İsrail ve Kıbrıs'ın İpleri Elimizde!

Güney Kıbrıs’ın keşfini açıkladığı Afrodit’i üretime almak için, İsrail’in ise hem elinde kalan az miktardaki ihraç fazlasını en ekonomik şekilde pazarlamak hem de asıl önemlisi yeni arama bloklarına yatırımcı çekebilmek için Türkiye’ye ihtiyacı var!

Aslında bu konuyu daha önceki birçok çalışmamızda defalarca açıklamıştık.

Tekrar kısaca irdelersek:
Afrodit sahasının ekonomik olarak üretime alınabilmesi için, uygun bir pazara ulaştırılması gerekli. Uygun pazar neresi? Mısır? Avrupa? Türkiye? İsrail?

Mısır’da boş LNG tesis kapasitesi yok!

Avrupa’ya ilgili gaz bahsi geçen tutarsız EastMed Boru hattı gibi opsiyonlar ile ekonomik olarak gidemiyor.

Gazın kimyasal özellikleri incelendiğinde Güney Kıbrıs’ta küçük çaplı bir LNG tesisi kurmak da hayli maliyetli.

İsrail’in de iç pazarında öyle bir talep yok!

O zaman? Geriye sadece Türkiye seçeneği kalıyor!

İsrail de sürekli Türkiye’ye 10 milyar m3/yıl kapasiteli boru hattını inşa edeceğinden ve yaklaşık bu hacimlerde de gaz sevkiyatı yapacağından bahsediyor. Fakat kendisinin ihraç potansiyeli incelendiğinde böyle bir imkanı yok!

Mısır’dan gazı pahalıya alıp, nakledip, Türkiye’ye satması da mantıklı değil!

Geriye tek seçenek kalıyor. Afrodit sahasını geliştirip, üretimi Leviathan üzerinden yapmak ve bu gazı ucuza satın alarak, Türkiye’ye kendi gazı gibi satmak!

Bu ticari hedeflerin yanı sıra, Türkiye piyasalarına yönelik İsrail’den yapılacak bir boru hattı projesi, İsrail’in özellikle market riskleri sebebi ile ilgi görmeyen arama ruhsatı ihalesindeki sorunları da çözebilecek! Yani İsrail arama rushatlarına bu sayede müşteri bulabilecek!

Bir taşla 3 kuş!

Demek ki, hem İsrail’in hem de Güney Kıbrıs’ın tam da bu noktada Türkiye’ye çok ihtiyacı var.

O zaman Türkiye yapacağı pazarlıklarda bunun farkında olmalı ve ortaya bazı yeni şartlar koyabilmeli.

Ne gibi?
İlla İsrail’den bir boru hattı yapılacaksa, Kıbrıs’taki çözüm sürecini beklemeden, Kuzey Kıbrıs’a da Afrodit’teki devlet payından %50 verdirmek gibi.

Belki İsrail’deki bazı geliştirme ruhsatlarına ortak olmak gibi.

Zor ve özellikle Rum tarafının kabul etmeyeceği bir pazarlık süreci.

Fakat denenemez mi?

Adı üzerinde pazarlık…

Kıbrıs çözüm süreci ile ilgili bir hususa da gerek yok!

Ne kaybedilebilir ki?

Yazar