Cenevre Bitti & Tehlike Devam Ediyor

Oğuzhan AKYENER

TESPAM Başkanı

Cenevre’de başlayan Kıbrıs müzakereleri, (her ne kadar bazı kurumlarca aksi iddia edilse de) Rum tarafının arsız toprak talepleri neticesinde, beklenildiğinin aksine net bir çözüm ortamı yakalanamadan tamamlandı. Diğer bir açıdan bakıldığında ise, müzakere edilmesi gereken konular 6 ana başlık altında toplanarak, oluşturulan 5 adet alt çalışma grubuna devredildi. Ve 18 Ocak’a kadar belli bir noktaya gelinmesi beklenen ihtilaflı konuların, Ocak sonunda yeniden üst düzey katılım sağlanması ile değerlendirilerek, çözüme kavuşması konusunda temenniler ile program sonlandırıldı.

Cenevre’de yaşanan müzakere sürecinin başından sonuna kadar, KKTC’ni temsilen masada yer alan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, dün akşam saatlerinde Kıbrıs’a döndüğünde şu açıklamalarda bulundu:

  • Süreç özellikle Kıbrıs’lı Türklerin katkısı ile bugünlere gelmiştir.
  • Diyalog ve işbirliği bundan sonra da devam edecektir.
  • Türkiye’nin süreci desteklemesi büyük önem taşımaktadır.
  • Cenevre’de alınan karar üzerine oluşturulan 5 adet çalışma grubu 18 Ocak’ta İsviçre’nin Mont Pelerin kasabasında toplanacaktır.
  • Mont Pelerin’de KKTC’ni müzakereci Özdil Nami temsil edecektir.
  • AB bundan sonraki süreçte görüşmelerde gözlemci olarak yer alacaktır.
  • Çalışma grupları görevlerini tamamladıktan sonra, tahminen Ocak sonunda üst düzey görüşmeler yeniden başlayacaktır.
  • KKTC’nin olmazsa olmazları dönüşümlü başkanlık ve tüm karar alma süreçlerine etkin katılımdır.
  • Bunların yanında, Kıbrıs Türk halkı açık ve net şekilde Türkiye’nin güvencesinin devamını istemektedir. Fakat bu konuların da güncellenmesi ve karşı taraf için de tehdit unsuru olmaması gereklidir.

Kıbrıslı Türklerin lideri ifadesi yerine, KKTC Cumhurbaşkanı olarak nitelendirdiğimiz Akıncı’nın yukarıda özetlenen ifadelerine bakıldığında (özellikle son iki maddeye):

  • Türkiye Cumhuriyeti’nin varisi olduğu, bu uğurda ciddi bedeller ödediği Kıbrıs ve Kıbrıs topraklarındaki varlığı artık KKTC’nin olmazsa olmazları arasında yer almamaktadır.
  • Kıbrıs Türk Halkı (KKTC vatandaşları değil!) Türkiye’nin güvencesini istemeye devam etse de, bu durum Rumlar için bir tehdit unsuru olduğundan, yeniden değerlendirilebilecektir.

Yani, Türkiye için büyük tehlike devam etmektedir!

Her ne kadar Rumların arsız toprak talepleri hususu ve kamu oyuna sızdırılan haritalar ile ilgili net bilgiler olmasa da (hatta aksi iddia edilse de), bu konuların da artık KKTC Cumhurbaşkanı’nın olmazsa olmazları arasında dillendirilmemesi düşündürücüdür.

Demek ki, Türkiye’nin garantörlüğü ve adadaki askeri varlığı da, büyük bedeller ödenerek (kan ile) alınan toprak bütünlüğünün devamı da sorgulama sürecine girmiştir.

Kıbrıs’ın sahibi olan, Kıbrıs’daki varlığı ülke güvenliği için olmazsa olmazlarından olan yeni Türkiye’nin öncelikle bu konulara açıklık getirilmesini sağlaması ve aleyhine olacak hiçbir çözüm önerisine müsade etmemesi gerekmektedir.

Hatta Türkiye’nin kıta sahanlığı ve resmi etki alanını kısıtlayacak olan, AB üyesi ayrı bir Kıbrıs Cumhuriyetçiğine dahi izin vermemesi önemlidir.

Aksi halde;

  • kısa vadede Türkiye’nin adadaki askeri varlığı kabul edilse de,
  • Rumlara toprak verilmese de,
  • hatta yeni (AB üyesi) devletçiğin başkanlığı dahi Türklerin elinde olsa da;

süreç orta vadede Türkiye’nin aleyhine dönecek gibi görülmektedir.

KKTC Cumhurbaşkanı’nın ifadeleri böyle bir tahminde bulunmak için yeterlidir.

Çünkü AB üyesi olan bir Kıbrıs Cumhuriyeti, yapılacak asimülasyon ve etnik müdahaleler neticesinde orta vadede bünyesinde Türk askerlerini istemeyecektir. Çünkü bütün Kıbrıs Türkiye’nin kontrolünden çıkıp, tamamı ile AB’nin resmi kontrolü altına girecektir. Böyle bir sürece girildiğinde ise, zenginliği ve rahatı için müslüman aileden hıristiyan bir aileye gelin giden bir kızdan nasıl ümit kesilecekse, Kıbrıs’tan da ümit kesilecektir.

Medeniyet coğrafyasında büyük adımlar atmak ve etkin olmak isteyen bir Türkiye’nin olaylara şimdiden müdahale etmesi gerekmektedir.

Enerji konusunda da önüne konan tutarsız yönlendirmelere de kulak asmadan, yoluna devam etmesi önemlidir.

Yazar