Irak’ı ve ve petrol politikalarını yakından takip edenlerin yakından bildiği gibi son dönemde ülke, özellikle de 25 Eylüldeki IKBY bağımsızlık referandumundan beri, bir dönüşüm içerisinde. Bu dönüşümde başrol Bağdat’ın ve rolü gereği merkezi hükümet ülkenin petrol politikalarını yeniden belirleme kararını sıkı bir şekilde uyguluyor.
Çok kısa bir süre önce MIY Petrol Bakanı Jabbar Al-Luaibi bir toplantı sırasında ülkesinin petrol ihracatı için yeni pazarlar arayışında olduğunu belirtip hedef olarak da Ürdün ve Türkiye’yi gösterdi. Hali hazırda Kerkük-Ceyhan boru hattının atıl durumdaki Irak kısmının yeniden inşaasının başladığını ve Irak ve Ürdün arasında petrol ve gaz tedariğinin sağlanması amaçlı görüşmeler olduğunu biliyoruz. Daha önceki yazılarımızda da sürekli altını çizdiğimiz gibi Irak, OPEC üretim kısıtlamasının sonsuza kadar sürmeyeceğini bildiği için gelecekteki üretim artışına pazar arayışında. OPEC üyesi diğer tüm ülkeler gibi yakın gelecekte pazar payını sağlama almanın peşinde.
Bu sebeple son dönemde giderek fazla dillendirilmeye başlanan Kerkük kaynaklı Irak-İran petrol ticareti Irak için önemli. 2017’nin sonlarında iki ülke arasında ham petrol değişimi olarak açıklanabilecek bir anlaşma imzalandı. Teknik olarak Swap anlaşması denilen anlaşmanın içeriği Kerkük’ten üretilen petrolün tankerlerle İran’daki Kirmanşah rafinerisine taşınması karşılığı İran’da üretilen aynı miktar ve kalitedeki İran petrolünün Irak’ın güneyindeki ihracat terminali olan Basra’ya iletilmesi. Böylece her iki ülke de ikili ekonomik ticaretlerini artırırken bir yandan da üretim seviyelerini korumuş olacak. Sürekli arka planda konuşulan Irak-İran boru hattının da kısa ve orta vadede neden yapılamayacağını önceki yazılarımızda detaylı açıklamıştık.
Kerkük’ün MIY’ye bağlı kuvvetler tarafından ele geçirilmesinden sonra IKBY’den MIY’ne geçen 300bin varillik üretim kapasitesi atıl bir biçimde bekliyor. Bağdat yönetimi bu potansiyeli paraya çevirmek için elindeki tüm şansları kullanmak isteyecektir, muhakkak ki buna iyi ilişkilere sahip olduğu İran da dahil. Önceden de sürekli dikkat çekmeye çalıştığımız konu Türkiye’nin Irak’ın petrol satışında ve üretimindeki yerini sağlama almasıdır. Sadece Kerkük-Ceyhan’ın getireceği taşıma kapasitesini değil bizzat petrol şirketlerimizle Irak’ın içinde yer alarak ülkemizin ihtiyaç duyduğu kaynakları kendimiz üretmeliyiz.