Oğuzhan AKYENER
TESPAM Başkanı
okayener@tespam.org/tr
Stratejik yada jeopolitik analizler yaparken, küresel politikalar için çok önemli olduğu bilinen enerji alanının da değerlendirilmesi daha tutarlı neticeler alabilmek için gereklidir.
Fakat bölgesel yada küresel politik denklemlerin içerisine enerji değişkenini entegre ettiğimizde acaba denklemi zenginleştirmekte miyiz? Yoksa sığ bir açıdan yaklaşıldığından, “bilinmeyen değişken” olarak denkleme eklenen enerji ile yapılan analizleri daha da karmaşık ve tutarlılığından iyice sapmış bir hale mi sokmaktayız?
Diğer bir ifade ile politik analizler yaparken işin içine enerjiyi de ekledik diye, birçok stratejik adımın sebebini enerjiye bağlamak ve ekonomik tutarlılığı incelenmeden ortaya yeni bir bakış açısı koyma izleniminde olmak bize neyi kazandıracaktır?
Daha somut örnekler vermek gerekirse;
- “Acaba Suriye’de küresel güçlerin hedefleri gerçekten enerji kaynakları mıdır? Suriye’de bahsedildiği gibi keşfedilmiş büyük petrol kaynakları var mıdır?”
- “Yoksa Suriye üzerinden bir Kürt enerji koridoru açılması planlandığı için mi tüm bu kaos oluşturulmuştur?”
- “Kuzey Irak’daki keşfedilmiş olan yerinde petrol rezerv miktarı nedir? Irak’taki tüm karışıklıkların sebebi Kerkük petrolleri midir?”
- “Dostumuz ve kardeşimiz Azerbaycan’ın sahip olduğu petrol ve gaz rezervleri tüm dünya, Avrupa yada Rusya için çok mu önemlidir? Tüm dengeleri değiştirecek büyüklükte midir?”
- “TANAP, Şah Deniz Gaz Sahasının Geliştirilmesi gibi gibi projeler bölgesel enerji denklemlerini alt üst mü etmektedir? Türkiye’yi küresel güçlerin hedefine koyan bu projeler midir?”
gibi bazı soruların dikkatle incelenmesi gerekir.
Çünkü ne Suriye’de çok büyük miktarlarda keşfedilmiş petrol ve gaz kaynakları vardır, ne Suriye’deki karışıklıkların kışkırtılmasının asıl sebebi enerjidir, ne Kerkük’de çok çok büyük petrol rezervleri vardır, ne ortada Suriye üzerinden hayata geçirilen yada kolaylıkla geçirilebilecek olan bir Kürt enerji koridori vardır, ne Azerbaycan petrol ve gaz kaynakları açısından dünyadaki en önemli ülkeler arasındadır yada mevcut kaynakları Rusya yada Avrupa için hayati öneme sahip olacak seviyededir, ne de (zaten hem Avrupalı BP ve Rus LukOil şirketlerinin de ortak olduğu) Şah Denizi projesi ve Şah Denizi Projesi’nin ikinci safhasının gazının yıllık 10 milyar m3’lük kısmını Avrupa’ya taşıyacak olan TANAP projesi bölgesel enerji denklemlerini alt üst etmekte ve Türkiye’yi küresel güçlerin hedefine koymaktadır.
Demek ki, enerji önemli diye, bölgesel yada küresel politik analizler yaparken enerjiyi analizin merkezine koymaya gerek yoktur. Değerlendirilmesi muhakkak gereklidir. Fakat enerji alanında değerlendirme yapılırken en azından teknik ve ekonomik açılardan da irdelenmesi çok önemlidir. Aksi halde hem kurgulanan enerji politikaları hem de tasarlanan milli politik hedefler tutarsızlaştırılacaktır.
Belki de bölgesel yada küresel politik denklemlerin asıl değişkenleri toplumsal yada dini hedefler, legal yada illegal ticari faaliyetler veya askeri stratejilerdir.
Enerji önemli diye bu değişkenlerin de ikinci plana atılması yapılan kurgular için tam bir afettir.
Aynı şekilde enerji politikaları analiz edilirken de bu gibi farklı alanların da değerlendirilmemiş olması başarılı sonuçlar elde edilememesi demek olacaktır.
“Yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları TESPAM’a aittir. Tekrar yayınlanması halinde kaynak gösterilerek bu sayfaya aktif bağlantı sağlanması zorunludur.”
“Türkiye’deki enerji politikaları odaklı ilk ve tek sivil yapılanma…”
“Enerji politikaları alanında gündemi uzaktan takip etmeye çalışan bir Türkiye yerine, gündem belirleyen bir Türkiye’ye ulaşma idealiyle…”
TESPAM-Türkiye Enerji Politikaları ve Araştırmaları Merkezi