HİDROJEN ÜRETİM MALİYETİNİN YARIYA DÜŞÜRÜLMESİ
Hidrojen; su, fosil yakıtlar, biyokütle gibi hemen her türlü hammaddeden üretilebilen oldukça güvenli sentetik bir yakıttır. Fosil yakıtlar sadece alevli yanmaya uygunken hidrojen; alevli yanmaya, katalitik yanmaya, direkt buhar üretimine, hibritleşme ile kimyasal dönüşüme ve yakıt hücresi ile elektrik enerjisi dönüşümüne elverişlidir. Hidrojen üretim aşamasında buhar iyileştirme, atık gazların saflaştırılması, elektroliz, radyoliz ve termokimyasal süreçler gibi birbirinden farklı pek çok üretim teknolojileri mevcuttur.
Doğadaki en hafif element olan hidrojen, bilinen tüm yakıtlar içerisinde birim kütle başına en yüksek enerji değerine sahiptir.
Hidrojen enerjisi kolay ve güvenli olarak taşınabilen, sanayide, evlerde, taşıtlarda kullanılabilen, temiz, tükenmez, kolaylıkla ısı, elektrik ve mekanik enerjiye dönüşebilen, karbon içermeyen, hafif bir enerjidir. Güneş ömrü olarak tahmin edilen gelecek 5 milyar yılın yakıtı olacağı söylenmektedir. Hidrojen, diğer yakıtlara göre pahalı olmasına rağmen uzun dönemde teknolojik ilerlemelerle enerji üretimi ve kullanımında önemli rol oynayacağı düşünülmektedir. Yaklaşık otuz yılı aşkın süredir hidrojen üretiminin gelişmesiyle, dünya genelinde kimya ve petrol sanayiine bağlı olan ve giderek büyüyen hidrojen ekonomisi söz konusudur. Bu sebeple hidrojenin petrol, kömür ve doğalgazın gelecekte yaygınlaşabilecek alternatiflerinden biri olacağı belirtilmektedir.
Yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde güneş enerjisi gibi her zaman enerji üretimi mümkün değildir. Fakat hidrojen ihtiyaç olan yerlere kolaylıkla taşınabilir ve stoklanabilir. Bu özellikler hidrojeni diğer alternatif enerji kaynaklarından ayıran en önemli özelliklerden birkaçıdır.
Hidrojen Konseyi tarafından yayınlanan yeni rapora göre hidrojen üretim maliyetinin önümüzdeki on yıl içerisinde daha önce beklenenden daha kısa sürede düşeceğini gösteriyor. Hidrojen üretiminin ve dağıtımının yanı sıra ekipman ve bileşen üretiminin artması devam ederken, geniş bir uygulama çeşitliliği için 2030’a kadar maliyetin yarıya düşeceği ve hidrojenin diğer düşük karbonlu alternatiflerle rekabet edebileceği öngörülmektedir.
Çalışma, gerçek sektör verilerine dayanmaktadır ve 30 şirketten 25.000 veri titiz bir yöntemle toplanmış ve analiz edilmiştir. Veriler toplanıp özel bir şirket tarafından analitik destek sağlanmıştır ve ABD, Avrupa, Japonya / Kore ve Çin’de hidrojen değer zincirinin tamamını temsil etmektedir. Aynı zamanda tanınmış hidrojen ve enerji geçiş uzmanlarından oluşan bağımsız bir danışma grubu tarafından gözden geçirilmiştir.
Yayınlanan rapora göre farklı hidrojen uygulamalarında önemli maliyet düşüşlerinin beklendiğini gösterilmektedir. Bu fırsattan yararlanmak için, kilit coğrafyalarda destekleyici politikalar, hidrojen rekabetçiliğini artırmak ve elde etmek için 2030 yılına kadar yaklaşık 70 milyar dolarlık yatırım desteği gerekecektir. Bu rakam oldukça büyük olmakla birlikte, yıllık küresel enerji harcamasının % 5’inden daha az miktardadır.
Hidrojenin küresel enerji sistemimizin bir parçası olma potansiyeli bir gerçek haline geldiğinden, daha az emisyon ve daha fazla güvenlik bekleniyor. Bu rapor, hidrojen rekabetçiliğini tam olarak elde etmek ve acilen ihtiyaç duyduğumuz karbon yoğunluğunu azaltmak için yol gösterici konumundadır.
Bizce hidrojen enerjisi fosil yakıta bağlılığın azaltılması ve devrin enerji türleri arasına girmesi konusunda yapılan çalışmalar doğrultusunda üretim artışı, kullanım alanı genişlemesi, ekipman üretimi, dünyada enerjiye duyulan ihtiyacın bariz artışı ve enerjinin çevreci olmasını dikkate alırsak bu enerji türünün 2030 yılına kadar üretim maliyetinin %50nin altına düşmesi kaçınılmaz olacaktır.
Halil İbrahim KALENDER
Furkan Varol TAVRAK
Muhammed Ali YALÇIN