İklim değişikliği, küresel ısınma ve ozon tabakasının delinmesi gibi insanların doğaya verdiği zararların önüne geçmenin yollarından bir tanesi de doğanın dengesini bozmadan ondan ihtiyacımız olduğu kadar yararlanmaktır. Enerji ihtiyacımızın bir kısmını da doğanın bize sunduğu yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak giderebiliriz. Hepimizin az çok sayabildiği yenilenebilir enerji kaynaklarına bir yenisi daha eklenmiş olabilir.
Massachusetts Amherts Üniversitesi’ndeki bilim insanları, havadaki nemden yani su buharından elektrik üretmek için Geobacter mikropu tarafından üretilen elektriksel olarak iletken protein nanotellerini kullanan bir cihaz geliştirdiler. Mikrobiyolog Derek Lovley ve Elektrik Mühendisi Jun Yao, geliştirdikleri bu cihaza ‘Air-gen’ adını verdiler.Araştırmacılar, geliştirdikleri bu teknolojinin gelecekte yenilenebilir enerji, iklim değişikliği ve sağlık alanında önemli rollerde kullanılabileceğini ifade ettiler.
Lovley, Air-gen’in rüzgâr ve güneş gibi diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından farklı olduğunu; güneşe ve rüzgâra ihtiyaç duymadığını dile getirdi. Air-gen, Sahra Çölü gibi nemin oldukça düşük olduğu ortamlarda bile enerji üretebiliyor. Hatta Air-gen, kapalı ortamlarda dahi çalışabiliyor. Yao’nun laboratuvarında geliştirilen bu yeni teknoloji çevreyi kirletmiyor, yenilenebiliyor ve düşük maliyetli.
Her ne kadar Lovley, Air-gen’in güneşe ve rüzgara ihtiyaç duymadığını söylese de güneş ve rüzgar olmadan su buharlaşamayacak, su buharlaşmazsa da havadaki su buharı yani nem oluşamayacaktır. Yani dolaylı yoldan da olsa aslında Air-gen güneşe ve rüzgara ihtiyaç duymaktadır.
Jun Yao, Air-gen’in 7 gün 24 saat temiz enerji üretebildiğini dile getirirken Lovley, “Bu, tarihteki en inanılmaz ve heyecan verici protein nanotelleri uygulaması.” ifadelerini kullandı. Air-gen; elektrotları, protein nanotellerine bağlıyor.
Araştırmacılar, Nature dergisinde yayınladıkları araştırmalarına göre Air-gen cihazı, 10 mikrondan daha az kalınlıkta ince bir protein nanotelleri filmi gerektirir. Filmin alt kısmı bir elektroda dayanırken, nanotel filmin sadece bir kısmını kaplayan daha küçük bir elektrot da üstte yer alır. Film atmosferdeki su buharını emer. Protein nanotellerinin elektrik iletkenliği ve yüzey kimyasının bir kombinasyonu film içindeki nanoteller arasındaki ince gözeneklerle birleştiğinde, iki elektrot arasında bir elektrik akımı üretir. Cihaz, 7 mikrometre kalınlığında bir film boyunca yaklaşık 0.5 voltluk sürekli bir voltaj üretir ve akım yoğunluğu santimetre kare başına yaklaşık 17 mikroamperdir.
Yao, “Nihai amaç büyük ölçekli sistemler geliştirmek. Örneğin, bu teknoloji evinizin enerji ihtiyacına katkıda bulunabilmek adına duvar boyasına dahil edilebilir veya şebekeden elektrik sağlayan bağımsız, havayla çalışan jeneratörler geliştirebilir. Bu nanotellerin üretiminde endüstriyel bir ölçeğe ulaştığımızda, yenilenebilir enerji üretimine büyük katkılarda bulunabilecek sistemlerin yapılabileceğine olan inancım tamdır.” dedi.
Araştırmacılar, şu anda üretilen Air-gen cihazının küçük elektronik cihazlara güç sağlayabileceğini ve yakında buluşu ticari ölçeğe getirmeyi beklediklerini söylediler. Planladıkları sonraki adımlar sağlık, fitness monitörleri ve akıllı saatler gibi elektronik giyilebilir cihazlara güç sağlayabilecek ve geleneksel pil gereksinimini ortadan kaldıracak küçük bir Air-gen “yaması” geliştirmeyi içeriyor. Ayrıca, periyodik şarjı ortadan kaldırmak amacıyla cep telefonlarına uygulamak için de Air-gen’i geliştirmeyi umuyorlar.
YAZAR : İLAYDA KENAR
Düzenleyen:Esra Şahin