Oğuzhan AKYENER
TESPAM Başkanı
Geçen hafta Lefkoşa’da gerçekleştirilen enerji zirvesinde yapılan açıklamalar ve konu içerikleri ile ilgili zaten sıcağı sıcağına bazı yorumlarda ve açıklamalarda (https://www.tespam.org/tr/misir-g-kibris-yunanistan-bulusmasi-saf-disi-birakilmis-gibi-gosterilen-turkiye/) bulunmuştuk.
Bu açıklamalarımızda, ilgili zirvede ortaya atılan ifadelerin aksine, özetle:
- Avrupa için Doğu Akdeniz gaz kaynaklarının Rus gazına kıyasla bir alternatif oluşturacak potansiyeli olmadığından,
- Afrodit sahasının Güney Kıbrıs tarafından üretime alınarak, Mısır’a nakli, sonrasında da Mısır üzerinden ya da Mısır iç piyasalarına yönelik satışına yönelik yaklaşımların pek de tutarlı olmadığından ve bunun nedenlerinden,
- East Med Boru hattı projesi benzeri, Mısır – G.Kıbrıs – Girit – Yunanistan – İtalya güzergahında bir gaz boru hattı projesi fikrinin, mevcut kaynak kapasitesi, maliyetler ve piyasa fiyatları, tahmini tamamlanma zamanı da dikkate alındığı dönemdeki koşullar tahmin edildiğinde tutarlı olmayacağı ve uygulama şansı bulamayacağından,
- Yine her şekilde bölgedeki en güvenli ve ekonomik pazarın Türkiye olacağından,
- Ve ancak Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’ın şartlarının kabul edilmesi durumunda, İsrail’in ihraç fazlası hacminin ve Afrodit’in Türkiye ve oradan da Avrupa’ya ulaşma şansı olabileceğinden
bahsetmiştik.
Hatta Doğu Akdeniz Coğrafyasındaki Gaz Kaynakları ve Politikalarını en detaylı ve entegre şekilde değerlendirerek, inceleyen yeni kitabımızdaki çalışmaları da bu kapsamda referans göstermiştik.
Bu açıklamalarımız birçok farklı ortamda yankılanmış ve sonunda anlaşılabilmiş olacak ki, daha düne kadar;
- Doğu Akdeniz’de çok büyük kaynaklar olduğunu,
- Bu kaynakların Rus gazına alternatif olacağını,
- İlgili kaynakların Türkiye üzerinden hemen Avrupa’ya taşınması gerektiğini,
- Hatta böyle bir adımın gerçekleşebilmesi için Kıbrıs politikalarında dahi bazı tavizler verilebileceğini,
- Çünkü bu sayede Türkiye’nin bir enerji merkezi oluvereceğini
vurgulayan bazı analistlerin dahi vurguladığımız noktalara geldiği ve bu yönde açıklamalarda bulunabildikleri gözlemlenebilmektedir.
Yani dediğimiz ve artık birçok yaklaşımcının da demeye başladığı gibi; ilgili enerji zirvesinde kullanılan söylemlerin için boş ve tutarsızdır.
Lakin şunu da eklemekte fayda var:
Bu yaklaşımı desteklerken, ilgili boru hattı projesi söyleminin 6,2 milyar dolar civarında bir yatırıma ihtiyacı olduğu için günümüz koşullarında uygulanabilir olmadığını da yorumlara eklemek kurgulanan senaryoyu yine uluslararası arenada ve uzmanlar nezdinde tutarsız duruma düşürmektedir.
Çünkü:
- Öncelikle olası bir boru hattı, diğer yüzey tesisler ve kaynak geliştirme yaklaşımları dikkate alındığında, yapılacak analizlerde günümüz değil, ilgili hedeflenen yıllara yönelik analizler yapılır. Yani günümüz koşulları için tutarlı görülen yaklaşımlar, 2025’li yıllar için tutarsız olabilir.
- İkinci olarak da, 6,2 milyar’lık yatırım tahmini 2017 başında Edison firması tarafından ortaya atılan ve tarafımızca çürütülen rakamdır.
- “https://www.tespam.org/tr/dogu-akdeniz-eastmed-boru-hatti-projesi/” linkinden erişilerek incelenebilecek Şubat 2017 tarihli yazımızda bahsettiğimiz üzere;
- İlgili projenin maliyeti 25 milyar $’lar civarına çıkmaktadır. Bu da ilgili kabul edilen iç karlılık oranlarında taşıma maliyetlerini çok yükseltmekte ve market koşulları da dikkate alındığında, projeyi uygulanamaz duruma düşürmektedir.
- Fakat kulaktan dolma söylemlerle analizler yapanların bahsettiği gibi; şayet ilgili boru hattı 6,2 milyar $’a inşa edilebilse; o zaman zaten proje uygulanabilir ve ekonomik olacaktır.
Özetle, bir fikri savunurken, savunmaya böylesi teknik bir hatayı katmak, kendi ayağına sıkmak benzeri bir durumdur.
Sonuç olarak, zirvedeki söylemlerin siyasi ve tutarsız olduğu doğru fakat East Med benzeri projenin maliyetinin 6,2 milyar $ civarında olacağı ve bu sebeple uygulanamaz olduğu yanlıştır.