Türkiye dünyadaki petrol ve doğalgaz alanındaki en önemli etkinlik olan, Dünya Petrol Kongresi’nin yirmi ikincisine ev sahipliği yaptı. “Enerji Geleceğimize Köprüler” sloganı ile organize edilen kongre 13 Temmuz tarihinde tamamlandı. Daha öncekileri ile kıyaslandığında, uluslararası kamuoyunda aynı ölçüde yankı bulmasa da, İstanbul’da icra edilen 22. Dünya Petrol Kongresi birçok uluslararası uzman ve üst düzey katılımcısı ile Türkiye için gerçekten önemli bir etkinlikti.
***
Böylesi önemli bir etkinlik kapsamında düzenlenen çeşitli oturumlarda, farklı düzeylerdeki yetkililerce uluslararası kamuoyuna birçok mesaj verilmeye çalışıldı. Bu mesajlardan önemli görülebilenlerden bazılarını incelediğimizde:
- Kongre süresince genel olarak Türk yetkililerce:
- Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltma hedeflerinden,
- Bu kapsamda yürürlükte olan milli enerji politikalarından,
- Bu politikalar kapsamında atılan adımlardan,
- Türkiye’nin konumu ve istikrarı dikkate alındığında önemli bir partner ve enerji geçiş güzergahı olduğundan,
- Bu kapsamda Güney Gaz Koridoru kapsamında TANAP ile somut adımların atıldığından,
- Hatta Doğu Akdeniz gaz kaynaklarının Avrupa’ya Türkiye üzerinden sevkine de olumlu yaklaşıldığından bahsedildi.
- Bu genel ve ortak deklarasyonların yanı sıra, Sn. Cumhurbaşkanı; Güney Kıbrıs Rum Kesimi tarafından, BM’ce kabul gören Türk Deniz Alanlarının ihlal edilerek bazı yabancı petrol&gaz şirketlerine aramacılık maksatlı tahsis edilmesinin kabul edilemez olduğunu, bu alanda Rumların oyununa gelen şirketler ile işbirliğinin kesilebileceğini vurguladı. Hatta bu konuşma ve vurgulama esnasında, ilgili ruhsatlarda yer alarak, Türkiye’nin deniz alanlarının ihlaline resmen ortak olan Exxon, Total, Eni, Qatar Petroleum gibi şirketlerin üst düzey yetkilileri de dinleyici olarak salonda hazır bulunuyorlardı.
- Exxon’un eski CEO’su ve yeni ABD dış işleri bakanı olan Tillerson ise, bir önceki gün yaptığı konuşmada, Türkiye’nin sadece konumu gereği bir geçiş güzergahı olduğu vurgusunu yapmış ve Türkiye’yi Güney Gaz Koridoru ve Doğu Akdeniz gaz kaynaklarının Avrupa’ya nakli hususunda desteklediklerini ifade etmişti.
- Cumhurbaşkanı’nın yukarıda ifade edilen uyarısının, kendilerini de kapsadığının hatırlatılması üzerine, kardeş ülkenin çok uluslu şirketi Katar Petroleum yetkilileri, TESPAM yetkililerine cevaben: Katar’ın bu konuya siyasi yaklaşmadığı, ortakları olan TOTAL’in öncülüğünde ticari olarak ilgili ruhsatlardan pay aldıkları, Türk yetkililerin resmi talepleri neticesinde, ilgili paylarından dahi feragat edebilecekleri hususunda görüş bildirmişlerdir.
- Petrol ve gaz piyasalarının gelecekte de önemini koruyacağı, bu kapsamda arzın devamı için sürdürülebilir yatırımların önemi, düşük petrol fiyatlarına karşı alınan maliyetleri azaltıcı önlemler, enerji dönüşüm politikaları, gaz ve LNG’nin artan önemi, yenilenebilir yatırımlara destekler, fiyatlara etki için kısıtlama politikaları, devam eden ilgili yatırımlar ve yeni teknolojilerin önemi gibi konularda, Aramco, BP, Shell, Exxon, Gazprom, Total gibi büyük şirketlerin üst düzey yetkilileri görüşlerini bildirmişlerdir.
- Rus Enerji Bakanı özellikle Avrupa’ya yönelik yeni boru hattı yatırımları ile ilgili olarak, bu yatırımları politik sebepler ile engellemekten vazgeçilmesi gerektiğini ifade etti.
- Ayrıca:
- Suudi Arabistan’ın uluslararası gaz arama/üretim projelerinde yer alma planları,
- Cezayir ve İran’ın uluslararası yatırımcı çekebilme hedefleri,
- İran’ın özellikle Türk Bankaları destekli yatırımcılar için hazır oluşu,
- Derin deniz projelerinin ankonvansiyonel kaynaklardan daha elverişli olabileceği,
- Bu kapsamda Brazilya’nın önemli bir avantaj olabileceği,
- Çin ve Hindistan’ın milli petrol şirketlerinin artan yatırımları ve ilgileri,
- Lübnan’da devam eden arama ruhsatları ihale süreçlerine olan ilgi,
- Karbon salınımının azaltılması kapsamında politika önerileri,
- Kuzey Denizi’ndeki üretimin düşmeye başlamasının etkileri,
- İran, Brazilya, Cezayir, İsrail gibi ülkelerde düzenlenen mezvuat altyapıları gibi birçok konu da ilgili yetkililerce kamuoyu ile paylaşıldı.
- Özellikle TESPAM bünyesinde konu ile ilgili birçok çalışma yapılmış olan, İsrail’in gaz ihraç politikaları hususunda;
- İsrail Enerji Bakanı’nın;
- İsrail’in Avrupa’nın Kuzey Denizi sebebi ile artan tedarik açığının Doğu Akdeniz’den karşılanacağı,
- İsrail’in bu noktada en önemli oyunculardan olacağı,
- Bu kapsamda hem Türkiye üzerinden, hem de EastMed Boru Hattı ile direk Yunanistan’dan Avrupa’ya gaz sevkiyatı yapılacağı açıklamaları üzerine,
- TESPAM yetkililerince;
- İsrail’in 2050 yılına kadar yapılan üretim-tüketim ve ihraç potansiyelinin, yeni yapılan gaz satış anlaşmaları da dikkate alınarak incelendiğinde, aslında düşünüldüğü kadar fazla olmayacağı,
- Bir boru hattı için ihtiyaç olan düzenli ve uzun vadeli ihraç potansiyelinin yıllık 10 milyar m3 olabilmesi için dahi İsrail’in Kıbrıs’taki Afrodit sahasına ihtiyacı olduğu,
- Yani ihraç poltikalarından önce, kaynak konusunda soru işaretleri olabileceği,
- Bunun da yanı sıra, 6-7 milyar dolar maliyeti olacağı ifade edilen EastMed boru hattının TAP ile kıyaslandığında, maliyetlerinin 20 milyar $’lar civarına çıkabileceği,
- Bu durumda da ilgili hattın ekonomik olarak mümkün olmayacağı yönündeki yorumları üzerine,
- İsrail Enerji bakanınca elle tutulur ve açıklayıcı bir yorum yapılamamıştır.
- İsrail Enerji Bakanı’nın;
Sonuç olarak, yukarıda da bahsedilen bazı mesajlar eşliğinde, 22. Dünya Petrol Kongresi de İstanbul’da tamamlanmıştır. İlgili kongredeki izlenimlerden de anlaşılacağı üzere, en önemli enerji kaynakları olan petrol ve doğalgaz dünya ekonomik ve politik dengelerindeki etkinliğini sürdürmeye devam edecektir. Böylesi büyük bir etkinliğe ev sahipliği yapan Türkiye’nin bu alandaki etkinliğini arttırması, enerji alanındaki vizyonunu cihanşümul hedefleri doğrultusunda güncellemesi ve daha küresel etkileri olan adımlar atma gayretinde olması çok önemlidir.