Güneş ve Rüzgar Enerji Projelerinin Finasmanı

Sezai TOPRAK

TESPAM New York koordinatörü

Güneş ve rüzgar enerjisi sektörlerinin petrol ve doğalgaz gibi enerji kaynaklarının üretim ölçeğine ulaşabilmesi için gelecek on yıllar içinde trilyonlarca dolar yatırım yapılması gerekmektedir. Son yıllarda güneş ve rüzgar enerjilerine yönelik yatırımlarda artış yaşanmasına rağmen, geliştirciler genellikle rekabet edebilir yeterli finansman bulamadıklarından şikayetçilerdir. Petrol ve doğalgaz sektörüne bakıldığında ise, emtia fiyatlarının zirve yaptığı 2013 yılında 900 milyar dolarlık yıllık yatırım yapılmıştır.

Petrol ve doğalgaz varlıkları ile güneş ve rüzgar gücü varlıkları arasındaki en önemli farklardan biri, petrol ve doğalgaz varlıklarının yatırılan sermayeye kıyasla çok yüksek orandaki nakit akışları üretebilme potansiyeline sahip olmasıdır. Güneş ve rüzgar enerjisi ise havayı kirletmeme, sera gazına neden olmama gibi bir takım sosyal faydalar sağlamaktadır. Başka bir fayda ise, güneş enerjisi ve belirli yerel bir bölgeye yönelik kurulan rüzgar trübünleri enerji şebekesine ulaşımı çok güç olan bölgelere elektrik enerjisi sağlayabilmektedir. Enerji arz güvenliğine de katkı sağlamaktadır. Bunun yanı sıra, Türkiye gibi enerjide dışa bağımlı ülkelerde bu yenilenebilir ve yerel olarak üretilebilir enerjiyle bağımlılık azaltılmaktadır.

Tahminlere göre uluslarararası kabul edilen küresel sıcaklığı sanayileşme öncesi küresel sıcaklığın 2 santigrat derece fazlasında tutabilmek için önümüzdeki yirmi beş yıl içinde yıllık 500 milyar dolar güneş ve rüzgar enerji tesislerine yatırım yapılması gerekmektedir. Bu tutar, mevcut güneş ve rüzgar enerji yatırım oranının neredeyse iki katıdır.  Önceki yazımızda da belirttiğimiz üzere özellikle ABD başta olmak üzere dünya genelinde yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımların artış hızında bir yavaşlama yaşanmaktadır. Buna rağmen Türkiye’de yerli ve yeni enerji politikasının bir parçası olarak yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımlar teşvik edilmektedir. Son olarak Enerji Bakanlığı’nın açtığı Karapınar Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları kullanım hakkı ihalesi Türkiye’nin yerli ve yenilebilir enerji üretiminde önemli bir adımdır.

Petrol ve doğalgaz sektörlerinin sermaye bulmadaki başarısının güneş ve rüzgar enerji sektörlerine yol gösterebileceği değerlendirilmektedir. Bazı araştırmacılar petrol ve doğalgaz sektöründeki benzer araçlardan yola çıkarak üç yeni finansal araç önermektedir: yenilenebilir kaynağa dayalı finansman, elektrik üretim ödemeleri ve kapasite ödemesi finansmanı.

Yenilenebilir Kaynağa Dayalı Finansman

Petrol ve doğalgaz sektörü, arama ve üretimde rezerve dayalı finansmanı yıllardır  kullanmaktadır. Bu finansmanda krediler için petrol ve doğalgaz rezervleri varlık tabanı ve güvence olarak gösterilmektedir. Benzer şekilde bir proje alanındaki güneş ve rüzgar kaynakları eğer yeterince değerli ise borcun finansmanında bir varlık tabanı ve güvence sağlabilir. Bu uygulama sermayenin genelde yetersiz olduğu güneş ve rüzgar projesinin geliştirilme safhasının ön kurulumunda faydalı olabileceği iddia edilmektedir.

Elektrik üretim ödemeleri

Petrol ve doğalgaz şirketlerinin arama ve üretimi finanse etmek için kullandığı başka bir araç ise hacimsel üretim ödeme yöntemidir. Bu finansmanda, bir sermaye sağlayıcısı arama ve üretim şirketine cari ödemeleri, petrol ve doğalgaza erişim hakkı ya da petrol veya doğalgazın gelecekteki satışından elde edilen gelir karşılığında yapmaktadır. Bir sahadaki güneş veya rüzgar gücünün gelecekteki satışından elde edilecek gelire erişim hakkı karşılığında cari bir ödemeyi yapan sermaye sağlayıcıları benzer bir araçla güneş ve rüzgar gücü projelerine yardım edebilir. Bu sermaye projenin geliştirilme safhasının finansmanında yardımcı olabileceği ve projenin uzun vadeli finansmanında bir alternatif olarak kullanılabileceği iddia edilmektedir.

Kapasite ödemesi finansmanı

Petrol ve doğalgaz sektöründe, doğalgaz boru hattı gibi tesisler genelde iki farklı ödeme akışına neden olmaktadır: birincisi taşınan doğalgazın miktarına dayalıdır; diğeri ise varlığın kullanımına yönelik hakka dayalıdır. Elektrik jenaratörleri iki ayrı ödeme akışı sağlamaktadır: birincisi iletilen elektrik miktarına dayalı geleneksel enerji ödemeleridir; diğeri ise elektrik üretim kapasitesini kullanıma hazır halde tutmak için sağlanan kapasite ödemeleridir. Kapasite ödemeleri bazı toptan elektrik piyasalarında giderek önemi artmaktadır ve bu bir dereceye kadar güneş ve rüzgar tesislerine sağlanabilir. Bu kapasite ödemeleri bazı projeler için sermayeye erişimi kolaylaştıran ve daha düşük sermaye giderine neden olan ayrılabilir hasılat akışı sağlamaktadır.

Söz konusu araçlar güneş panellerinin ve rüzgar tribünlerinin geliştirilmesi ve kurulması aşamasında ihtiyaç duyulan finansman ihtiyacının daha kolay ve düşük maliyetle karşılanabileceğini önermektedir. Ancak söz konusu önerilerde dikkate alınmayan fakat önemli bir husus ise güneş ve rüzgar gibi enerji kaynaklarının dönemsel üretiminin dolayısıyla sağlayacağı hasılatın ve böylece yapabileceği nakit akışlarının oldukça dengesiz olduğu gerçeğidir. Bu husus dikkate alınmadan petrol ve doğalgaz yatırımlarında kullanılan finansman araçlarının aynı şekilde güneş ve rüzgar enerji yatırımlarında da kullanılabileceğini varsaymak doğru olmayacaktır.

Yazar