Kömürün Avrupa ve Asya’daki Durumu

Kömürün Avrupa ve Asya’daki Durumu

*Dr. Selçuk ÖZGEN & Ferda BAYRAK

*Araştırma Merkezleri Koordinatörü

sozgen@tespam.org/tr

 

Bundan birkaç on yıl önce, birçok sanayileşmiş ekonomi gibi, Avrupa da elektrik üretiminde büyük oranda kömüre bağımlıydı. O zamanlar kömür ısınmada, demiryolu taşımacılığında, ağır sanayide çelik ve petrokimya üretiminde kullanılıyordu. 1960 larda Avrupa’nın kömür kullanımı Amerika’dan daha fazlaydı. Şu anda Avrupa kömür kullanımında Amerika, Çin ve Hindistan’ın gerisine düştü. Avrupa Birliği istatistik ajansı Eurostat verilerine göre, yıllık kömür ve türevleri tüketimi Avrupa’da 1990 yılındaki 1,2 milyonluk düzeyinden 2014’te 730 bin 500 ton’da düştü. 1965’te tüm dünyadaki kömür tüketiminin %36’sını Avrupa oluştururken 2015’te bu değer %7’ye düştü.

Halen Avrupa’da birçok ülkede elektrik üretiminde taş kömürü veya linyit kullanılıyor. Bu iki çeşit kömürün farklı kaliteleri var. Linyit daha az enerji içeriğine sahip. Taş kömürüne göre daha çok nem içeriyor ve daha yumuşak özellikli. Bu nedenle taşımacılıkta kullanmaya uygun değil. Genellikle termik santrallerde kullanılıyor. Taş kömürüne göre %30 daha fazla CO2 salınımına sahip. Özellikle Almanya, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve güney doğu Avrupa’da ülkelerinde büyük miktarda linyit sahaları mevcut. Batı Avrupa’da linyit pek kullanılmıyor. Bu ülkelerde taş kömürü üretiliyor veya ithal ediliyor. Linyit ise yerli kaynağı olan ülkelerde kullanılıyor. Çek Cumhuriyeti’nde kömür üretiminin %90’ı linyit, Almanya’da %50 ve Polonya’da %40. Bulgaristan, Romanya ve diğer batı Balkanlarda linyit revaçta.

Peki Avrupa’nın geleceğe yönelik kömürle çalışan santralleri için planı ne? Kısa vadede batı Avrupa ülkelerinde bazı gelişmelere bağlı olarak düşüşler görülecek. Şu anki mevcut santrallerin üçte ikisi 30 yaşın üzerinde. Eski ve verimi düşük santraller yerini yeni, daha verimli çalışan ve çevresel açıdan daha iyi çalışan birkaç termik santrale bıraksa da yeni termik santral kurma düşüncesi zayıf görünüyor. Avrupa Birliği iklim değişikliğine uyum kriterleri açısından santrallerin CCS teknolojisi ile desteklenmeli ki, bu ancak uzun vadede gerçekleşebilecek bir durum. Son durumda Avrupa kömür üretim kapasitesini artıracak gibi gözükmüyor. Almanya ve Polonya’nın birlikte inşaa ettirdiği 5 GW’lık kömürlü termik santral dışında Avrupa’nın herhangi bir yerinde ilave bir termik santral kurulması mümkün görünmüyor.

Aynı durum, 40 yıldır enerjisinin üçte ikisini kömürden elde eden Çin için de geçerli. British Petroleum Firması’nın öngörüsüne göre Çin 2035 yılına gelindiğinde enerjisinin yalnızca %45’ini kömürden sağlar hale gelecek. Kömürün yerini yenilenebilirler yanında, nükleer ve hidroelektrik santraller alacak ki, bu santraller birlikte 2015 yılında Çin elektriğinin %12’sini sağlarken, 2035 yılında %25’ini sağlayacak.

Avrupa’da durum kömür açısından iç açıcı gözükmese de Çin’in mevcut atılımlarını sürdürmesi durumunda 2035 yılına gelindiğinde tüm dünya kömür tüketiminin neredeyse yarısını sağlayacağı da bir gerçek. Sadece Çin değil, Hindistan da enerji tüketiminde 2035’e gelindiğinde kömürün payını iki katına çıkarmak zorunda kalarak %20’ye kadar yükseltebilir.

Bunun dışında önümüzdeki yıllarda dünyada gerçekleşecek mobil devrim elektrikli arabalar, kendiliğinden çalışan arabalar ve bunun gibi bir sürü dijital platforma yön verecek. Bunlar için gereken enerjiyi yalnızca yenilebilir ve fosil dışı yakıtlardan sağlamak konusunda ne durumda olacağız? İşte bu soru hala belirsizliğini koruyor.

 

Authors