillendirme siyaseti gütmüşlerdir. Batı dünyası, muhaliflerin petrol zengini birçok şehri ele geçirmesiyle tutumunu değiştirmiş ve Kaddafi karşıtı söylemini sertleştirmiştir. Özellikle Fransa, Rusya ve İngiltere başta olmak üzere, süreci daha fazla etkileme imkanı vereceğini düşündükleri isyan hareketini desteklemeye yönelmişlerdir.

Aralık 2014 ve Ocak 2016’da ülkenin en büyük petrol ihracat limanı olan Sidra’da milis güçleri tarafından saldırı düzenlenmiştir. Düzenlenen bu saldırılar ülkede petrol üretimini ve ihracını ciddi anlamda sekteye uğratmıştır. Ancak halk, petrolün üretiminin ve yönetiminin milis güçlerinin elinde olmasında çok rahatsızlık duymuşlardır.

Mart 2017’ye geldiğimizde ise Libya Ulusal Ordusu yönetimindeki General Halife Haftar, Libya’nın %60 petrol ihracat kapasitesine sahip Sidra ve Ras Lanuf petrol limanlarını Bingazi’de bulunan Bingazi Savunma Tugayından geri almıştır.

Nisan 2017’de ise Libya’nın günde 300.000 varil üretim sağlayan Sharara petrol sahasının ve günde 90.000 varil üretim sağlayan El-Feel petrol sahasının bölgedeki ayrılıkçı güçlerden geri alınıp yeniden petrol üretimine başlanmıştır. Sharara petrol sahası Libya Ulusal Petrol Şirketi, Repsol SA, Total SA, OMV AG ve Statoil ASA tarafından ortaklaşa işletilmektedir. El Feel petrol sahası ise sahası Libya Ulusal Petrol Şirketi ile ENI SpA beraber işletmektedirler. Yeniden üretime geçirilen petrol sahaları ile Libya’nın petrol üretimi yeniden günde 490.000 varillere çıkmıştır. Libya’da kabul edilen yönetimin yaptığı açıklamalara göre Ağustos 2017’de mevcut petrol üretimini günde 800.000 – 1.000.000 varile çıkaracaklarını söylemektedirler. Libya’daki son durum uluslararası petrol piyasasında 1$ – 1,3$’lık düşüşler yaşanmasını sağlamıştır.

Bölgede BM tarafından kabul edilen ve Başbakanlığını Fayez Sarraj’ın yönettiği Trablus Hükümeti Katar ve Türkiye tarafından desteklenmektedir. Sarraj’ın kabul etmediği ve karşısında olduğu Libya Ulusal ordusunun yönetimindeki Halife Haftar ise başta Rusya olmak üzere değişen konjonktüre göre İngiltere, Mısır ve ABD tarafından da desteklenmektedirler. Fas’ta Aralık 2015’de imzalanan ve Rusya, Mısır, Fransa ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin gözetiminde yapılan Libya Siyasi Anlaşması Libya’da geçici de olsa barış ortamı sağlamıştı. Ancak bu durum uzun sürmemiştir, Haftar güçlenerek Sarraj’ın yönetimini reddetmiştir. Rusya Sarraj ve Haftar arasında müzakere ortamı sağlamaya çalışarak bölgede vazgeçilmez olmak istemektedir.

Şubat 2017’de Libya Ulusal Petrol Şirketi Başkanı Mustafa Sanalla ve Rusya’nın Rosneft Başkanı Igor Sechin arasında Londra’da bir görüşme gerçekleşmiştir. Bu görüşmenin içeriğinde, devrimden sonra petrol üretiminde yapılacak yenilikler ve kapasite artışına ilişkin yeni yatırımları bünyesinde bulunan bir işbirliği anlaşması imzalanmıştır. Yapılan bu anlaşma 2011 yılından beri yapılan Libya’nın ilk ülke dışı yatırım anlaşmasıdır. Bu görüşmede Sanalla, bu yıl sonuna kadar petrol üretiminin tahmini olarak günde 1,25 milyon varile çıkabileceğini belirtmiştir. Rusya yaptığı bu işbirliği anlaşması ile Libya’da etkinliğini artırmıştır. Libya’da siyasi olarak etkinlik sağlamak isteyen iki karşıt taraf ile ilişkilerini iyi tutarak bölgede siyasi istikrarın sağlanmasında arabuluculuk rolü üstlenerek bölgede etkin bir rol oynamak istemektedir.

Mayıs 2017’de Mısır’ın ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin arabuluculuğunda Abu Dabi’de Fayez Al Sarraj ve Halefi Haftar bir araya geldiler. Yapılan görüşmede Libya’da kalıcı bir uzlaşının sağlanması ve çatışmaların sona ermesi için görüşler sunuldu. Görüşmede 3 kişilik başkanlık konseyi oluşturulması, ordu komutasının birleştirilmesi, bazı İslamcı militanlara yasaklama getirilmesi ve birkaç ay içinde başkanlık seçimi yapılması hakkında kararlar alındı. Alınan bu kararlara rağmen ülkede halen karışıklık ortamı ve gruplar arası güvensizlik ortamı devam etmektedir.

Libya’da meydana gelen ve devam eden süreç göz önünde bulundurulduğunda müdahalenin temel nedeni daha önce de belirtildiği gibi Libya’nın sahip olduğu zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarıdır. Petrol ve doğalgaz rezervinin bu kadar fazla olması ve bu rezervlerin üzerinde hakimiyet sağlayan Kaddafi gibi bir liderin olması Batı devletlerini rahatsız etmiştir. Bu sebeple de devrime giden süreçte milisler de yine Batılı devletler tarafından Kaddafi’ye karşı desteklenmiştir.

Tüm bu süreçler, Libya’nın üzerinde bulunduğu coğrafya ve aşiretlerin büyük rolü düşünüldüğünde Libya’nın günümüzdeki durumu anlaşılmaktadır. Gerek aşiretlerin uzlaşmazlıkları ve çıkar kavgaları, gerek bölgede çok fazla aktörün bulunması Libya’nın 6 yıldır içerisinde bulunduğu kaos ortamının bitmesine, istikrarın sağlanmasına engel olmaktadır.

 

 

 

Yazar