Salihe KAYA-TESPAM
OPEC ülkeleri petrol rezerv sıralamasında 302,2 milyar varil ilk sırada yer alan Venezuela, son yıllarda büyük bir ekonomik krizin içerisine girmiş durumda. Birçok ülkeye petrol ihraç edebilecek durumdayken Venezuela’yı bu duruma düşüren tek sebebin “kaynak laneti” olarak adlandırılması eksik kalır. Ülkenin bu duruma düşmesinde 2014 yılından bu yana petrol fiyatlarında yaşanan düşüş (son bir yıldaki cüzi artış yeterli görülmüyor) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Trump’ın ticaret politikaları da etkili olmuştur.
2013 yılında Devlet Başkanlığı’na seçilen Nicolas Maduro, petrol sanayisini iyi yönetemediği için son birkaç yıldır eleştiriliyor ve ülkede yaşanan ekonomik krizinin sebeplerinden biri olarak gösteriliyor. Ancak alt gelir grubu içerisinde yaşayan çoğunluk, Maduro’ya ve politikalarına güvendiğini açıklıyor. Bu çelişkiler bağlamında ülke ekonomisini çöküşe götüren petrol krizinin odak noktasına bakmakta yarar var. Ülke genelindeki ekonomik krize baktığımızda özellikle son dönemlerde ülke içinde yaşananlar gündemden düşmüyor. En tabii ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan vatandaşların kameralara yansıyan görüntüleri, petrol zengini bir ülkeyle yakışmayacak düzeyde. Çok sayıda kişinin işsiz olduğu ve sosyal yardımlarla ayakta durduğu ülkede, özel sektörde iş bulmak neredeyse imkansız.
Ülke gelirlerinin çok büyük bir kısmının petrol gelirine bağlı olduğu Venezuela’da bu gelirin önemli bir kısmı sosyal harcamalara aktarılıyor. Venezuela’da 2007, 2010, 2013 ve 2017 yılları arasında petrol rezerv, üretim ve tüketimleri arasındaki değişime bakıldığında 2013 yılına kadar üç alanda da genel anlamda bir artış görülmektedir. Bunun yanı sıra, petrol rezervi 2017 yılı dahil artış gösterirken üretim ve tüketimde ise azalış göze çarpıyor (Tablo 1). Üretim ve tüketim yatırımlarında yaşanan gerilemede petrol fiyatlarında yaşanan düşüş etkili olmuştur. Ayrıca en büyük pazarı olan ABD’nin enerji sektöründe ihracatçı konuma gelmesi de petrol sektörüne yapılan yatırımların düşüşüne neden olmuştur. Bilindiği üzere Venezuela’nın petrol ihraç ettiği ülkeler arasında ilk sıralarda ABD gelmekte.
Tablo 1. Venezuela’nın Petrol Rezerv, Üretim Ve Tüketim Verileri
Kaynak laneti Venezuela’da yaşanan ekonomik krize tek sebep olarak gösterilemez. ABD’nin etkisi kuşkusuz açıkça ortada. Trump’ın yürüttüğü politikalardan önce 2014 yılı ortalarında petrol fiyatlarında yaşanan düşüş, ülkenin petrol sektörünü zorlamaya başlamıştı. 100 dolardan neredeyse 20 dolarlara yaklaşan petrol fiyatları ülkenin en büyük petrol şirketi olan Petróleos de Venezuela, S.A.’nın (PDVSA) ülke içindeki faaliyet alanlarını kısıtlamıştı. Ülke gelirlerinin önemli bir kısmının bu şirketin elde ettiği karlardan geldiği göz önüne alındığında yaşanan fiyat düşüşlerinin etkisi de açıkça görülmektedir. Ülkedeki refah seviyesi de buna bağlı olarak her geçen yıl düşmeye devam ediyor.
Peki, Trump’ın ticaret politikalarının Venezuela’da yaşanan ekonomik krize etkisi nasıl oldu? Özellikle 2017 yılında ABD, uzun dönemli kredi kullanımı konusunda Venezuela ve PDVSA’ya bazı finansal yaptırımlar uygulamaya koymaya başladı. Birebirde petrol sektörüne yönelik bir kısıtlama koymasa da söz konusu yaptırımlardan petrol sektörü de etkilendi. Düşük seyreden petrol fiyatlarından dolayı zor günler geçiren PDVSA’nın, bu yaptırımlarla birlikte borçlarını ödemekte zorlandığı hatta bazı kredi derecelendirme kuruluşları tarafından negatif yönde puanlandığı görülüyor. Trump’ın seçilmeden önce vaat ettiği ve sırasıyla uygulamaya başladığı politikalar yalnızca Venezuela’ya özgü olmasa da son yaşananlardan görüleceği üzere en çok da bu ülkeyi olumsuz etkilediği ortada.
ABD’nin yaptırımları ve düşük petrol fiyatlarından kaynaklı oluşan yüksek enflasyona karşı Nicolas Maduro ise çeşitli önlemler almaya çalışıyor. Son dönemlerin en ilgi çeken yatırımlarından biri olan sanal paralara Maduro’da kayıtsız kalmadı. Ülkesinin içinde bulunduğu krizden bu şekilde baş edebileceğini açıklayan Başkan; petrol, gaz, altın ve elmas rezervleriyle destekleneceğini söylediği yeni para biriminin adının ‘petro’ olacağını ifade etti. Atılan bu adıma karşılık ABD’den yanıt gecikmedi ve bu para biriminin ticarette kullanılmasının önüne de engel konulacağını açıkladı. “Mali egemenliğin geliştirilmesinde, para aktarımlarının kolaylaştırılmasında ve finansal engellerin üstesinden gelinmesinde” yol gösterici olarak belirtilen Petro’nun piyasada nasıl bir etki oluşturacağı ise önümüzdeki günlerde kendini gösterecektir. Bununla birlikte dolar karşısında değerini daha fazla kaybetmemesi adına ülke para birimi bolivardan üç sıfırın atılması kararlaştırıldı. Yeni banknotların 4 Haziran 2018 tarihinde yürürlüğe gireceğini açıklayan Maduro, ABD kaynaklı tehditlerin üstesinden bu tür adımlarla gelineceğini sık sık dile getiriyor.
Son olarak 2018 yılının ilk aylarında özellikle ekonomide yaşanan sıkıntıların devam ettiği ancak buna yönelik kalıcı bir çözümün de üretilemediği görülmekte. Yapılması gereken aslında, artan enflasyon oranları (Yüzde 6000 civarlarında) ile birlikte dış borçların ödenmesine yönelik öncelikli çözümler üretilmeli bununla birlikte ABD öncülüğünde devam eden yaptırımlara da bir an önce son verilmesine yönelik politika geliştirilmesi gerekiyor. Yaptırımlar bu şekliyle devam ettiği takdirde marketlerin yağmalandığı, suç oranlarının her geçen gün arttığı bir ülke profili ile karşı karşıya kalınabilir. Yoksulluğa kısa vadeli çözümler yerine uzun vadeli kalkınma modeli geliştirilmeli ve son olarak orta ve uzun vadede Norveç petrol fonu modeli geliştirilebilir.