Lübnan Cumhuriyeti, Doğu Akdeniz kıyısında bir Arap ve Ortadoğu ülkesidir. Başkenti Beyrut’tur. Lübnan ve kıyıları Fenike uygarlığına ev sahipliği yapmıştır. Kuzey ve doğusunda Suriye, güney bölgesinde İsrail ile sınırı vardır.[1]  Güncel nüfusunun 2011 yılı sonrası Lübnan’a göç eden Suriyeli sığınmacılarla birlikte 7 milyona yaklaştığı düşünülmektedir. Tarihsel arşivi çok eski dönemlere uzanan Lübnan, uzun yıllar Müslümanlarla Hristiyanlar arasında hakimiyet savaşlarının yaşandığı bir ülke olmuştur. Bu durum tarihsel süreç içerisinde birçok farklı kökenden ve inanıştan insanın bir arada yaşamasını sağlamıştır. Lübnan, farklı dini yapıları bir arada bulundurmasına rağmen uzun yıllar Ortadoğu’nun en düzenli ve refah seviyesi yüksek ülkeleri arasında olmuştur.

Lübnan 22 Kasım 1943 yılında Fransa’dan ayrılarak bağımsızlığını ilan etmiştir. 1945 yılında Arap Birliği’nin kurucu üyesi olmuş ve aynı yıl Birleşmiş Milletlere katılmıştır. 1970 yılından itibaren komşu ülkelerde baş gösteren istikrarsızlık, Lübnan’ın iç siyasi ve iktisadi durumunu olumsuz etkilemiştir.[2] Bu dönemde ortaya çıkan iç savaş, Lübnan’ın birçok alanda zor bir döneme girmesine sebep olmuştur. İç savaşın ana unsurlarından olan Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), İsrail’e karşı Ürdün ve Filistin topraklarında ağır yenilgiler almıştır. Bunun sonucunda geri çekilerek Lübnan’a yerleşmiştir. Bu durum FKÖ’nün İsrail’e karşı faaliyetlerini Lübnan’dan sürdürmesine olanak sağlamıştır. Ülkede Müslümanların demografik olarak üstünlüklerinin artmış olması, mezhep çatışmalarını artırdığı gibi ülke yönetiminde de egemenlik sorununa yol açmıştır. Dönemin Lübnan Cumhurbaşkanı Franciye’nin yardım çağrısıyla Suriye birlikleri, eski müttefikleri olan Lübnan Ulusal Hareketi ve FKÖ’ye karşı Hristiyanlar lehine savaşa dahil olmuştur.[3] Sonraki süreçte Arap Birliği üyeleri (Lübnan, Suriye, Mısır, Kuveyt, Suudi Arabistan) toplanarak, Lübnan’ın güvenliğini sağlamak için 30.000 Suriye askerinin Lübnan topraklarında bulundurulması ve FKÖ’nün bunu kabullenmesini içeren benzeri kararlar almıştır. Ancak bu kararlar Lübnan iç savaşını durdurmaya yetmemiştir. İsrail yönetimi ise bu anlaşmanın geçerliliğinin olmayacağını öngörerek, Litani Nehri’ne kadar olan Güney Lübnan bölgesini “Güvenlik Bölgesi” ilan ederek ablukaya almıştır. Daha sonra İsrail Kuvvetleri Beyrut’u işgal ederek FKÖ’yü Lübnan’ı terk etmeye zorlamıştır. Sonrasında 1982 yılında BM Barış Gücü’nün de Lübnan topraklarına ayak basmasıyla FKÖ tamamen ülkeden ayrılmıştır. 1985 yılında İsrail Kuvvetleri’nin Lübnan’dan çekilmesiyle iç savaş büyük ölçüde sona ermiştir. Bu süreçte ülkenin altyapısı zarar görmüş ve vasıflı işgücü ülkeyi terk etmiştir. 1989 yılında Suudi Arabistan’da imzalanan Taif Anlaşması ile Ekim 1990’da çatışmalar (iç savaş) tamamen son bulmuştur. Hâlihazırda Lübnan’ın anayasal sisteminin temelini, Taif Barış Anlaşması’nın hemen akabinde kabul edilen 21 Eylül 1990 tarihli Anayasa oluşturmaktadır. Anayasa’da, Lübnan Cumhuriyeti’nin bağımsız ve birleşik bir yapıya sahip olduğu dünyaya ilan edilmiş olup ayrıca parlamenter demokrasi, özel mülkiyet, serbest piyasa ekonomisi ve dengeli bir bölgesel kalkınma gibi konulara yer verilmiştir.[4]

 

Şekil 1.Lübnan Haritası

 

Lübnan ekonomisinin büyük bölümünü tarım oluşturmaktadır. Bekaa Vadisi ve Asi nehri kıyıları tarım için en elverişli bölgeleri oluşturmaktadır. Doğal kaynaklar bakımından ülkede kireç taşı, demir cevheri ve tuz madenleri bulunmaktadır. Ayrıca ülke uzun yıllar Ortadoğu’nun transit geçiş güzergâhı olmuştur. Bu durum Lübnan ekonomisine doğrudan etki etmiştir. Sayda, Beyrut ve Trablus limanları ticaret için önemli noktaları oluşturmaktadır.

Ülkede iç savaş sonrası başlayan ekonomik kriz, 2019 yılında ortaya çıkan covid-19 salgınıyla birleşerek halkın refahına ciddi anlamda etkilemektedir. Piyasalardaki döviz kıtlığı sebebiyle günlük hayatta hissedilmeye başlayan sorunlar, dolara bağımlı bir ülke olan Lübnan’da ekonomiyi neredeyse işlemez hale getirmektedir. Özellikle döviz kurundaki belirsizlik, her geçen gün daha da artmakta ve ülkede uygulanan sabit döviz kuru uygulaması da sorunlara çözüm olmamaktadır. Döviz kıtlığının nedenleri arasında ülkenin son derece bozuk gelir gider dengesi gibi yapısal sorunların yanı sıra, Suriye’deki olumsuz gelişmeler gibi konjonktürel durumlar da yer almaktadır. Sabit döviz kuru uygulamasının piyasadaki yarattığı durağanlığa geçici bir çözüm olarak “katlı kur” uygulamasına geçen ülkede, bazı resmi işlemler bu yöntemle sürdürülmektedir. Diğer taraftan, döviz temininde yaşanan sıkıntılar, büyük kısmı sıvı yakıtla çalışan termik santrallerden karşılanan elektrik enerjisi üretimini de olumsuz etkilemektedir. Ödemelerde yaşanan aksaklıklar, günlük düzenli elektrik kesintilerindeki sürelerin uzamasına neden olmaktadır. Ülkede uzun yıllardır devam eden düzenli elektrik kesintileri nedeniyle halk, büyük şehirlerin tümünde mahalleler bazında örgütlenen özel jeneratörler vasıtasıyla elektrik ihtiyacını karşılayabilmektedir (Beyrut Ticaret Müşavirliği, 2020).

Lübnan petrol ve doğalgaz konusunda diğer birçok Ortadoğu ülkesi gibi kendi imkânlarını yaratmak için girişimlerde bulunmaktadır. Bunun en önemli örneği 2012 yılında Lübnan Petrol Dairesi’nin kurulmasıdır. Kurum ilk başlarda sivil toplum örgütleriyle birlikte çalışarak ümit veren çalışmalar ortaya çıkarmış olsa da somut bir keşif gerçekleştirememiştir.[5] Bunun ardından 2017 yılında Lübnan hükümeti bazı özel şirketlere petrol arama ve sondaj için lisans vermiş olsa da henüz sonuca ulaşamamıştır. Lübnan Enerji ve Su Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre: lisans verilen Eni, Total ve Novatek şirketleri, 2019’dan itibaren Doğu Akdeniz’de Lübnan münhasır ekonomik bölgesinin 9.bloğundaki iki sektörde 6 yıl boyunca petrol arama faaliyeti yürütebileceklerdir. Bu faaliyetler sırasında bulunacak doğal kaynaklara, Lübnan Devleti’nin yüzde 40-70 aralığında ortak olacağı öngörülmektedir.[6] Henüz bir keşif yapılmamış olsa da çalışmaların devam ediyor olması ülke insanı açısından umut ışığı olarak görülmektedir.

 

   

 

 

 

 

 

 

 

Şekil 2. Zahrani Termik Santrali [7]                                                                Şekil 3. Deir Ammer Termik Santrali [8]

 

Lübnan elektrik enerjisinin büyük kısmını ithalat yoluyla elde ettiği doğalgaz ile üretmektedir. Ülkenin doğu ve batı kısımlarında yer alan Deir Ammer ve Zahrani termik santralleri en önemli elektrik üretim tesisleridir. Bunun yanı sıra 1959 yılında Litani Nehri üzerine kurulmuş olan Karum barajında elektrik üretimi yapılsa da buradan üretilen elektrik gücü, bölge halkının ihtiyacını bile karşılayamayacak kadar düşük miktarlarda kalmaktadır. Hâlihazırda Mayıs 2021’de Karpowership firması altında Lübnan’ın elektriğinin yüzde 25’ini karşılayan Karadeniz Holding, Lübnan yetkilileriyle yaşanan maddi ve hukuki anlaşmazlıkların çözülememesi nedeniyle elektrik üretimini durdurmuştur. Şirket her biri 202 MW kapasiteli Fatmagül Sultan ve Orhan Bey isimli yüzer enerji gemileriyle Lübnan’a elektrik sağlamaktaydı.[9]

 

   

 

 

 

 

 

 

 

 

Şekil 4. Fatmagül Sultan Gemisi [10]                                                                            Şekil 5. Orhan Bey Gemisi [11]

 

Lübnan’ın son dönemde borçlanma oranları ciddi şekilde yükseldiği için ödemeler dengesinde ve nakit akışında ciddi sorunlar ortaya çıkmıştır. Bu durum elektrik üretimi için alınan yakıt ödemelerinin aksamasına ve yakıt ithalatının donma noktasına gelmesine sebep olmuştur. Yakıt ithalatının aksamasıyla Deir Ammer termik santralinde 8 Ekim 2021’de elektrik üretimi durdurulmuştur. Ödeme sorunları düzeltilemeyince Zahrani santralinde de aynı hafta benzer sebepten ötürü üretim durdurulmuştur.[12] Termik santrallerde de elektriğin kesilmesiyle ülke tamamen karanlığa gömülmüştür. İki gün süren karanlığın ardından Lübnan Devleti, santrallerin geçici olarak çalıştırılması için ordunun akaryakıt rezervini kullanma kararı almıştır. Sorun kısmen çözülmüş gibi görünüyor olsa da bu duruma kalıcı bir çözüm bulunması gerektiği gerçeğini değiştirmemektedir.

 

[1] Nijman, Jan (2020). Geography: Realms, Reigons and Concepts (20.bas). Wiley. ISBN 978-1119607410.

[2] https://www.deik.org.tr/uploads/lubnan-ulke-profili-2020.pdf

[3] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-57693056

[4] https://www.deik.org.tr/uploads/lubnan-ulke-profili-2020.pdf

[5] https://www.amerikaninsesi.com/a/lubnan-petrol-zengini-olabilirmi/2644986.html

[6] https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2018/01/17/lubnanda-kesin-petrol-var-bizdeki-bor-gibi

[7] https://thepowertimes.in/lebanons-zahrani-power-plant-shuts-down-after-gas-oil-runs-out/

[8] https://middleeast.in-24.com/News/235961.html

[9] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-57693056

[10] https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Karadeniz_Powership_Fatmag%C3%BCl_Sultan.jpg

[11] https://www.dailysabah.com/business/energy/turkish-company-cuts-off-electricity-supply-to-lebanon

[12] https://www.trthaber.com/haber/dunya/lubnanda-elektrikler-tamamen-kesildi-615553.html

 

Mücahit Dizman

 

 

Yazar