Oğuzhan AKYENER
TESPAM Başkanı
Günlük 2,5 milyon varilin üzerinde petrol üretiminin yanı sıra, yıllık 15 milyar m3 civarında da gaz üreten bir ülke olan Kuveyt; önemli petrol ihracatçılarından biridir. Petrolün aksine, gaz açısından ise ithalatçı konumundadır.
Günümüz koşulları dikkate alındığında yaklaşık yıllık 3,5 milyar m3 civarında bir gaz ithalat hacmine ihtiyaç duyan Kuveyt, 2030’larda elektrik ihtiyacının iki katına çıkacağını öngördüğünden, bu artışı da kurmayı planladığı doğalgaz çevrim santrallerinden karşılamayı planladığından, doğalgaz ithalatını da arttırmak maksatlı girişimlere devam etmektedir.
Hali hazırda BP, Shell, Vitol gibi şirketlerin yanı sıra, Katar ve Nijerya’dan da LNG satın alan Katar, mevcut yüzer LNG tesislerine ek olarak, Al-Zohr terminaline yıllık gazlaştırma kapasitesi 30 milyar m3 civarında olacağı ifade edilen yeni bir tesis kurmak için çalışmalarına devam etmektedir. İlgili kapasitenin ise Kuveyt’in 2050’ler sonrasında dahi ithalat ihtiyacını karşılayabileceği öngörülmektedir.
Kuveyt’te özellikle elektrik üretimi, su artıma ve petro kimya endüstrisinde kullanılan doğalgaz talebindeki artış, uluslararası kişi başına düşen ortalamaların çok üzerinde seyretmektedir. Bu sebeple Kuveyt hükümeti, sahip olduğu finansal altyapı sayesinde yapacağı yatırımlarda kapasiteyi ihtiyacın çok üzerinde hesaplayarak adımlar atabilmektedir.
Yukarıda ifade edilen LNG tedariği alanındaki girişimlerin ve kurulması planlanan yeni tesisin çalışmalarından önce, 2005’li yıllarda Bahreyn ile birlikte, inşa edilecek bir deniz boru hattı aracılığı ile, Katar’dan doğalgaz satın alma konusunda da girişimler yapılmıştır. Fakat bu girişimler Suudi Arabistan’ın kendi karasularında böyle bir hatta izin vermemesi sebebi sonuçsuz kalmıştır.
Bunun üzerine Kuveyt, yeniden LNG tedariği konularına yönelmekle birlikte, Bahreyn’den ayrı olarak, İran ve günümüzde yeniden artan siyasi ilişkileri neticesinde Irak yönetimleri ile de gaz ticareti konusunda görüşmelere başlamıştır.
Bu görüşmelerin kapsamı (hangi fiyattan, hangi şekillerle, hangi tedarikçiden, ne kadar süre ile ve hangi hacimde gaz alınacağı) belli olmamakla birlikte, yıllık 1,5 milyar m3 ile başlayarak, 6 milyar m3’e kadar çıkacak bir anlaşma üzerinde adımlar atıldığı bilgisi kamu oyu ile paylaşılmıştır.
Her ne kadar 30 milyar m3’lük kurmayı planladığı LNG terminali kapasitesi sebebi ile bütün tedariğin LNG olarak yapılabileceği tarzda beklentiler akla gelse de, Irak üzerinden yapılabilecek bir ticarettin ürün olarak çok daha uygun fiyata gelmesinden ötürü, boru hattı ile nakliyatın da değerlendirilebileceği düşünülmektedir.
LNG ve olası bir boru hattı aracılığı ile tedarik edilecek bu gaz ithalat hedeflerinin yanı sıra, yerli kaynaklarının genellikle düşük geçirgenlikli ve yüksek oranda H2S içerdiği göz önüne alınırsa; ilgili teknik kısıtlamalar sebebi ile, Kuveyt’in kendi gaz kaynaklarının geliştirilmesi hususundaki adımları geri plana atmayı tercih ettiği anlaşılabilmektedir.
***
Türkiye’nin medeniyet coğrafyası içerisinde yer alan ve kardeş devletlerden bir tanesi kabul edilebilecek olan Kuveyt’teki bu gibi gelişmeleri dikkatle takip etmesi, fikirler ortaya koyması, söz sahibi olması, etkin olması ve yürüttüğü diplomatik faaliyetlerde bazı çözümler geliştirmesi niyetlendiği büyük hedefler kapsamında önemlidir.
Kuveyt’teki bu gelişmeler kapsamında Türkiye:
- Suudi Arabistan ile masaya oturarak, kendisinin de ortak olacağı bir Katar-Bahreyn-Suudi Arabistan-Kuveyt gaz boru hattını hayata geçirmeye çalışabilir.
- İran ve Irak ile yürütülen gaz ticareti ile ilgilendiğini dile getirerek, böyle bir ticaretin gerçekleşmesi için boru hattı inşası yapılması gerektiğini vurgulayabilir. Böyle bir boru hattı uzun vadede geliştirilerek, Katar üzerinden gelen bir boru hattı da gerçekleştirilebildiği durumda, İran yada Irak üzerinden Türkiye’ye Katar gazının nakli konusunda imkanlar doğabileceği hususlarında fikirler geliştirebilir. Böyle bir fikri siyasi olarak destekleyerek, ilgili tüm ülkelerin ilgisini çekebilir. Her ne kadar böylesi bir fikri geliştirmek ve hayata geçirmek siyasi-finansal, ekonomik ve güvenlik açılarından olarak zor görülse de, Katar gazının, mevcut altyapıların geliştirilmesi ile, bu güzergahtan Türkiye’ye İran gazı ile hemen hemen aynı fiyata (LNG fiyatlarından ucuza) ulaşabileceği öngörülmektedir. (Hatta Irak üzerinden daha ucuza da gelme imkanı yakalanabilir.) Bu seçenek de Türkiye için 2050 sonrası kapsamında değerlendirilebilecek bir tedarik opsiyonu olabilecektir.
- Uzun vadeli olacak böylesi bir fikir ve opsiyon, ekonomik ve siyasi açılardan ilk bakışta uygulanabilir izlenimi vermese bile, sadece AB’nin benzer niteliklerde algı oluşturan Güney Gaz Koridoru fikrini siyasi argüman olarak kullandığı şekilde bile, bu fikir de benzer amaçlar ile değerlendirilebilme imkanına sahiptir. Aynı zamanda 2050 yılı gibi uzun vadeli süreçlerin değerlendirildiği dikkate alınırsa, tamamen uygulanamaz denmesinin de tutarlı olmayacağı görülmektedir. Zaten uzun vadeli fikirler, hedefler belirlendikten sonra şartlara göre şekillendirilecektir. Bunun da yanı sıra, şartlar genellikle, hedefleri net olanların istekleri doğrultusunda şekillenecektir.
- Diplomatik ilişkilerinde müzakere argümanı olarak kullanmak amaçlı, ilk seçeneği desteklerken, ikinci seçeneği engellemeyi de tercih edebilir.
- Kuveyt’in milli petrol şirketi ile kendi kurumlarını irtibatlandırarak, ortak yatırımlar ve iş geliştirme projeleri konusunda uygun fırsatları değerlendirebilir.
- İnşası halinde, Kuveyt’in fazla LNG depolama kapasitesinden faydalanmak ve bu bölgede gaz ticareti yapabilmek maksatlı fikirler geliştirebilir.
Bu tür adımlar her ne kadar, “öncelikle kendi içerisindeki sorunları çözmesi gerekir” gibi düşünülen bir Türkiye için birkaç gömlek büyük gibi algılansa da; Türkiye’nin yoğun ve daha etkili diplomatik trafiği içinde ara görüşmelerde kolay çözümler ile şekillenebilecek fakat uzun vadeli sonuçları anlamında etkili gelişmeler ile de sonuçlanabilecek nitelikte de olabilecektir.
Unutulmamalıdır ki, uzun vadeli fikirler zamanla güncellenerek, nihayetine erişebilecek ve başarıya ulaşabilecektir. Türkiye’nin de bu kapsamda öncelikle ihtiyacı olan sürekli hedeflediği medeniyet coğrafyasını en iyi şekilde takip edebilmek, uzun vadeli-bilimsel-farklı ve yerli fikirler geliştirebilmek ve çalışmalar üretmektir.
Ayrıca, Türkiye son zamanlarda başlayan ve günümüzde artarak devam eden iç ve dış odaklı bütün saldırılara karşı mücadelesini niyetlendiği büyük hedefleri sebebi ile vermiştir ve vermektedir. Yani bu tarz konuları takip etmek, çalışmak, fikirler üreterek, etkin faktörlerden biri olmak; Yeni-Büyük Türkiye’nin en temel sorumlulularından bir tanesidir.
Yeni Türkiye’nin enerji kaynakları ile tanınan medeniyet coğrafyasında gerçekten etkin olabilmesi yine enerji alanında atacağı adımlara bağlıdır.
Kuveyt konusunda bahsedilenler, bu adımların en küçüklerinden bazıları olarak kabul edilebilecektir.