Çin’in Yeni Silahı: Şanghay Enerji Borsası

Uluslararası sistem hızla büyük bir dönüşüm yaşamaya devam ederken, Çin ile ABD arasındaki ticari fay hatları üzerinde görülen soğuk savaş, bütün dünya nezdinde dikkatle takip edilmektedir.

ABD’nin küresel ölçekteki ekonomik hâkimiyetini elinden alma yolunda hızla ilerleyen Çin; ekonomi, ticaret, finans, teknoloji gibi alanlarda yaptığı büyük hamlelerin yanı sıra, enerji ve özellikle petrol alanında da büyük atılımlar yapmaya devam etmektedir.

Petrol ve doğalgazın arama, üretim, depolama, nakil, rafinaj, satış, pazarlama, diğer servis hizmetleri gibi bütün alanlarında, teknik yeterliliğiyle, finansal kapasitesiyle, düşük maliyetlerle iş yapabilme yeteneğiyle dikkat çeken Çin firmaları dünyanın neredeyse bütün bölgelerinde sektörü elinde tutan başta ABD’li olmak üzere, diğer batılı firmaların karşısında üstünlük sağlamaya başlamışlardır. Hatta öyle ki, Çin’in milli petrol şirketleri dünyadaki en büyük şirketler sıralamasında ilk beşe girmeyi başarmış ve diğer batılı şirketleri geride bırakmıştır.

Tüm bu alanlarda olduğu gibi, petrol ticareti ve tedarik güvenliği noktasında da Çin’de önemli gelişmeler yaşanmaktadır.

Özellikle uzun vadede ABD’nin küresel ölçekteki petro-dolar hâkimiyetini zafiyete uğratacak bir hamle olan ve geçen yıl faaliyete başlayan INE (Şanghay Uluslararası Enerji Borsası), bu minvalde dikkatle takip edilmelidir.

INE henüz kurulalı 1 yıl olmasına rağmen, büyük bir ticaret hacmine ulaşmıştır.

Bir yılda, işlem hacmi nezdinde günlük yaklaşık 200.000 lotlara erişen INE, Brentin 800.000, WTI’ın ise 1.200.000 lotlar civarında olduğu düşünülürse, kısa zamanda, hem kapasitesi, hem kaynak çeşitliliği, hem de piyasadaki artan ABD baskılarından etkilenmeyen yapısıyla dengeleri değiştirmeye başlamıştır.

Bu durum, INE’nin Çin’in ABD’nin petrol hegemonyasını kıracak önemli bir etmen olma sinyallerini verdiğini kanıtlamaktadır. Çünkü INE bünyesinde ABD bankalarına ve ABD para birimlerine takılmadan ticaret yapabilmek mümkündür.

Yani bu borsa ABD’nin ambargolarından etkilenmeyecek bir modelde, Çin para birimi ile Çin bankaları ile çalışacak bir sistem üzerine kurgulanmıştır.

Bunların yanı sıra, doğalgaz alanında olduğu gibi, iki dev tüketici olan Çin ve Hindistan, petrol ithalatı konusunda da iş birliği yapmak için bazı adımlar atmaya başlamıştır.

Şöyle ki, Çin ve Hindistan “oil buyers’ clup” kurma konusunda görüşmelerini hızlandırmıştır.

Böyle bir platform sayesinde, Çin ve Hindistan birlikte hareket ederek, OPEC+ kesintilerinden de etkilenmeden (ABD arzı dâhil) alternatif kaynakları kullanmayı hedeflemekte ve petrol fiyatları üzerindeki etkilerini arttırmayı istemektedirler.

Geleceğin en büyük ithalatçıları olacakları düşünülürse, bu minvalde başarılı da olacakları söylenebilecektir.

Çin’in öncülüğünde devam eden bu dev adımlar, İpek Yolu Projesini destekleyen birçok Batılı ülke ve Pentagon ile çıkar çatışmasına giren küresel finans baronları nezdinde de kabul görmektedir.

ABD bu minvalde diğer alanlarda olduğu gibi bu alanda da hâkimiyetini kaybetmemek için yeni ambargolar, darbe girişimleri gibi haklı olmayan hamlelere başvurmakta ve küresel huzursuzluğu tırmandırmaktadır.

Türkiye’ye gelirsek, ülkemiz de bu süreci birlik olarak çok dikkatli yönetmek zorundadır. Yukarıda ifade edilen “oil buyers clup” şeklindeki yapılanmalarda Türkiye’nin de yer alması söz konusu olabilecektir. Ayrıca yerel para birimleri ile ticaret hususu da ülkemizin bir devlet politikası olarak kabul ettiği yaklaşımlardan sayılabilecektir. Türkiye içinden geçilen bu kırılgan süreci iyi yöneterek, zor koşullarda oluşan fırsatları iyi değerlendirmelidir.

Oğuzhan AKYENER

TESPAM BAŞKANI

Yazar