Oğuzhan AKYENER
TESPAM Başkanı
Ülkemiz ve bölgemizin huzurunu ve istikrarını tehdit ederek, çok daha sıkıntılı süreçlere gebe olan referandum sürecini “https://www.tespam.org/tr/kuzey-i/” linkinden erişebileceğiniz raporla daha detaylı inceleyebilirsiniz.
Bu yazımızda da konu ile alakalı bazı anahtar sorulara verilen cevapları bulacaksınız.
***
Türkiye’nin Yaklaşımı Ne Olmalıdır? Hangi Adımlar Atılabilir?
Türkiye’nin IKBY ile müzakerelerde elini güçlendirebilmek için (özellikle) referandum öncesinde ivedilikle şöyle bir planı izlemesi yerinde olacaktır:
- Tüm ticari ilişkiler kesilecek.
- Petrol sevkiyatını sonlandırılacak.
- Diplomatik ilişkiler bitirilecek.
- Barzani ailesinin Türkiye’deki tüm mal varlığına el koyulacak.
- Bölgede üzerinde etki kurulmuş olan Türkmen ve Sünni Arap nüfuzu sokaklara dökülecek.
- İran ve Rusya ile durum değerlendirmeleri yapılacak.
- Türkiye üzerinden IKBY’ye sağlanan her türlü ulaşım, lojistik faaliyet sonlandırılacak.
- ABD, İsrail ve Batı Grubundan bu konudaki olası baskılara, bunun iç güvenlik meselesi
olduğunu ifade edip, kulakları tıkanacak.
- Suriye’de güvenliğe azami dikkat edilecek.
- Diğer olası gayri nizami saldırılara karşı önlemler alınacak.
- Sonraki adımda IKBY yönetiminin üst düzey kabulü dış işleri bakanlığınca, bazı diplomatik
bekletme prosedürleri de uygulanarak yapılacak.
- Görüşmede şartlar ortaya koyulacak. Şartlar, yukarıda da bahsedildiği üzere:
- “Erbil, Süleymaniye, Duhok ve Kerkük’te askeri üsler kurulacak,
- Petrol ve orta vadede olası gaz ticareti de sadece Türkiye üzerinden devam edecek,
- Bölgede teknik ve finansal eksiklikler sebebi ile geliştirilemeyen tüm sahalar Türkiye’nin ortaklığı ve desteği ile üretime alınacak ve öncelikli pazar Türkiye olacak şekilde satışı yapılacak,
- Kerkük valisi ve yönetimini Türkiye atayacak,
- IKBY’nin PYD-PKK-YPG ile ilişkiye girmesine kesinlikle izin vermeyecek,
- Bu ilişkileri denetleyen ve Türk Dış İşlerince atanacak üst düzey bir komite kurulacak,
- Bölgedeki Türkmenlerin hakları sonuna kadar savunulacak ve bu konu ile ilgili de üst düzey bir komite kurulacak,
- Referandumun bu şartlar sağlandıktan sonra Türkiye kontrolünde yapılabilmesi değerlendirilecek,
- Referandum akabinde IKBY’nin Türkiye’ye ilhakı da söz konusu olup, değerlendirilebilecek,
- Türkiye bu süreçte IKBY’ye her türlü desteği sağlayacak.” şeklinde olacaktır.
- Bu şartlar kabul edilene kadar Dışişleri Bakanı hariç, daha üst düzey hiçbir yetkili ile IKBY Başkanının ya da yetkililerinin görüşmesine izin verilmeyecek. Hatta Türkiye’ye giriş yapmalarına ya da Türk hava sahasını dahi kullanmalarına dahi izin verilmeyecektir.
Türkiye ancak bu tarz yerine göre sert, caydırıcı ve ne istediğini bilir hamleler ile netice alabilecek ve niyetlendiği cihanşümul hedeflerine yürümeye devam edebilecektir.
Aksi halde yapılan bütün çabalar heba olacak ve çok daha riskli ve tehlikeli oluşumlar adım adım gündemi meşgul etmeye ve zararlı hale gelmeye devam edecektir.
Referandum Petrol Gelirleri Paylaşımı Konusunu Bir Çatışma Ortamına Döndürür mü?
2014’ten beri IKBY ile arasındaki çekişmeler sebebiyle MIY (Merkezi Irak Yönetimi), Irak anayasasında Kürtlerin hakkı olarak yer alan %17’lik petrol gelirlerinden elde edilen bütçe payını göndermemektedir. Buna karşılık da Kürtler ürettikleri petrolün satışlarından elde ettikleri gelirin tamamını kendileri kullanmaktadır. Yani ortada devam eden ve pek de ülke içi birlik ve istikrar sağlanmadığı müddetçe çözülemeyecek gibi görülen ciddi bir anlaşmazlık bulunmaktadır.
Aslında resmi olarak olması gereken,
- IKBY’nin MIY onayı olmadan petrol satışı yapmaması,
- MIY onayı ile yapılan tüm ticaret gelirlerinin merkezi bütçeye aktarılması,
- Merkezi bütçede biriken tüm gelirlerin de %17’sinin IKBY’ye ödenmesidir.
Fakat bu sürecin işleyişi pek de mümkün görülmemektedir.
Referandum sonrası IKBY’nin olası bir bağımsızlık ilanı durumunda;
- Ortada gelir paylaşımı gibi bir anlaşma ya da MIY’ne bağlı bir bölgesel yönetim olmayacaktır.
- Bu da böyle bir anlaşmanın zaten hükümsüz olacağı sonucunu ortaya çıkaracaktır.
- Demek ki, gelir paylaşımı konusu kapanacak fakat bölgesel hakimiyet konusunda yeni çatışma durumları söz konusu olacaktır.
- MIY’nin açıklamaları da zaten olası bir askeri müdahalenin sinyallerini vermektedir.
Kerkük’ün Referanduma Tabii Tutulması Ne Anlama Gelmektedir?
Kerkük öncelikle berlirtilmelidir ki, Misak-ı Milli sınırlarımız içerisinde kalan, Musul vilayetimizin bir sancağıdır. Bunun yanı sıra, her türlü etnik temizliğe rağmen bir Türk şehri olma statüsünü de korumaktadır.
Ayrıca yaklaşık 26 milyar varillik kanıtlanmış rezervi bulunan namı değer Kerkük sahasının bir bölümü de bu şehrin altında yer almaktadır.
Aşağıdaki haritadan Kerkük Şehri, şehrin etrafındaki sahalar ve Kerkük sahasının uzanımı görülebilecektir. Ayrıca TESPAM’da 23 Ekim 2016’da yayınlanan “Bizim Musul: Kaynakları, Geçmişi, Geleceği ve Önemi” isimli rapordan da ilgili sahaların rezerv miktarlarına da ulaşılabilecektir.
Harita 1: Kerkük Şehri ve Kerkük Sahası (Kaynak: https://www.tespam.org/tr/bizim-musul-kaynaklari-gecmisi-gelecegi-ve-onemi/)
Yukarıdaki haritadan da anlaşılacağı üzere, zaten uzun süredir özellikle bölgedeki en kalabalık ve etkin kesim olan Türkmenler üzerinde yürütülen etnik temizlik, şehrin ve bölgenin ne kadar stratejik olduğunu göstermektedir.
Hali hazırda Kerkük sahasından yapılan üretim konusunda devam eden anlaşmazlık, olası bir bağımsız Kürdistan sonrası, ciddi bir çatışmaya dönüşecektir.
Kerkük şehrini bir oldu bitti ile referanduma dahil etmek isteyen IKBY, uzun vadede uluslararası toplumun desteğini alabilmesi durumunda, şehir üzerinden bölgesel hakimiyetini arttırmayı hedeflemektedir.
Sonuç olarak, anlaşılabileceği üzere, Kerkük şehrinin referanduma dahil edilmeye çalışılmasının sebebi de, bu şehirde uygulanmaya çalışılan etnik mühendislik çalışmalarının sebebi de enerjidir!
Süreç Petrol Fiyatlarını Nasıl Etkiler?
Olası bir bağımsızlık kararı sonrasında, komşuları olan İran, MIY ve Türkiye’nin ilişkileri sadece dondurması durumunda, IKBY’nin hali hazırda devam ettiği yaklaşık 550 000 – 600 000 varil / günlük petrol ihracatı bir anda sıfırlanacaktır. Zaten çatışma halindeki Suriye’den gelen terörist üretimi petrolün! de bu güzergahtan geldiği düşünüldüğünde, böyle bir hamlenin ilgili satıcılar üzerinde ciddi etkileri olacaktır.
Ayrıca üretimin devamı için de, depolama kapasitesinin az oluşu, ulaşılabilecek market olmayışının yanı sıra lojistik imkanların da kısıtlanması, IKBY için durumu içinden çıkılamaz bir hale sokacaktır.
Böyle bir süreçte artan iç huzursuzluk ve komşulardan gelecek baskı ve müdahaleler kurulan kanlı hayallerin de kolaylıkla sonunu hazırlayacaktır.
Bu durumda IKBY’nin arz edemeyeceği günlük yaklaşık 0,5 milyon varillik bir hacmin ise küresel piyasalar için pek de önemi olmayacaktır.
Hatta bu kesinti, OPEC ve OPEC üyesi olmayan bazı ülkelerin aldıkları halde kısmen uygulayamadıkları kesinti kararı kapsamında da hoş karşılanacaktır.
Sonuç olarak hali hazırda arzın talepten yüksek olduğu piyasa koşullarında, IKBY’nin üretimindeki olası bir kesinti, küresel anlamda önem ihtiva etmeyecektir.
Tüm bunların yanı sıra, MIY’nin Suudi Arabistan ve bazı bölge ülkeleri ile yeni petrol ticareti rotaları üzerindeki çalışmalarının da orta vadede sonuç vermesi, IKBY ve Ceyhan üzerindeki rotadan MIY’nin de tamamen vazgeçmesi anlamına gelecektir.
Bu durum Türkiye açısından pek de istenmeyecek bir gelişme olsa da, Türkiye’nin çok daha başka adımlar atabilmesine de belki imkan sağlayabilecektir. Yani bu konuda da Türkiye’nin şimdiden stratejiler geliştirmesi önemlidir.