İsrail'in Hidrokarbon Arama Ruhsatı İhalesi Yine Ertelendi

İsrail kendisine ait olduğunu iddia ettiği deniz alanlarında 24 adet ruhsatı Kasım 2016’da hidrokarbon aramacılığı için ihaleye çıkartmıştı. Bu ihale süreci için son başvuru tarihi Nisan 2017 olarak öngörülmüştü.

Fakat planlanan bu ihale uluslararası yatırımcılar tarafından ilgi görmeyince, Şubat ayında yapılan açıklama ile daha önce belirlenmiş olan ihale için son başvuru tarihi Temmuz ayına ötelenmişti.

21 Mayıs tarihinde TESPAM web sitesinde (https://www.tespam.org/tr/israilin-ertelenen-arama-ihalesi-turkiyenin-rolu/) yayınlanan yazımızda;

  • ihale süreci,
  • ilgili ihaleye niçin ilgi duyulmadığı,
  • bundan sonraki süreçte de, yine ilgi duyulmayacağının açık olduğu,
  • bu sebeple Temmuz’a ötelenen ihale tarihinin yine ertelenmek zorunda kalınacağı,
  • bu konuda İsrail için Türkiye ile yapacağı bir ihracat anlaşması ve güzergahının çok kritik öneme haiz olduğu,
  • diğer bir değişle sadece İsrail’in mevcut sahalarından yapmayı planladığı (bunlara Afrodit’i de ekleyerek) ihraç hedefleri kapsamında değil, yeni keşifler yapması noktasında da iplerin Türkiye’nin elinde olduğu

gibi konulara vurgu yapılarak, kamuoyu bilgilendirilmeye çalışılmıştı.

Derken Temmuz ayı geldi ve ilgili ihaleye son başvuru süresinin bir dört ay daha ötelenerek, Kasım 2017’ye ertelendiği İsrail’li resmi kurumlarca açıklandı.

Bu ertelemenin sebepleri üzerinde durulmazken, ihaleye yönelik uluslararası ilginin halen çok az olduğu anlaşıldı.

Bu sayede daha önceki çalışmalarımızda ifade edilen tahminlerimizin de doğru olduğu kanıtlandı.

Demek ki, Türkiye’nin (halen devam ediyorsa) İsrail ile ilgili müzakere süreçlerinde elinde gerçekten önemli kozlar/argümanlar bulunmaktaydı.

Yani;

  • içi boş ve tutarsız bir proje olan EastMed Doğalgaz Boru Hattı Projesinin hayata geçirilerek, Türkiye’ye ihtiyaç kalmadan bir işbirliği kurulacağına dair algı operasyonları sürerken,
  • İsrail Güney Kıbrıs’taki (askeri) deniz ve kara birliklerinin sayısını arttırmaya devam ederken,
  • Katar krizi ile Türkiye’ye karşı, İsrail’in de içinde olduğu bir yalnızlaştırılma ve etkisizleştirilme operasyonu sürdürülürken,
  • Türkiye’nin artan etkinliği ve bağımsız reaksiyonları karşısında büyük kitlelerce yürütülen nefret dolu algı operasyonları Yahudi lobilerce finanse edilmeye devam ederken,
  • Hatta bu kapsamda Türkiye’nin kendi deniz alanlarında aramacılık yapması, Kuzey Kıbrıs’ın haklarını müdafa etmesi ya da Kuzey Suriye’de teröristlere giden su kaynaklarını kesmesi gibi haklı hamleleri barbarlıkmış gibi ifade edilirken,

İsrail’in çok önem verdiği enerji stratejileri ile ilgili olarak, Türkiye’nin elinde olan bütün kozları, farklı dış politik hamleleri için kullanabilmesi çok önemliydi.

Kısacası Türkiye İsrail’in keşfettiği ya da keşfetmeyi hedeflediği kaynaklarından dahi yararlanmasını bilmeliydi.

Ve şükür ki, Yeni Türkiye bu idrake ve donanıma sahip nesiller ile inşa halindeydi.

Yazar