AKDENİZ & KARADENİZ’DE PETROL ARAMAK NE ANLAMA GELİR?
(RUMLAR NEZDİNDE?)
Oğuzhan AKYENER
TESPAM Başkanı
Enerji Bakanı Sn. Berat Albayrak’ın Akdeniz ve Karadeniz’de olası hidrokarbon kaynakların aranması için çalışmalara başlanacağı yönünde açıklamaları çok yönlü uluslararası yankı buldu.
Ulusal basında pek farkedilemese de, Kıbrıs’taki misafirlerimiz olan Rumlar, bu açılamaya çok tepki gösterdi. Böyle bir hamlenin sözde kendilerine ait olan alarda güvenlik sorunlarına neden olacağı, mevcut gelişmeleri etkileyeceği ve bölgesel barışı engelleyeceği yönündeki kaygıları gazete manşetlerine taşındı.
Tabii adamlar kendi açılarından haklı!
Öncelikle aşağıdaki ilk harita incelendiğinde;
Harita 1: Rumların Türk Arama Ruhsat Alanlarında Gasp Ettikleri Alanlar (Kaynak: https://www.tespam.org/tr/muzakere-edilen-bizim-kibris-enerji/)
- Ortada bir Türk devleti yokmuş gibi! Türk karasularına giren alanları, kendi alanları olarak ilan etmişler!
- Bu alanları Amerikan, Fransız, İtalyan, Norveç ve Katar’lı firmalara petrol&gaz aramacılığı için taksim etmişler!
İkinci harita incelendiğinde ise;
Harita 2: GKRY’nin İddia Ettiği Kıta Sahanlığı Ve İlgili 3. Tur Arama Ruhsat Anlaşmaları (Kaynak: http://www.oilandgasmediterranean.com)
- Aslında devam eden –(Türklerin daha şimdiden asimile edildiği) federal birleşmiş Kıbrıs- müzakere süreçlerinde de hedeflendiği üzere, Rumlara ait olan asıl sınırlar bu şekildeymiş!
- 11. ve 6. Ruhsat alanlarında büyük şirketler ile önemli aramacılık anlaşmaları zaten tamamlanmış!
- Bu alanların hemen altında yer alan Zohr sahası dikkate alındığında, bölgede önemli bir potansiyel bulunmaktaymış.
Yani sonuç olarak;
- Bakanın vurguladığı gibi Türkiye’nin önemli adımlar attığı yerli kaynaklarını tespit etme ve geliştirme stratejileri çerçevesinde; Akdeniz’de petrol ve gaz aramacılığına yönelmesi, buna da: ilk haritada görülen ve PİGEM tarafından TPAO’ya tahsis edilmiş arama ruhsatlarında başlaması sayesinde:
- Türkiye Rumlarca gasp edilen deniz alanlarını sahiplenmek için önemli bir hamle yapmış olacaktır.
- Bu sebeple, Rum tarafının hayalleri suya düşürecektir.
- İnatla pot kırdıkları, Kıbrıs çözüm süreci akabinde, bir süre sonra zaten elde edecekleri Enosis gayeli planları engellenebilecektir.
- En nefret ettikleri düşmanları olan Türkiye, olası bir Kıbrıs çözümü neticesinde yitireceği 2. Haritada görülen deniz alanlarını kaybetmemiş olacaktır.
- Çok dillendirdikleri Afrodit sahasının geliştirilmesi konusunu da ileriki bir tarihe ertelemek zorunda kalacaklardır.
- İlgili potansiyel alanlarda belki de Türkiye yeni kaynaklar keşfedecek ve tüm dengeleri değiştirecektir.
- Bunun akabinde AB kapısından girebilmek için benliğinden vazgeçmeyi çoktan göze almış, Kıbrıs’lı Türkler içerisindeki bazı gruplar da rotalarını değiştirebilecektir.
Yani Türkiye’nin Akdeniz’deki ruhsat alanlarında aramacılık yapması ve hatta keşif yapması, Rumlar tarafından şiddetle istenmeyen bir durum olacaktır.
Rumların sürekli bozduğu ve engellediği sahte barış sürecini iyice çıkmaza sokacaktır.
Zaten AB-ABD-Yunanistan ve Kıbrıs’taki Rumlar ve bazı Batı hayranı Türklerin de istediği ve kabul ettiği barış süreci, bir adım sonraki büyük katliamların başlangıcıdır! Tarih bunu kanıtlamaktadır. Yani barışın oradaki teminatı, Türk askerinin ve devletinin varlığıdır!
Hali hazırda Türk deniz alanlarının gasp edilmesine alet olarak orada faaliyet hazırlığında olan yabancı şirketlere gelince; onlar da arzu ediyorlar ise, gelip ruhsat sahibi olan TPAO ile ortaklık müzakerelerine girişebileceklerdir.
Böyle bir söylem neticesinde doğru ve kararlı adımlar atmak, Türkiye’nin sadece Kıbrıs politikalarında değil, Suriye ve Ege politikalarında dahi elini güçlendirecektir.
Sonuç olarak, Sn. Bakanın söylemi heyecan ve umut vericidir.