21. YY’DA DÜNYA YENİDEN KURULURKEN ANADOLU KALKANI PROJESİ

Dr. Hüseyin ŞEYHANLIOĞLU

 

 

21. YY’DA DÜNYA YENİDEN KURULURKEN ANADOLU KALKANI PROJESİ    

 

 

Azametli, bahtsız, şanlı ama talihsiz Asya Kıtası yaklaşık 300 yıldır, bulutların sabah güneşinin önünde geri çekildiği gibi ‘küçük çıkıntısı’ Avrupa yarımadasının önünde geri çekilmektedir. Bu helaket ve felaketten kurtulmak, eski azametli günlerine tekrar kavuşmak için giriştiği Tanzimat, Islahat ve ne idüğü belirsiz bir sürü Reform adı altındaki tüm gayretlerine rağmen, bu zillet döneminden bir türlü kurtulamamaktadır.

Muazzam Asya Kıtası, Batının afyon savaşlarına, büyük-küçük oyunlarına, böl-parçala-yut politikalarına, diktatör-cahil-gaddar uşaklarının tek perdelik Saddamvari tiyatrolarına sahne olmaktadır.

Bir zamanlar Batı tarafından “Tanrının Kırbacı” olarak nitelendirilen Doğu, 17. yy’dan itibaren Batıyla yer değiştirmiş, Batı’nın kendisinden çaldığı keşif ve icatlarını aynı vasıflarla tavsif edecek kadar cahilleşmiş veya cahilleştirilmiştir. Nerdeyse 1000 yıl önceki bilgi seviyesinin bile altına düş(ürül)müştür.

Avrupa, Cihangir Asya Ordularının atlarını otlattığı Macar Ovalarıydı. Pers’i, Türk’ü, Arap’ı, Moğol’u ve Rus’u için de böyleydi. Her Asyalı kavim Avrupa’ya daima, tek başına aslanlar gibi saldırmıştır. Lakin Avrupa ise Haçlı daha sonraki tüm seferlerinde ancak “İttifak” adı altında çakal sürüleri gibi saldırmıştır.

Avrupa, daha 400 yıl öncesine kadar (Piri Reis’in Güney Amerika Kıtasının kıyılarını bile en ince ayrıntısına kadar çizdiği 1513 tarihli  haritasına rağmen) Kuzeyinde ateş Batısında canavarların yaşadıklarına inandıkları Dünya’ya; arkada Asya Orduları önde okyanus korkusuyla denizlere açıldıkları daha ilk gün, “bin bir tat baharat, renga renk kumaş, her türlü et ve yemek ve altın gümüş ve değerleri taşlar” nakaratları altında koşuşan kovboylar gibi aç sefil, it kopuklar olarak yollara dökülmüştü.

Bu zalim sefiller, aslında Dünyanın doğusunu Portekiz’e, Batısını ise İspanya’ya verdikleri, 1494 tarihli Tordesillas Antlaşmasıile kapışmamak için ne kadar aç gözlü ve tek dişi kalmış bir canavar olduklarını göstermişlerdi.

 

Avrupalılar, daha ilk seferlerde o kadar açgözlü ve iğrençtiler ki; Asya Kıtasında veya yeryüzünün herhangi bir yerinde, gözlerine kestirdikleri bir yeri, biri ısırmakta zorlanınca aralarına başka bir kemik düşünceye kadar ‘En ziyade müsaadeye mahzar millet’ diye Uluslararası Hukuk adı altındaki (Ki bugün bile büyük kısmı Avrupa’nın Vahşi Kuralarından oluşur) uydurmalarıyla oraya doluşurdu. Kapitülasyon, üs, liman, asker derken bir casusla orada huzursuzluk çıkartıp, sonra da ‘Barış, Huzur ve Dünya’nın Güvenliği’ için orayı işgale girişir ve geberinceye kadar da oradan çıkmazdı.

Kan ve insanlık dışı bir güç üzerine kurulan Batının İmparatorluğu (AB+ABD+İsrail) Dünyaya hakim olduğu günden beri Dünya yalancı gülümsemelerden başka huzur yüzü görmemiştir. 100 yıl, 30 yıl, 7 yıl, I. ve II. Dünya Savaşlarının, Soğuk Savaşın ve Dehşet Dengesinin, Ortadoğu Facialarının müsebbibi ve felaket tellallı hep Batı olmuştur. İlk defa Kimyasal, Nükleer ve Biyolojik silahları kullanan Batı olmuştur.

Batı,  bir daha insan olamayacak kadar bozulmuştur. Tek anladığı şey kuvvettir. Hele anası babası olmayan zenci mahallesinin arka sokak çocuğu ABD’nin, insanlığın anası olan toprakları istilaya giriştiği bir sırada(BOP) Batı artık iflah olmaz bir şekilde can çekişme sürecine girmiştir. İngiltere, Almanya, Fransa, İspanya, Portekiz, Hollanda, Danimarka bu hastalıktan gebermişti. Tarih, insanlığın yüz karası bu çöplerle doludur.

Dünyaya binlerce yıl hükümranlık yapan Asya, Dünya’nın gerçek efendisidir. Dünyaya bir iki hatası dışında asla kötülüğü olmamıştır. Yazıyı, matbaayı, cebiri, devleti, parayı, kanunu, atomu, robotu, astronomiyi… kısacainsanlığın ana unsurlarını Asya bulmuştur.  Batı sadece Yunan ve Endülüs üzerinden çalınan bilgilerle bugünkü seviyeye gelmiştir.

Daha Ortaçağda yani Avrupa’nın karanlıklarda boğulduğu vebadan kırıldığı kısa bir zaman önce, Avrupalı bir hastasını Asya’nın eczanesine gönderdiğinde o ülke tavus kuşu gibi tüm maharetini sergileyerek kapılarını ardına kadar açar ve bir daha yorulmasın diye yöntemini de öğretirdi. Hatta Haçlı işgalinde ona kılıç sallayan ele cerrahiyatı öğretmiş kitabını vermiş (kanun-u fi-tıb) ve 600 yıl da okutmuştu. İstanbul, Taç Mahal, Selimiye, Şam-Bağdat-İsfahan-Türkistan Medreseleri… Bilimin olgunluk temellerinin atıldığı yerlerdir. Asya Kıtası, Avrupa için ulaşılması imkânsız bir “Kızıl Elma, Kaşıkçı Elması, Çin İpeği, Hint Kumaşıydı”.

Tarihin kırılan çarklarından sonra Avrupa bir Asyalıyı, ilaçlarını ve silahlarını denemek için bir kobay olarak kullanmaktadır. Bunu öğrenen biri çıkarsa da onu teröristlikle suçlayıp ittifaklarla hareket ederek sürüler halinde ona saldırmaktadır. Osmanlı, Hindistan, Çin, Japonya, İran, Rusya… gibi. II. Dünya savaşının gerçek sebebi Almanya olmasına rağmen,  teslim olduğu halde ona karşı atom bombası Asya dirilmesin diye Japonya’ya karşı kullanıldı.

Merkez Kıta olan Asya, Dünya Anakarasına sırtını dayamış bir pehlivan gibi, Dünyanın en önemli Stratejik Geçitlerinin de sahibidir. Dünya’nın Anası Asya’dır.

 

Şu andaki Küresel Nemrutçuklar tarafından gayet dakik bir şekilde programlanmış olan  krizin iki amacı vardır. Birincisi; nasıl ki 11 Eylül saldırıları gerekçe gösterilerek Irak ve Afganistan mahv-u perişan edildiyse(BOP için); Suriye olaylarında gelinen amaç ise,  Büyük İsrail için Armagedon savaşına malzeme toplamak.

Bunu önlemenin yolu ise Anadolu Kalkanı Projesi…s-400’lerin zamanlaması harika olmuştur.

Anadolu üzerinde kurulabilecek olan bir ittifakın ana omurgası şöyle olabilir: Güney Kuşağı(Fas-Endonezya) boyunca Türkiye liderliğinde Müslümanlar, Kuzeyinde Ruslar; Doğusunda ise Çin, Japonya ve Hindistan… Yani Asya’nın Trilaterealı(üçlü)… Tıpkı ABD, İsrail ve Avrupa İttifakı gibi…

Neden Anadolu sorusunun cevabına gelecek olursak; “Anadolu, eskiden beri Batının durdurulduğu yerdir. Eğer İskender burada durdurulabilseydi, Hindistan’a kadar gidip Afganistan’da Buda’ya şal giydiremezdi. Avrupa burada durdurulamadığı için bugün Ortadoğu ve Dünya bu haldedir. Rusya bile 70 yıl geriye gitmiş, Asya’nın hafıza kartı Çin, Kültür Devrimiyle Batı tarafından köleleştirilmiştir.

Bu yüzden Asya Kıtası, Savunma kalkanı olarak Akdeniz, Ortadoğu ve Kafkasların öncelikli güvenliği için Anadolu’yu üs seçip burayı savunma hattına dönüştürerek Asya Kıtasına kalkan yapmalıdır.

Akdeniz, Balkanlar, Ortadoğu, Kafkaslar, Çanakkale ve İstanbul, Basra ve Kızıldeniz Boğazları Dünyanın belli başlı en stratejik noktalarıdır. Buralar da ancak Anadolu üzerinden tarafından kontrol edilebilir.

Birer Asya cehaleti ve Avrupa fitnesi olan Doğu Türkistan, Çeçenya, Karabağ ve Keşmir, Kürt sorunları derhal barışçı bir şekilde ve bu ülkelerin toprak bütünlüğü çerçevesinde büyük Asya Kıtasının ittifaklarıyla çözülmelidir. Çünkü Batı birlikler kurarken Doğu’nun hala bölünüp, toplamını Batılıların aldıkları çarpışmalardan kurtulmalıdır.

Çin, Hindistan ve Rusya; Filistin, Suriye, Irak ve Afganistan sorununda Müslümanlardan yana tavır koymalı ve özellikle de Hindistan Batı’nın Truva atı İsrail’i kendilerinden derhal uzaklaştırmalıdır.

ABD’nin bu bölgeye daha fazla yerleşmesini önlemek için Orta Asya’da imzalanan Şanghay Beşlisine Türkiye, Afganistan, Mısır, Hindistan, Arabistan, Endonezya, İran ve Pakistan da dâhil edilmelidir. Hindistan ve Çin’in de katılacağı. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Antlaşmasına ciddi işlerlik kazandırılmalıdır. Gürcistan’ın ve Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne uygun özerk ve/ya federal yapılara izin verilebilmeli.

Bölgesel ittifaklara ilave olarak, yeni bir Filistin’e veya İsrail’e dönüşmek üzere olan Kürtler; İran, Suriye ve Türkiye arasındaki oluşturulacak ‘Üçlü’ bir ittifakın ‘Diz Kapağı’ olabilir. İslam ümmetinin bu yetim milletinin huzurunu esas alan çözümler çok kolaylıkla bulunabilir. Tarih buna en büyük şahittir. Kürt’le Türk’ün sadece harflerin yeri kadardır. Kürt ile Arap’ın Acem’in de kader farkı yoktur. Eğer kaderimiz olan bu coğrafya da ‘ortak tarih, kültür, din ve ortak çıkar” prensibiyle hareket edilmezse, Orta Doğuda İsrail’den daha büyük bir felaket 3–5 yıl sonra kapımızdan içeri girecektir.

Asya kıtası, Batı’nın yenilmezlik korkusunu unutmalı. Çünkü daha 200 yıl önce Türk’ün(=Müslüman) yenilmezliği Avrupa’nın hafızasındaydı. Avrupa çocuklarını Türk korkusuyla uyutuyordu.

Batı, Rusların Deli’lerine teknoloji aktarıp, Osmanlıyı dövdü, Japon’u kışkırtıp Rus’u dövdü, (1904 savaşında İngiliz Japonu desteklerken ABD Rus’u desteklemişti) Osmanlıyla birleşip Rus’u Karadeniz’e hapsetti, Çin’i ve Japonya’yı yıkıp mankurtlaştırdı, Saddam’ı okşayıp İran’ı dövdü artık son olarak kendisi, İngilizlerin 19.y.y’da Osmanlı’ya karşı işgale bizzat girişip destekleme politikasını terk etmesi gibi; BOP adı altında bu bölgeyi ve tüm Asya’yı yutmak üzeredir. Yani artık yarım hür olan bu kıtanın, özgürlük adı altında her türlü silah kullanılarak bizzat işgal dönemi başlamıştır.

Sonuç; ayıp, yasak, günah, demokrasi ve insan hakları Batı’nın defterinden silineli on yıllar olmuştur. Suriye için Cenevre’den asla çözüm gelmez. Tek çözüm; özümüz olan muhteşem Asya kültüründe ittifaklar kurmaktır.

Sonuç olarak bu mümkün mü? Evet, mümkün ve başka hiçbir şansımız da yoktur. Şimdi tam da zamanıdır. Avrupa Birliği dahil 230 yıldır bizi aldatan Batı’dan bıkmadık mı?

Batı, tüm insanlıkta nefret uyandıracak kadar hayattan uzaklaşmıştır. İslam Dünyasının manevi ve Jeostratejik desteği, Rusların silah ve enerji, Çin ve Japonların para-teknoloji desteği birleşirse bu Dünya adası kurtulur. Afrika ve Güney Amerika fakirleri İskandinavlar, İrlandalılar bile eminim buna destek verecektir. Bu Dünya için son şanstır.

Yazar