Burak KAYAEL
TESPAM Ortadoğu Uzmanı
bkayael@tespam.org/tr
Son dönemde Türkiye’nin en çok üzerinde durduğu enerji konularının başında enerji merkezi olmak ve enerji arz güvenliği geliyor. Özellikle Rusya ile Kasım 2015’te uçak düşürme krizi sonrası yaşanan arz güvenliği endişesi senelerdir uzmanların ısrarla üzerinde durduğu doğalgaz depolama konusunu siyasetin gündemine taşıdı. Hükümetin ülkemizin dünya enerji piyasalarındaki yerini pazar olmaktan ticaret merkezi olmaya döndürme çabalarında da aslında çok önemli bir yeri olan ancak gözden kaçırılan bir nokta.
BP’nin her sene yayınladığı değerlendirme raporuna göre Türkiye 2015’te 43,6 milyar m3 doğalgaz tüketti. Ülkemizin yerli üretimi tüketim değerimizin yalnızca %5 civarı bir miktarını karşılayabilmekte. Türkiye’nin henüz kanıtlanmış bir petrol/doğalgaz zengini ülke olmaması dolayısıyla tüketimimizin tamamına yakını Rusya, İran, Nijerya gibi gaz ihraç eden ülkelerden karşılanmakta. İran’ın her sene kış aylarında gaz akışını kısması, Rusya’nın gaz tedariğimizde çok yüksek bir paya sahip olması ve Türkiye ile dönem dönem çıkar çatışmasına girmesi ve Nijerya gibi LNG kaynaklarımızdan gelen gazın deniz yollarının güvenliğine bağlı olması Türkiye’yi ivedilikle arz güvenliğini koruma amaçlı depolama kapasitesini artırmaya yöneltmiştir.
Enerji Bakanı Sn. Berat Albayrak’ın mecliste verilen bir soru önergesine verdiği yanıtta Kuzey Marmara doğalgaz depolama tesisinin dışında Botaş’ın Tuz Gölü depolama projesinin ilk aşamasının 2017’de ikinci aşamasının ise 2020’de devreye gireceğini ve bunun dışında 3 özel şirkete yer altı gaz depolama lisansı verildiğini açıkladı. Bu özel depolama tesislerinin 2022’de 2 adet ve 2025’te de bir adet olmak üzere devreye alınacakları açıklandı.
Ülkemizin depolamadaki yerine yakından bakmadan önce enerji ve tüketim değerlerimize bakmakta fayda var. Türkiye’nin doğalgaz tüketimi düzenli bir şekilde artmakta. Bunda artan elektrik tüketimi ve zamanında yapılan al ya da öde tarzı doğalgaz anlaşmalarının payı büyük. 1980’de 25TWh olan elektrik tüketimimiz 1990’da 57TWh, 2000’de 118 ve 2015’te 266 TWh’ye yükseldi. Modernleşmenin ve gelişmenin doğal bir sonucu olan enerji tüketim artışı Türkiye gibi bir gelişmekte olan ülke için hayati öneme sahip. Yalnız burada sağlıksız olan Türkiye’nin sahip olmadığı bir doğal kaynağa dayanarak elektrik üretimi yapması. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA)’nın açıkladığı verilere göre son 5 senede OECD ülkelerinin çoğunluğu doğalgazdan elektrik üretimini (toplam enerji üretimindeki payı değil üretilen enerji miktarı) azaltırken bu azaltıma gitmeyen (ya da gidemeyen) 3 ülkeden birisi Türkiye. 2018’de doğalgaz ulaşmayan şehrinin kalmayacağı hedefini ortaya koyan Türkiye için halen doğalgaz çok önemli bir kaynak.
Daha detaylı rakamlar vermek gerekirse şu an Türkiye’nin yaklaşık 3 milyar m3 doğalgaz depolama kapasitesi var. Bu kapasitenin dağılımı 2661 milyon m3 Kuzey Marmara, 153 milyon m3 Marmara Ereğlisi, 168 milyon m3 Aliağa ve 85 milyon m3 Aliağa FSRU şeklinde. Bu miktar yıllık tüketimimizin yaklaşık %6,8’lik kısmına denk gelmekte. IEA’nın verileri üzerinden gelişmiş ülkelere bakıldığında depolama kapasitesi bakımından İngiltere %6,8 , Japonya %15,5 , A.B.D. %17,4 , Kanada %19,5 , İtalya %26,5 , Fransa %30 , Almanya %33 , Hollanda %45 şeklinde olduğu görülmekte.
Görüldüğü gibi ülkemiz için koyduğumuz gaz dağıtım merkezi olma hedefimize ulaşmamız için yapmamız gereken çok fazla yatırım ve harcamamız gereken çok emek var. Özellikle de gerçek bir enerji merkezi olan Hollanda’nın durumunu göz önünde bulundurduğumuzda.
Türkiye enerji arz güvenliğini sağlamak için kaynaklarını çeşitlendirme çalışmalarına başladı. K. Irak yönetimiyle imzalanan uzun vadeli gaz tedariği anlaşması, İsrail’le yürütülen gaz görüşmeleri, TANAP ve Türk Akımı boru hatları bu amacı desteler nitelikte. Ancak dünyamızın içinde bulunduğu gergin durum her an ülkemizi tehdit edebilecek hale gelebilir. Bu durumun ülkemizin ekonomik gelişmesini etkilememesi için doğalgaz depolama kapasitemizi ivedilikle artırmamız gerekmekte. Bunun için yapılması gerekenler şu şekilde sayılabilir:
- TPAO’dan BOTAŞ’a devredilen Kuzey Marmara yer altı depolama alanının kapasitesinin artırılması için 2. faz çalışmalara ivedilikle başlanmalı,
- Tuz Gölü yer altı depolama alanının 2. aşama kapasite artırımı için ivedilikle çalışmalara başlanmalı,
- Ülkemizin en önemli doğalgaz kaynağı olan Trakya bölgesinde ve ülkemizin diğer alanlarında yeni yer altı depolama alanları için araştırma yapılmalı,
- Özel sektör tarafından yapılacak yer altı, yer üstü ve yüzer depolama tesisleri için devletin sıkı kontrolü sağlanarak gecikmelere engel olunmalı.
Enerji güvenliğimiz için asla unutmamamız ve geri planda bırakmamamız gereken doğalgaz depolama konusunda daha güzel haberler almak dileğiyle…
“Yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları TESPAM’a aittir. Tekrar yayınlanması halinde kaynak gösterilerek bu sayfaya aktif bağlantı sağlanması zorunludur.”
“Türkiye’deki enerji politikaları odaklı ilk ve tek sivil yapılanma…”
“Enerji politikaları alanında gündemi uzaktan takip etmeye çalışan bir Türkiye yerine, gündem belirleyen bir Türkiye’ye ulaşma idealiyle…”
TESPAM-Türkiye Enerji Politikaları ve Araştırmaları Merkezi