Petrol Sektöründeki Kişilerin Yaşadığı Sıkıntılar

Genel Durum

Ülkemiz yaklaşık 60 yıldan fazladır petrol aramacılığını kendi imkanlarıyla sürdürmekte ve 1954’ten beri milli bir petrol şirketine sahip. Her ne kadar bugüne kadar yapılan çalışmalar ülkemizin hidrokarbon kaynaklarının çok zengin olmadığı yönünde kanıtlar sunsa da petrol ve doğalgaz arama/üretim tekniklerinde ileri bir noktadayız. Özellikle ülkemizde büyük hidrokarbon rezervlerinin bulunmaması ve var olan rezervlerin farklı özellikler göstermesi değişik karakteristikteki sahalarda çalışma tecrübemizi artırdı. Bu tecrübe özellikle saha olarak tabir ettiğimiz arazi çalışmalarını yürüten mühendis ve işçilerimizde ileri seviyede bulunmakta.

 

Sahadaki personel özel ve sosyal hayatlarından fedakârlık yaparak haftalarca kendilerine gösterilen görev yerlerinde ağır şartlar altında çalışıyorlar. İşçiler dünyada maden işçiliğinden sonra en ağır ikinci işçilik olarak tanımlanan petrol saha işini yerine getirirken mühendisler de günlük on binlerce dolarlık operasyonların sorumluluğunu üstleniyorlar. İşçiler çoğu zaman uzun süreler yol giderek sahaya ulaşıp mesailerini yerine getirirken, mühendisler ise özelikle sondaj ve kuyu tamamlama operasyonlarında görevli bulundukları kulede haftalarca yaşıyorlar.

 

Yaşanan Sıkıntılar

 

Tüm bu çalışma ortamı mesleğini sevmeyen ya da özveride bulunamayacak insanlar için sürdürülemez bir süreç. Sürekli kritik operasyonların olduğu sondaj kuleleri, sürekli yer değiştiren kuyu tamamlama kuleleri ve şehir merkezinden uzak üretim kamplarında yaşamak birçok insanın kaldırabileceği bir yaşam değil. Bütün bu ağır şartlara rağmen halen ülkemizde faaliyet gösteren petrol şirketleri yasal boşluklardan faydalanarak çalışanlarına kritik yaşam standartlarının altında ya da tam sınırda koşullar sunuyor.

 

Bu koşullar sadece maddi değil izin, yaşam standartları ve sosyal imkanları da kapsıyor. Örneğin bir sondaj ya da kuyu tamamlama mühendisi çalıştığı kulede yaklaşık 10 m2’lik bir alanda haftalarca yaşamak ve kişisel ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalıyor, ki bu alanda bazen uygun hijyen koşullarının sağlanamadığı oluyor. Yine bu mühendisler sorumlulukları gereği çok uzun süreler görev alanları olan kuyu alanlarından ayrılamıyor ve buradaki tüm faaliyetlerden (personel geliş gidişi, malzeme transferi, yakın alanlardaki halkla ilişkiler, vb.) sorumlu oluyorlar. Özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da yaşanan güvenlik sıkıntıları sebebiyle bu bölgelerde yürütülen faaliyetlerde çalışan personelin sıkıntıları kat be kat artmakta.

 

Saha çalışanlarının yaşadığı en önemli sıkıntılardan birisi de ülkemizde bu tür çalışmalara dair bir yasal düzenleme olmadığı için maaş ve izin sistemindeki adaletsizlik. Fiziksel ve psikolojik olarak ağır şartlar altında çalışan personel halen fabrika ya da ofiste çalışan bir insanla aynı izin ve maaş sistemine tabi tutuluyor. Petrol sektörünün saha kollarının 24 saat prensibiyle çalıştığı maalesef İş Yasalarımızı düzenleyenler tarafından bilinmiyor.

 

Çalıştığı kulede 24 saat prensibiyle yaşayan ve sorumluluğu olan bir mühendis kamuda günlük birkaç saatlik mesai (o da amiri tarafından kesilmezse) alıyorken özel sektörde bunu da çoğu zaman alamıyor. Yabancı ülkelerde bu ağır çalışma şartlarını dengelemek için sektörde on/off şeklinde açıklanan sürekli çalışılan saha işine karşılık belirli bir süre tamamen izin yapma sistemi geliştirilmiştir. Örneğin yurtdışında genel teamül olarak 1 aylık kesintisiz saha çalışmasına 1 aylık kesintisiz izin verilir, ki bu durumda bile işçi veya mühendis gün içinde en fazla 12 saatlik sorumluluğa sahiptir. Kalan sürede operasyonlar başka bir mühendis ve işçi vardiyası tarafından yürütülür. Bu şartlar ülkeden ülkeye ve bölgeden bölgeye değişiklik göstermektedir. Örneğin Norveç Devleti Kuzey Buz Denizinde çalışan personele ağır çalışma şartları sebebiyle 2 haftalık kesintisiz saha çalışmasına 1 aylık kesintisiz izin verilmesini yasal olarak zorunlu tutmuştur.

 

Bir başka büyük problem de bu ağır çalışma şartlarına karşın ücret düzenlemesinin yasal olarak düzenlenmemiş olmasıdır. İşçiler için fiziksel mühendisler için de mesleki ve psikolojik yükün ağır olduğu bu şartlara göre devletimizin bir uzmanlar kurulu kurarak asgari şartları belirlemesi gerekmektedir. Burada işçilerin çoğu sendikalı olduğu için haklarını şu anki yasal şartlarda alabiliyorken mühendisler yasal olarak sendika hakkı dışında tutulduğu için haklarını ancak iş mahkemelerinde (ancak iş yerinden ayrıldıktan sonra) arayabilmektedir. Kamuda birçok mühendisin yasal mesai hakları bütçe kısıntısı gibi gerekçelerle amirleri tarafından kesilirken özel sektörde birçok mühendis asgari ücretin çok az üzerinde maaş alabiliyor (elbette herhangi bir mesai ücreti ödenmeden). Özel petrol şirketlerinin uyguladığı bir taktik de çalışanlarına uzun süreler maaşlarını eksik ödüyor ya da hiç ödemiyor ve çalışan ayrılmak istediğinde alacağı olan ücretin sadece az bir kısmını alarak ayrılabileceğini söylüyor. Ayrıca sektörde sigortasız ya da düşük ücretli gösterilerek çalıştırılan yüzlerce insan var.

 

Yapılması Gerekenler

 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan uzman bir kurul oluşturularak petrol sektöründe sahada çalışan personelin çalışma koşulları yerinde incelenmeli. Bu kurulun bir numaralı önceliği saha personelinin maaş ve izinlerinin içinde oldukları şartlara ve uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi olmalı. Böylece petrol şirketlerinin çalışanlarıyla yaşadığı hukuki problemler en az indirgenerek petrol saha personelinin yaşam şartları daha insani seviyelere getirilebilir.

 

Burada önemli bir görev de meslek odaları ve sendikalara düşmekte. Petrol Mühendisleri Odası (PMO) ve Türkiye Petrol Jeologları Derneği (TPJD) ile Petrol-İş sendikası bir araya gelerek kendilerine bağlı olan personelin şartlarının düzeltilmesi için gereken politik baskıyı kurmalı. Özellikle bahsi geçen meslek odaları üyeleri için belirledikleri en düşük maaş seviyesinin uygulanması için yasal yollara başvurmalıdır.

 

Ülkemizin geçmiş yıllardan getirdiği petrol sektöründeki bilgi birikimini artık özveriyle çalışan saha insanlarına haklarını teslim ederek taçlandırması gerekmekte.

Yazar

Related Posts

Çin’in Nükleer Enerji Alanında Küresel Liderliğe Yükselişi: Stratejik Bir Analiz

Çin’in Nükleer Enerji Alanında Küresel Liderliğe Yükselişi: Stratejik Bir Analiz Doç. Dr. Anıl Çağlar ERKAN Yazar admin View all posts

Türkiye’nin Enerji Bağımsızlığı Yolunda Stratejik Bir Hamle: Gabar’da Petrol Üretimi ve Yerli Sondaj Teknolojileri

Türkiye’nin Enerji Bağımsızlığı Yolunda Stratejik Bir Hamle: Gabar’da Petrol Üretimi ve Yerli Sondaj Teknolojileri Doç. Dr. Anıl Çağlar ERKAN Yazar admin View all posts

You Missed

Türkiye’de İklim Değişikliği ve Emisyon Ticaret Sistemi Anketi Sonuç Raporu

  • By admin
  • Nisan 9, 2025
  • 1 views
Türkiye’de İklim Değişikliği ve Emisyon Ticaret Sistemi Anketi Sonuç Raporu

Türkiye’de İklim Değişikliği ile ilgili Olumsuz Algılar Anketi Sonuç Raporu

  • By admin
  • Nisan 8, 2025
  • 1 views
Türkiye’de İklim Değişikliği ile ilgili Olumsuz Algılar Anketi Sonuç Raporu

Elektrik Santrallerinde Soğutma Kulelerinden Havaya Giden Sıcak Buharın Enerjisi Kullanılamaz mı?

  • By admin
  • Nisan 7, 2025
  • 1 views

Hava Kirliliği Nedir? Türkiye‘deki Çalışan ve Planlanan Kömür Santralleri Listesi

  • By admin
  • Nisan 7, 2025
  • 1 views

AT GÜCÜ YEŞİL ENERJİDİR

  • By admin
  • Nisan 7, 2025
  • 1 views

Almanya’da Güneş Enerjisi Sektörü Krizde

  • By admin
  • Nisan 7, 2025
  • 1 views