Kardeş ülke Azerbaycan’ın ülkemizde neredeyse 20 milyar dolarlık bir hacme ulaşan yatırımları dahilinde atılan yeni adım olan Star rafinesinin yarın açılışı yapılıyor. Aslında Star rafinerisi Ekim başında teslim aldığı 80 000 tonluk ilk ham petrol tedariki ile işlevine başladı bile.
İlgili niteliklerdeki ham petrolden benzin üretimini neredeyse sıfırlayarak, daha yüksek miktarda dizel ve aromatik çıktılar üretmek üzere tasarlanmış olan Star rafinerisi, öncelikli olarak PETKİM’in ihtiyacı olan hammaddelerin tamamını karşılamak için inşa edilmiştir.
214 000 varil/gün (10 milyon ton/yıl) ham petrol işleme kapasitesine sahip olan tesis yaklaşık olarak 6,3 milyar $’a mal olmuştur.
Türkiye iç piyasasına yönelik dizel ve LPG üretimi yapacak olan Star Rafinesi, PETKİM için de kerosen, nafta ve diğer bazı petrokimya hammaddelerini üretecektir. Bu sayede iç piyasada tüketilen bazı ürünlerde gerçekleşen ithalat kalemlerini azaltacağı gibi, PETKİM’in bütün hammadde ithalatını da sıfırlayacaktır. Bu sayede ülkenin cari açığının azaltılması kapsamında (petrol fiyatları 80 $/varil kabul edilirse) yaklaşık 1,5 milyar $’lık bir katkı sağlanacaktır. Ayrıca PETKİM kampüsünde kurulan tesis, bazı üniteleri PETKİM ile ortak kullanacağından, iki tesis bazında daha düşük maliyetlerle, daha yüksek bir verimlilik sağlanabilecektir.
2011 yılında inşatına başlanılan rafineri bünyesinde aşağıdaki üniteler bulunmaktadır. Bunlar:
- CDU ve VDU Üniteleri
- Çözünmüş Gaz Ünitesi
- LPG Kostik Ayrıştırma Ünitesi
- Nafta/Kerosen/Dizel Hidro Ayrıştırma Üniteleri
- CCR Ünitesi
- Hidrolik Ayrıştırma Ünitesi
- Delayed Coker Ünitesi
- Çözünmemiş Gaz Ünitesi
- Amine Regeneration Unit
- Sour Water Stripper
- Sülfür Ayrıştırma ve TGTU Ünitesi
- Hydrojen Ünitesi
- Ve diğer sistemlerdir. (Kaynak: https://www.fluor.com/projects/star-aegean-refinery-project)
İlgili tesisler bünyesinde 20,000 varil/gün nafta, 26,000 varil/gün kerosen ve 68,000 varil/gün dizel üretim kapasitesi bulunmaktadır.
Türkiye gibi ciddi anlamda dizel tüketen ve bu tüketimin neredeyse yarısını ithal eden bir ülke için yerli dizel üretimini bu minvalde arttırabilmek de önemli olacaktır. Bu tesisin iç piyasaya arz edeceği üretim miktarı ile, dizel ithalatının ortalama %25’inin karşılanması beklenmektedir.
Ayrıca Star rafinerisinde üretilecek diğer bir ürün olan jet yakıtı konusunda da, yıllık 1,6 milyon tonluk kapasite ile Türkiye’nin ihtiyacının tamamının karşılanabileceği ifade edilmektedir. Tabii bu noktada iç piyasada Tüpraş ile bir rekabet olacağı beklentisi ile karşılaşılmaktadır. Fakat bununla birlikte özellikle yeni havalalanı projeleri ile jet yakıtında artan iç üretim, rekabet ortamını biraz törpüleyecektir.
Kurulacak bu tesisle Türkiye’nin LPG ithalatının da %12’sinin karşılanabileceği beklenmektedir. (Kaynak: https://www.dailysabah.com/energy/2018/10/13/largest-private-sector-investment-star-refinery-set-for-grand-opening-next-week) Bu da ithalatı azaltıcı ve cari açığı azaltıcı bir husus olarak dikkat çekmektedir.
Star Rafinerisinin, Türpraş ile rekabeti hususunda da;
- Öncelikle bazı uzmanlar tarafından vurgulanan Tüpraş ile hiçkimse rekabet edemez yaklaşımı, belli argümanlar ile desteklenmedikçe doğru değildir. Çünkü Star Rafinerisinin arkasında büyük bir petrol üreticisi bulunmaktadır.
- Bunlara ek olarak, aslında bu rafinerinin ana kuruluş amacının Petkim’in hammadde ihtiyacını karşılamak olduğu düşünülürse, ortada ciddi bir rekabet gayesi olmadığı da görülecektir.
- Kaldı ki, Star Rafinerisinin iç piyasaya yönelik ana arz hedeflerinin başında dizel yakıtı gelmektedir. Dizel alanında da talebin yarısının ithalat ile karşılandığı düşünülürse, yine bir iç rekabet ortamının oluşmayacağı farkedilebilecektir.
Yani, rekabet vurguları çok da tutarlı değildir.
Son olarak, SOCAR’ın Türkiye’deki yatırımlarına tekrar bakıldığında, ilgili sektörlerin diğer tamamlayıcı unsurlarıyla da entegre olması stratejisinin adım adım uygulandığı görülmektedir. Her ne kadar upstream alanında SOCAR Türkiye’de aradığını bulamadı ise de, downstream alanında en önemli yatırımcılardan bir tanesi haline gelmiştir. Çünkü Azerbaycan’da ham petrol ve gaz üreten, bu üretimleri ilgili boru hatları ile nakil eden, kurduğu rafineri ile petrokimya alanında ihtiyacı olan hammaddeyi tedarik eden SOCAR’ın bundan sonra da Türkiye’de depolama ve dağıtım alanlarına daha fazla odaklanması muhtemeldir.
Yazar: Oğuzhan Akyener