YENİ TİP KORONAVİRÜSÜNÜN DÜNYAYI KASIP KAVURMASI

Korona virüsünün küresel ekonomiye etkileri:
Covid-19 başta Çin olmak üzere Dünya’nın çoğu önemli bölgelerinde etkisini gösterdi. Çin’in 2000’li yılların başında küresel ekonomiden aldığı pay %8 civarında iken, bugün söz konusu oran %19’a yükselmiş ve Çin değişen dünya ekonomisinde hayati bir konuma oturmuştur. Öyle ki 2002-2003 yıllarında ortaya çıkan SARS virüsü dönemine kıyasla Çin’in dış ticareti beş kat, yurtdışına gönderdiği turist sayısı altı kat artarak yeri kolay kolay doldurulamayacak bir büyüklüğe ulaşmıştır.
ABD’den sonra dünyanın en büyük ekonomisine sahip olan Çin’in Covid-19 nedeniyle olumsuz etkilenen ekonomisi hiç kuşkusuz ticaret, yatırım ve üretim ağı üzerinden tüm dünyayı etkileyen sonuçlar doğurmuştur. Küresel ekonomik büyümeye en fazla katkı sağlayan Çin’in her zamanki büyüme hızının, özellikle 2020 yılında beklenen büyüme hızının çok altında kaldığı görülmektedir.
Dünya’nın en büyük ekonomisine, kısacası küresel dengeleri kolayca değiştirebilme gücüne sahip ABD, önce Çin’de görülen ve çok sayıda ölümle sonuçlanan hatta son zamanlarda mutasyona uğrayıp tekrar görülen Covid-19’dan ciddi şekilde etkilenmektedir. Çin’den sonra ölümlerin en fazla görüldüğü ikinci ülke İtalya idi. Ancak ABD’nin hem İtalya’yı hem Çin’i hatta salgının görüldüğü diğer tüm ülkeleri geride bıraktığı, en fazla etkilenen bölge olduğu görülüyor. Başkan Trump’ın Covid-19’un Çin’de görülmeye başladığı zaman virüsü küçümsediğini tüm dünya görmüştü. ABD’nin bu salgından çok fazla etkilenmesiyle beraber açıklamasında “Kendimi savaş başkanı olarak görüyorum.” sözüne yer vermişti.
Virüsün yeniden revize olup tekrar görüldüğünü düşünürsek ABD’nin sağlık sektörünün çökmesi hatta tüm dünyada sağlık sektörünün yetersiz kalması ve bu salgının önüne geçemememiz sonucunda küresel dengelerin çok fazla etkilenmesi, Rusya ile OPEC’in petrol üretiminde kesinti konusunda anlaşmazlığı sonrasında OPEC’in Rusya’ya bir güç olarak gördüğü Suudi Arabistan üzerinden misilleme yapmasıyla aralarındaki petrol savaşının alevlenmesi ardı ardına yaşandı. Trump’ın OPEC’e müdahale edip dengeleri değiştirmesi beklenen bir sonuç olacaktır.

Petrol krizi:
Tüm dünyadaki üretim zincirlerinin bir şekilde bağlandığı Çin’in covid-19 nedeniyle yavaşlayan sanayi üretimi, seyahat yasakları ile darbe alan havayolu taşımacılığı petrol fiyatlarına aşağı yönlü baskı uygulamaya başladı.
OPEC fiyatların daha da düşmesini engellemek için üretimi azaltma konusunda anlaştı ancak Rusya bunu kabul etmemişti. Bunun üzerine OPEC’in, petrol konusunda güçlü bir üyesi olan Suudi Arabistan üzerinden Rusya’ya misilleme yapmasıyla Suudi Arabistan’ın günlük üretimi bir milyon varil arttı ve bu artış petrol fiyatlarının 1 hafta içerisinde yüzde 30’un üzerinde gerilemesine sebep oldu.
Suudi Arabistan’la Rusya’nın diğer OPEC üyeleriyle birlikte, küresel petrol üretiminin yüzde 10 oranında azaltılması konusunda anlaşmaya çok yaklaştıkları belirtiliyor.
Covid-19’un yayılmasından önce petrol varil fiyatı 60 ila 70 $ bandında seyrediyordu. Aralık 2019 da Kasım Süleymani’nın ölümü ile kısa süreli artış görüldü daha sonra yine normale döndü. Ocak aylarında Çin’de görülen covid-19 Çin’in petrol tüketimini ciddi oranda etkiledi. 13,5 milyon varil günlük tüketimi olan Çin’de günlük petrol tüketimi 8 milyon varil seviyelerine düştü. Bu da petrol fiyatlarının azalmasına, 60 $ altına düşmesine neden olmuştur. Bu arada Çin korona sebebiyle resmi izin sürecine girdi. Resmi izin süreleri bittikten sonra normal hayata dönmeye çalıştılar. Tüketim tekrar arttığı için petrol fiyatlarında yükseliş yaşandı ancak salgının tam olarak bitmediği anlaşıldığında tekrar resmi izin verildiği için, tüketim düşüşe geçerek petrol fiyatlarını da negatif yönde etkiledi. Bu süreç içinde OPEC ülkelerinin petrol kesintisi konusunda anlaşmazlığı sonucu petrol fiyatları ciddi anlamda düşüşe geçti. Bu ciddi düşüşün sebeplerinden biri de Suudi Arabistan’ın petrol üretimini arttırması ve aynı zamanda 6/7 $ düşük fiyattan vermesinden kaynaklanmaktadır.
OPEC anlaşmazlığından sonra petrol varil fiyatı 25 $/varil civarlarına kadar düştü. ABD Başkanı Trump’ın duruma müdahale etmesiyle 35/40 $ seviyelerine yükseldi.
Covid-19 etkisiyle petrol tüketiminde çok büyük bir azalma olmaktadır; düşen talep miktarı nisan ayında ortalama olarak 20 milyon v/g olarak hesaplanmaktadır.
Stokların doluluk oranı da git gide yükselmekte ve petrol fiyatlarının düşmesinde Amerika’nın stok doluluk oranının da etkisi var. ABD stokları da hızlı bir şekilde doluyor. Stokları sonuna kadar doldurma stratejisinde ilerlemekteler.

Petrol birim üretim maliyeti ülkeden ülkeye değişmekte olup varil petrol fiyatları 60/70 $ bantlarında iken üretim maliyetleri ortalama olarak şu şekilde: Kanada 37 $, Suudi Arabistan 33 $, ABD 30 $, Brezilya 30 $, Kolombiya 30, Çin 25 $ civarlarında. Petrol fiyatlarının 30 $ altına inmesi durumunda birçok ülke zararına satış yapıp kepenk kapatmak zorunda kalacaktır.
Petrol fiyatlarındaki azalma ülkelerin 2020 bütçelerini etkiliyor.
2020 nisan ayında küresel talep miktarında ortalama olarak 20 milyon varil/gün azalma olduğunu görüyoruz. Çin’de salgının 2. dalgasının başlaması ve Avrupa ülkelerinde virüsün yayılımının şu anki hızıyla devam etmesinden yola çıkılarak önümüzdeki 5-6 ay boyunca talepte 40 ila 45 milyon varil/gün azalma olacağı ön görülüyor.
2020 Mart ayında küresel arz, günlük 101 milyon varilden 102 milyon varil civarlarına çıktı. Tüketimin azalmasıyla nisan ayında arz oranı 95 milyon varil/gün civarlarına düştü. Bu durum da bazı petrol üreticilerinin zaten petrol üretemediği anlamına geliyor.
Virüsün bu denli hızlı yayılmasından dolayı önümüzdeki aylarda da arz oranının düşmeye devam etmesi bekleniyor ve bunun neticesinde birçok şirket üretimi durdurmak zorunda kalacak.
Arz talepleri ocak ayından nisan ayına kadar artış göstermektedir. Virüsün etkisinden dolayı nisan ayında pik yapıyor ve mayıs ayından sonra düşüşe geçmektedir.
Ocak ayında 2 milyar varil boş stok kapasitesinin ilerleyen aylarda gittikçe azaldığı görülmektedir. Temmuz aylarına geldiğimizde boş stok kapasitesinin yönetilemez hale geldiği görülecektir. Tüketim miktarında ciddi düşüş arz fazlasının meydana gelmesine ve stokların dolmasına yol açmıştır. Bunu önlemek adına petrol üretiminin büyük çoğunluğunda kesinti olacağı düşünülmektedir.
Brent petrol fiyatlarına gelecek olursak ocak ayında 62/65 $ civarında, şubat ayında 53/55 $, mart ayında 32/34 $, nisan ayında da ortalama olarak 30 $ civarında seyrediyordu. Covid-19’dan kaynaklı olarak tüketimin azalması ve stokların dolması sonrasında üretimde kesintiye gidilmesiyle önümüzdeki 5-6 ay yine bu fiyat aralığında seyredeceği düşünülüyor.
OPEC++ toplantı sonrasında 10 milyon v/g kesinti kararları alındı. Bu kesintinin yapılması durumunda nisan ayında ortalama 3 milyon v/g düşüş olacak ve bunun 2.5 milyonunu Suudi Arabistan’ın yapacağı ön görülmektedir. Tabii korona virüsünün bu hızda devam edeceğini düşünürsek OPEC kararlarının yetersiz kalacağı Mayıs ve haziran aylarında 15 milyon varil/gün, temmuz ve ağustos aylarında ise 25 milyon varil/gün şeklinde arz düşüşü olması gerekmektedir.

Sonuç olarak;
Aslında Suudi Arabistan Rusya’nın Ukrayna ve Suriye’deki agresif politikalarını engellemek amacıyla 1980’lerde uyguladığı taktiği tekrar hayata geçirmeye çalıştı fakat bütçesindeki dev açık nedeniyle petrol gelirlerinin azalmasına uzun süre dayanamadı ve koordineli gitme kararı aldı. Son OPEC toplantısında Rusya üretimi kısmanın fiyatların düşmesini engellemeyeceğini açıklayarak çok stratejik bir hamle yaptı. Fakat dünyada her geçen gün karşılaştığımız ve karşılaşacağımız felaketler art arda sıralanmaktadır. Petrol savaşı da belirsiz bir seviyede ve bu gerginliğin bitirebilecek kesin bir etken yoktur. Her ülke kendi çıkarlarını düşünmekte ve artık bu çıkarların sonucunda çok büyük zararı olacak olan biyolojik veya nükleer savaşlar görülebilir.

Yazan: Murat Toksoy – Umut Yusuf Kalem
Düzenleyen: Esra Göztaş

Yazar